Kader ve dua konusu ile ilgiliydi. Kişisel olarak bu konuyu fazla kurcalamamaya taraftarım. Her
üniversite mezunu kendini dini konuda da otorite olarak görüyor malesef... Arkadaş yeni nişanlandı. Biz de kutladık... Darısı bekarların başına dedik... Ben de 'dua edelim' cümlesini ağzımdan kaçırdım.. Tabii her cümlem gibi bu da tuhaf kaçtı... Öğretmenim... Malesef dinden hanımlar çok uzak... Okumayanlar muskacı ve büyücülerin peşinde, okuyanlar da büyücülerin karizmatikleşen medyum ve
kahve falcılarının peşinde...
Özür dilerim çok uzattım ama bu konuda çok yalnızım. Bu yüzden hiç hanım
arkadaşım yok...
“Konu 'dua olabilecek felaketleri engelleyebilir mi ve dua ederek olumlu yönde işlerimiz kolaylaşabilir mi?'
Arkadaş 'asla böyle bir şey olamaz bana göre' dedi, kestirip attı.. Bana sordular, okulda sofu diye çıktı adım... Duanın önemli olduğunu biliyorum ama
fetva verecek kadar otorite olmadığımı söyledim. Kader konusunda alimler arasında bile görüş farkının olduğunu söyledim. Duanın mahiyeti hakkında bilgi verirseniz mutlu olurum. Bir de evlenmenin zamanı ve seçme hakkı kişinin gerçekten elinde mi. Kişinin iradesi mi, yoksa kader mi? Şimdiden
Allah razı olsun...
Öğrenci iken
İlahiyat Fakültesi'ne gelip sizi dinleme fırsatım vardı. Ama şu an böyle bir şansım yok. Aile çevrem, iş çevrem muskacı, büyücü, falcı peşinde. Dinden çıktıklarını söylemekle ileri mi gidiyorum bilmiyorum ama durum vahim. Ben de kendimi yetersiz ve kılavuzsuz hissederek yaşamaya çalışıyorum..
Duanıza muhtaç bir uzaktan öğrenciniz. SELAMLAR.”
Halimize bir yönden ışık tutuyor diye uzunca mektubu aynen verdim.
Cevabı kısa tutayım.
Dinimizin temel kaynaklarına (Kur'an'a ve hadislere) bakıldığında duanın çok önemli olduğu ve Allah Teâlâ'nın yapılan duaları kabul buyuracağı ifade ediliyor. Ayrıca duanın, sonucu bir yana, başlı başına bir
ibadet ve kulun Rabbine en yakın bulunduğu hallerinden biri olduğu da bilinmektedir.
Biz dua ederiz. Dua edince ibadet sevabı alırız. Dua da mutlaka kabul edilir, ama sonucu bizim için en hayırlısı ne ise o şekilde de tecelli edebilir. Bu sebeple kimse, “dua ettim kabul olmadı” dememelidir.
Allah her şeyi bilir ve son tahlilde kader de bundan ibarettir.
Allah “böyle olacak” diye bilir, “Kul ne dilerse dilesin, ne yapmak isterse istesin illa da şöyle olacak, şöyle olsun” diye hükmetmez, kullarının iradesine bıraktığı ve sorumlu tutacağı işlerde onların istediğini yaratır.
Evlenmede, eş seçmede kulun iradesi ve duası etkili olmasaydı Peygamberimiz “…
dindar ve güzel ahlak sahibi olanları
tercih edin” demezdi!
Evlenmek isteyenler veya bir işe teşebbüs edenler istihareye yatıyor veya birini yatırıyor, görülen
rüyaya göre hareket ediyorlar. İstihare, yatmak ve rüya görmek değildir; Allah rızası için iki rek'at namaz kıldıktan sonra yapılacak “Rabbim, hayırlı ise olsun, değilse olmasın” mealinde bir duadır.
Her çeşit fal asılsızdır, ilmi ve dini temeli yoktur, gaybı ancak Allah bilir. İlham ve keşfin yolu da fal değildir.