“Ancak iş çev-releri karşı çıktı. Bakanlar
Kurulu’nda da bazı arkadaşlar
itiraz edince, bu yıla kaldı. Bir aksilik çıkmazsa, haftaya
Meclis’ten çıkabilir, ona uğraşıyoruz..”
Çelik’in sözünü ettiği yeni
sendikalar
yasası,
Avrupa Birliği’nin
Türkiye’den birinci öncelikle yapmasını beklediği reform şu anda. AB Türkiye Temsilcisi Marc Pierini’ye göre daha önemli bir konu yok. Sendika
reformu, Türkiye-AB müzakerelerinde ‘Sosyal Şart ve
İstihdam’ başlığını taşıyan 19’uncu faslın açılması için önkoşul niteliğinde. Genişleme Sorumlusu
Olli Rehn ise sendikal reformu diğer konulardaki AB uyum reformlarını
destekleyen Türk iş çevreleri için bir “Samimiyet sınavı” olarak gördüğünü söylüyor.
AB işleri
bakanı
Egemen Bağış, “Sadece iş çevreleri için değil” dedi bu konu üzerine görüşmemizde, “Herkes için bir samimiyet sınavı bu. Muhalefet için de samimiyet sınavı.
Reformlara destek bekliyoruz.”
Bağış, 8
Nisan akşamı
Başbakan Tayyip Erdoğan tarafından
İstanbul’da görüşmeye çağrılan bakanlar arasındaydı. Diğer bakanlar
doğal olarak işin sahibi konumundaki Çalışma Bakanı Çelik ve
Sanayi Bakanı Zafer
Çağlayan idi.
Çağlayan’ın o toplantıdaki varlığı önem taşıyordu. Yıllarca
Ankara Sanayi Odası Başkanı olarak
TOBB yönetiminde yer alan Çağlayan, hükümetin
işçi ve işveren sendikalarıyla oluşturduğu
Üçlü Danışma Kurulu kararlarının oluşmasında katkısı alınmadığı için reform çalışmalarına mesafeli duruyordu. (Bakınız:
Radikal, 12
Şubat 2009) Çağlayan bir anlamda hükümet ile TOBB arasında
köprü de sayılırdı.
Yasa haftaya çıkabilir
Neticede o toplantıdan çıkan ilk kararı Başbakan Erdoğan açıkladı: 1
Mayıs işçi bayramı olarak resmi
tatil statüsünde olacaktı. Ancak toplantıda AB’nin talebi olan sendika reformu konusu tartışılmıştı.
1 Mayıs kararı, aslında işçi haklarında artık kaçınılmaz hale gelen reform paketinin bir parçası idi.
Ertesi gün Ankara’da yapılan Üçlü Danışma Kurulu’nun gündemini sendika reformu belirledi.
İşveren sendikalarının (
TİSK) pakete dâhil edilmesini istediği
kıdem tazminatı konusu 20 Mayıs’taki Danışma Kurulu toplantısına bırakıldı.
Çelik’in verdiği bilgiye göre işlem şöyle yürüyecek: Sendikalar 13 Nisan
pazartesi günü yasa
teklifi maddeleri üzerinde istedikleri değişiklikleri hükümete bildirecek. (Hatırlanabileceği gibi, geçen yıl
Bakanlar Kurulu mutabakatı olmaması nedeniyle değişiklik bir
yasa tasarısı değil, teklifi olarak bir grup milletvekili tarafından Meclis’e sunulmuştu. 21 Mayıs 2008’de Meclis’e sunulan teklif, muhalefet partilerinin desteğiyle beş gün sonra komisyondan geçip Genel Kurul’a inmişti; halen Genel Kurul gündeminde görüşülmeyi bekliyor.) 14 Nisan Salı günü Çelik, Meclis’teki siyasi parti gruplarıyla görüşüp onların tekliflerini alacak. Bakan, randevuların alındığını, partiler açısından sorun görünme-
diğini, bir aksilik çıkmazsa yasanın 16 Nisan
Perşembe günü
Meclis Genel Kurulu’nda oylanabileceğini söylüyor.
Muhalefet desteği
AB işleri bakanı Egemen Bağış, reformlara verilecek desteği muhalefet için de sınav sayıyorsa, bu ilk örneğinde muhalefet sınavdan başarıyla çıkacak gibi.
Faruk Çelik zaten sendika reformu konusunda muhalefet partilerinden sorun çıkmayacağına inanıyor.
CHP lideri Deniz
Baykal ise dün yaptığı açıklamalarla, yalnızca 1 Mayıs’ın
resmi tatil ilan edilmesi konusunda değil, işçi hakları konusunda AB ve
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) standartlarına uyum doğrultusunda atılacak adımlara destek vereceklerini açıkladı. Böylelikle daha önceki AB uyum reformlarının mümkün olması için desteğini vermiş olan CHP, seçimler sonrasındaki ilk örnekte de kuralı bozmadı.
Baykal ise, işçi hakları reformunun hükümetin bir lütfu olmayıp AB reformlarının gereği ve 29
Ekim seçimlerinde hükümetin desteğinin düşmüş olmasının sonucu sayılması gerektiği vurgusunu yapmaya çalışıyor.
Çalışma Bakanı Çelik, MHP ve DTP’den de destek bekliyor.
Belki çıkan yasa çalışanlar açısından yine eksiklikler içerecek. Ancak ILO standartlarının ilk kez bu ölçüde çalışma yaşamına hâkim kılınması ve 12
Eylül 1980 askeri darbesiyle kısıtlanan işçi haklarının AB reformlarıyla genişlemesi demok-ratik hakların da daha genişlemesi anlamına gelecek.
Bir başka nokta da AB reformlarının ilk kez Türkiye’de çalışan kesimlerin haklarında yaygın ve somut gelişme getirecek olması. Bu durum halkın AB’ye bakışını da olumlu yönde etkileyebilir.
Bağış’ın “Türkiye’nin önünde seçimsiz geçecek üç yıl var, bu süre iyi kullanılmalı” diyor. Haklı ama bu konuda girişimde bulunmak hükümete düşüyor. Muhalefetin reformlara ‘Her şeye itiraz’ mantığıyla yaklaşmadığı görülüyor.
Mutabakat konuları
Önceki gün Üçlü Danışma Kurulu’nda varılan mutabakatın ana hatları, Çelik’in verdiği bilgiye göre şöyle:
* ILO standartlarına aykırı olan işçi sendikaları için
ülke çapında iş kolunda yüzde 10 örgütlenme barajı kaldırılıyor. Çelik böylelikle üye sahteciliğinin ortadan kalkacağını ve her sendikanın kendi gerçek sayısıyla yüzleşeceğini söylüyor. (Türkiye’de garip bir durum var. Kâğıt üzerinde Türkiye’de sendikalaşma oranı Avrupa rekoru kırarak yüzde 58 görünüyor. Ama bu kâğıt üzerinde görünen bir yanılsama. Kâğıt üzerinde Türkiye’deki 5 milyon 400 bin kayıtlı işçinin 3 milyonu sendikalı. Oysa tahminlere göre gerçek sayıyı en fazla 1 milyon. Gerisi, yüzde 10 barajını yakalamak için şişirilmiş kayıtlar.)
* Sendikalara üye olmak ya da
istifa etmek için noterden
belge getirme şartı kaldırılıyor. Bu şart, ilk başta sahte, ya da şişirilmiş üye yapmaya bir önlem olarak düşünülmüş. Ama zaman içinde kendi başına bir
sektör haline gelmiş. Örneğin yukarıda verilen şişirilmiş sayıların tamamı noter üzerinden yapılan kayıtlar.
* Yüzde 10 ülke barajına ek olarak sendikaların işyerinde 50+1 örgütlenme eşiği düşürülüyor. Bunun hangi orana düşürüleceği henüz kesin değil. Bakan Çelik 30, ya da 40 olabileceğini söylüyor. (Bu durumda aynı işyerinde birden fazla sendikanın
yetki alabilmesi mümkün hale gelebilir.) Çelik, bu konudaki uygulamanın ise 2011’den itibaren söz konusu olabileceğini vurguluyor. Nedeniniyse sistemde yapılan köklü değişikliklerin kademeli uygulanmasına imkân tanımak olarak açıklıyor.
Danışma Kurulu’nda işçi sendikaları arasında tam mutabakat sağlanmayan konuların başında ise işkolu tanımı ve işkolu sayısı geliyor. Halen 28 olan işkolu sayısının ILO standartlarına göre 19’a indirilmesi, yani bazı iş kollarının birlikte değerlendirilmeye başlaması öngörülüyor. Sendika konfederasyonları bu durumun bazı iş kollarında
rakip konfederasyonlara avantaj sağladığı gerekçesiyle itirazlarını sürdürüyor. Bu konunun reformun haftaya kabulü önünde pürüz çıkarma olasılığı var, ama Bakan Çelik umutlu.