Yaşadığınız hayatın ta kendisidir.
Ve sınav sorularının cevabını, bazen muhakeme yoluyla ya da şıklı olan sorunun cevabından giderek bulursunuz.
Taraf Gazetesi’nin yayınlamış olduğu ‘
İrtica Eylem
Planı’ eksenli
belge için biz ikinci yoldan çıkarak soruyu cevaplayalım istedik.
Söz konusu ‘
eylem planı’ nda irtica ekseninde kullanılacak şahıslar için şu cümle yer alıyor.
"- İskender Evrenesoğlu, Ömer Öngüt gibi hazırda beklettiğimiz elemanlara medyatik eylemler ve söylemler yaptırılacak ve bu kişiler FG’ciler başta olmak üzere diğer irticai gruplarla özdeşleştirilerek, kamuoyunun tüm bu gruplar arasında benzerlik kurması sağlanacaktır."
Peki Ömer Öngüt ve Evrenesoğlu nasıl bir kişiliktir? Liberalses.com sitesinde yer alan habere göre bir cümleyle bu iki isim şöyle
tarif ediliyor:
“Bu iki isimden biri Allah'ı gördüğünü, onunla konuştuğunu, onun sözleriyle yeni bir kitap yazdığını iddia eden, kısacası peygamberliğini ilan eden eski
Türkiye İşçi Partili ve Devlet Planlama Teşkilatı çalışanı, yeni mehdi İskender Evranosoğlu, diğeri ise
Düzce yakınlarında faaliyet gösteren
Yugoslavya göçmeni bir tarikat şeyhi olan Ömer Öngüt. Öngüt'ün özelliği ise dinlerarası
diyalog çalışmalarına
muhalif olması ve
Fethullah Gülen cemaatini daha önce neredeyse kafir ilan etmesi.”
Yaşadığımız Postmodern
darbe 28 şubat’ta yaşanılanları/kullanılanları (
Müslüm Gündüz,
Ali Kalkancı,
Fadime Şahin olayları tekrar göz önüne getirdiğimizde) ise yayınlanan ‘İrtica
Eylem Planı’ sanki ben sahiciyim der gibi duruyor.
Geçelim…
Ancak asıl mesele her zaman olduğu gibi
Medyamız ve çok saygın mensupları tarafından başka yöne çekiliyor.
İlk gün belgenin yayınlanmasıyla birlikte Tv’lerde ve gazetelerde bir TSK ile Fetullah Gülen
Hocaefendi’nin tabiriyle 'Gönüllüler Hareketi' arasında bir ‘savaş’ olduğu tezinin işlenmesi.
Sakıncalı bir tespit ve ısrar.
İsmet Berkan (
Radikal, 17.06.2009); “Gözümüzün önünde yaşanmakta olan şey, esasen bir
psikolojik savaştır.
Savaşın bir tarafında
Türk Silahlı Kuvvetleri, öteki tarafında ise
Fethullah Gülen hareketi var. Bu savaş, bilgi kirliliği yoluyla, kafamızın karıştırılması yoluyla yapılıyor. Savaş başlayalı epey oldu (bana göre esas başlangıç
PKK’nın
Aktütün saldırısı ve sonrası sızan belgeler olmalı) ve kısa zamanda bitecek gibi de gözükmüyor. Fakat benim gibi savaşı dışarıdan ilgiyle izleyen birinin gözünden bakarsanız, savaşın bütün kritik noktalarının aslında birbirinin aynı olduğunu görebilirsiniz. Bana göre savaş her seferinde Adalet ve Kalkınma Partisi hükümeti ile Türk Silahlı Kuvvetleri’nin
kavga etmesini isteme noktasına geliyor, belki de savaşın temel hedefi ve amacı bu. Ülkenin silahlı kuvvetleriyle hükümetini kavga etmeye zorlamak. Burada tarafların çıkarları açısından bakıldığında, TSK içinde bazı unsurların ordu komuta kademesini yönetime el koymaya zorlamak istediğini, Fethullah Gülen hareketi açısından bakıldığında da hükümeti TSK’da geniş çaplı bir tasfiyeye sevk etme çabası olduğunu görüyorum.”
Böyle bir düşünce, siz fikir jimnastiği deyin; ne İsmet Berkan’a büyük bir fikir adamı, gazeteci vasfını kazandırır, ne de Türkiye’ye. Her ne kadar 'Psikolojik savaş' gibi bir deyim arkasına sığınsa da. Çünkü akla ziyan bir yorum.
Ben de bu yorum üzerine şunu yazıyorum ve diyorum ki;
Medya eline fırsat geçmişken duaya çıktı ve biraz da katkı düşüncesiyle bunu kasıtla yapıyor.
Şöyle ki; Tamam! nasıl olsa Taraf’ın yayımladığı ‘
İrtica Eylem Planı’ sahte çıkacak, bizde bu sayede TSK’nın hedefine Fethullah Gülen’i koyalım ve
AK Parti ile de aralarını açalım ve iki defa kâr edelim.
Yağma yok!
Fethullah Gülen ve sevenleri bu ülkenin her karış toprağına bir
fidan dikmeyi and içmiş
gönüllü fedakar insanlardır.
Ve o fidanların meyvesini ve ürettiği oksijenini kendileri için değil, tüm insanlık için paylaşmaktan başka arzuları da yoktur. (ki bunu tüm dünya hazıiran ayında yapılan '
Türkçe Oilmpiyatları' ile gördü ve yaşadı.)
Ayrıca, bu fidanlar yeşildir deyip karşı çıkanların ve yok etmek için plan yapanların tüm emeklerinin de boşa çıkacağına adım gibi eminim. Daha öncesinde olduğu gibi…