Başbakan Tayyip Erdoğan 29
Mart seçimleri ve ABD Başkanı
Barack Obama ziyareti ardından ilk önemli açıklamasını 1
Mayıs’ın bayram ilan edilmesi konusunda yaptı. Bu doğru yönde atılmış bir adımdır.
Türkiye, çok gecikmiş de olsa nihayet
1 Mayıs’ın
işçi ve emekçilerin bayramı olduğunu yasalarına geçiriyor. 1 Mayıs’ın resmi bayram ilan edilmesi en son mart başında
CHP lideri Deniz
Baykal tarfından (21 Mart
Nevruz ile birlikte) önerilmişti. Nevruz olamadı, ama Başbakan’ın
İstanbul’da yaptığı açıklamaya, hem CHP, hem MHP, hem de DTP grupları
destek verdi.
Meclis’te 1 Mayıs’ın emekçilerin bayramı olarak kutlanmasına bu kadar geniş
ittifak çıkması, bu konunun topluma da, siyasete de bütünüyle mal olduğunu gösteriyor ki, bu bile başlı başına olumlu bir gelişme.
Bu adımı,
AK Parti’nin 29 Mart seçimlerinde seçmenden aldığın ‘Bizi dikkate almalısın’ uyarısının bir sonucu olarak da görmek mümkün. Ama aynı zamanda Türkiye’nin gelişmiş dünya sistemiyle bütünleşmesi projesinin bir parçası saymak gerekiyor.
Nasıl 1929
krizi sonrasında patlayan
İkinci Dünya Savaşı sonuçları yeni bir dünya düzenine yol açmışsa, 2008 krizinin sonuçları, savaşlı veya savaşsız yeni bir düzen kurulmasına imkân veriyor. Bu sistemin birinci ligi olarak G20’yi saymak mümkün. Tabii, takımların birinci ligde oynamaya ehil olmak için, eksikliklerini gidermeleri gerekiyor. Obama’nın gelişi ile yeniden ve yeni bir şekilde tartışmaya başlanan
Kürt ve
Ermeni meseleleri, (
Ruhban Okulu örneğinde olduğu gibi) dinsel azınlıkların
hakları,
terörle mücadele yöntemleri gibi sorunların yanı sıra, basın ve
ifade özgürlüğü
gibi, daha çoğulcu
demokrasi gibi, işçi hakları
gibi konularda da birinci lige yarışır bir elden geçirme gerekiyor.
1 Mayıs’ın bayram ilanı böyle bir bahar temizliğine işaret ediyor olabilir mi?
Olsa fena olmaz.
Tabii böyle bir bahar temizliğinden söz etmek, beraberinde başka konuları da getiriyor.
Şubat başında
TOBB Üniversitesi’nin araştırma kuruluşu
TEPAV’ın düzenlediği Türkiye-AB toplantıları için bulunduğumuz
Brüksel’den ilginç bir tabloyu 12 Şubat 2008 tarihli
Radikal’de aktarmıştım. O dönem yeni atanmış AB
Bakanı
Egemen Bağış’a AB’nin Türkiye’den öncelikle neyi istediğini sorduğumda, Bağış cevabı
Ankara’daki AB Temsilcisi Marc Pierini’nin vermesini istemiş, Pierini de hiç duraksamadan ‘Sendikalar yasası’ demişti; “Bu bir sınav”.
Bağış aynı konunun kendisine Genişleme Sorumlusu
Olli Rehn tarafından “Samimiyet sınavı” sözleriyle açıldığını eklemişti.
O günlerde AB Temsilciliği’ni açmak için Brüksel’de bulunan Baykal da,
AB Komisyonu Başkanı JosÈ Manuel Barroso ile görüşmesi ardından şunları söylemişti: “Şimdi yeni bir nokta olarak
sendikalarla ilgili, çalışma yaşamı ile ilgili bir düzenlemenin mutlaka gerekli olduğunun burada fark edildiğine
tanık oldum. Bugüne kadar olayı hep
insan hakları, demokrasi kavramları etrafında ele alırlardı, sosyal sorunlarla hiç ilgilenmezlerdi. Şimdi ilk kez sosyal sorunlarla ilgili, çalışma hayatıyla ilgili bir düzenlemenin talep edileceğini gördüm. Biz de buna destek vereceğimizi, bunu önemsediğimizi ifade ettik.”
Başbakan Erdoğan 1 Mayıs’ın resmi bayram yapılması kararını AB Bakanı Bağış ve
Sanayi Bakanı Zafer
Çağlayan ile yaptığı bir toplantıdan sonra açıkladı. Çağlayan eski Ankara Sanayi
Odası Başkanı, eski TOBB yöneticisi, dolayısıyla işveren kesiminin nabzını iyi tutuan bir isim.
Bağış ise AB taleplerini gayet iyi biliyor, her gün onlarla muhatap oluyor. O toplantıda AB’nin beklediği sendika yasalarının konuşulup konuşulmadığı açıklanmış değil. Keza Çalışma Bakanı
Faruk Çelik’in dün sendika liderleriyle yaptığı konuşmada bu konunun hangi ayrıntılarıyla tartışıldığı da açıklanmadı.
Ama bildiğimiz kadarıyla en son 12 Ocak’ta
Bakanlar Kurulu’nda görüşülen bu konunun Ankara’nın gündeminde olduğu söylenebilir.
Kriz ortamı buna ne kadar izin verir? IMF ile eli kulağındaki
anlaşma gelişmeleri hızlandırır mı, durdurur mu? Bunlar hep geçerli sorular. Ama sanki Başbakan (
Antalya’ya küstüğü için mi gittiği)
Antakya’daki tatilinden döndükten sonra, nisan-haziran döneminde iç, dış ve ekonomi siyasetinde bir dizi yeni adım atılacağı izlenimi var Ankara’da.