Yeniden İtalya’daki Ergenekon sürecine... Oradaki, Gladio adlı ‘Ergenekon Terör Örgütü’nü çökerten İtalyan Savcı Felice Casson’un söylediklerine geri döndüm... Savcı, İtalyan Gladio’su ile Türk Ergenekon’unu kıyaslarken şöyle diyor: ‘Türk Gladio’su ile ilgili şunu diyebilirim. Türk Gladio’su çok daha karmaşık bir özellik gösteriyor. Çünkü bir taraftan iş dünyası... Bir taraftan medya dünyası... Bir taraftan siyasi dünya ile ilişki içerisinde...’ * * * İtalya’da dava yaklaşık olarak 7 yıl sürmüş... Mahkeme karşısına çıkmadan iki yıl boyunca bekleyenler olmuş... Onca insan yargılanmış. İtalyan savcı Casson, bu kadar uzun bir davayı nasıl organize ettiğini, soruşturmaya nereden başladığını şöyle anlatıyor: ‘Soruşturma bütün olarak uzun sürdü. Fakat birçok yönü olan bir soruşturmaydı. İlk safhası olaylarla ilgiliydi. Yani bombayı ya da patlayıcıları kim koydu, birçok olaydaki suçlu kimdi bunu anlama safhası; sonraki safha kimin onlara yardım ettiği, kimin organize ettiği ve en son olarak da oluşumun kendisini anlamak lazım. Çünkü aslında bu örgüt soruşturmanın sonuna doğru anlaşılmaya başladı. Yani kendi aralarında birbirinden bağımsız soruşturmalar sürdürüldü. Malumdur ki her soruşturmanın kendi şahsi yönü vardır. Ama olaylara dair kanıtsal veyahut da soruşturmayı yönlendiren bazı kanıtlar çıktığı zaman da onları takip ederek olayın bütününe, ana dokusuna ulaşmaya çalışmak lazım. Aslında tüm yaşananlar bir yönüyle politik suçlar aslında.’ * * * Ergenekon sürecini anlamak için Avrupa’daki diğer örneklere, özellikle de İtalya’ya bakmak... Üstelik, ‘görülen resmi’ de unutmamak, sürekli hafızada tutmak gerek galiba. Türkiye’deki Ergenekon operasyonu adım adım ilerlerken, İtalyan ‘derin devlet’ini çökerten zorlu ve uzun dava sürecindeki ilginç rakamları yeniden hatırlayıp bunu Türkiye’yle kıyaslayalım. İtalyan Gladio’su 1953-1958 yılları arasında ABD ve İngiliz gizli servislerinin desteğiyle İtalya Savunma Bakanlığı’nın denetimi altında kurulmuş ve sonrasında yüzlerce terör eylemine, faili meçhule imza atmıştı. Carson, dosyayı ele aldığı süreci şöyle anımsatıyor: ‘1990 yılında Venedik’te görev yapıyordum. Ve de terörizmle ilgili çok önemli gelişmeler oluyordu. Özellikle sağ terör açısından bir organizasyon tespit ettik ve bu organizasyon gizli değildi. Fakat yasadışıydı, ne hükümetin ne de parlamentonun bundan haberi yoktu. Ve bir bakıma CIA ve İtalyan istihbaratı ile ilişki içerisinde olduğunu saptamıştık. Ve de bunların birtakım sabotajlarda bulunmak için ellerinde cephane olduğunu saptadık... Bunun amacı İtalya’daki muhalefeti kontrol etmekti.’ * * * Sonra ne oldu? ‘Temiz eller’ operasyonu başladı... ABD ve İngiliz gizli servislerince eğitilen ikisi kadın 622 kişi saptandı... 139 ayrı yerde silah ve mühimmat deposu bulundu... 463 milletvekilinin dokunulmazlığının kaldırılması istendi... 7 bin 417 kişi için, suç duyurusu yapıldı. * * * Yargı önüne çıkarılan işadamı sayısı 911’i buldu... Biz ise Ergenekon sanığı jandarma istihbaratıyla halvet olan işadamını mahkeme önüne çıkaramadığımız gibi darbecilerle işbirliği yapan ona ait telefon şirketinin lisansını da hala iptal etmedik. * * * Savcı Felice Casson, yaklaşık yedi yıllık araştırma sonucunda 622 ‘elebaşının’ listesini başbakana verdiğinde sadece 37 yaşındaydı. Casson, 1972 yılında meydana gelen bir patlamayı 1984’de görevdeyken incelemeye başladı. 1990’da 622 kişilik listeyi Başbakan Giulio Andreotti’ye sundu. Gladio’nun varlığı, savcıdan isimleri alan Başbakan Giulio Andreotti tarafından 1990’da ilan edildi. Eski Başbakan Bettino Craxi’nin de aralarında bulunduğu 12 eski bakan ve parlamenter hakkında tutuklama kararı verildi. Azil süreci başlatılan Cumhurbaşkanı da istifa etmek zorunda kaldı. Kısacası İtalya’nın temizlenmesi hiç de kolay olmadı... * * * Efsanevi İtalyan savcısı ne diyor? ‘Türk Gladio’su çok daha karmaşık bir özellik gösteriyor. Çünkü bir taraftan iş dünyası... Bir taraftan medya dünyası... Bir taraftan siyasi dünya ilişki içerisinde...’ Daha ‘kolay’ olan İtalyan Ergenekon’u, yedi yılda 7500 kişiyi kapsayarak sonuca ulaşmışsa... Bizdeki gürültüye ne demeli? ‘Ergenekon Korosu’ mu acaba?