Demokratik Sol Parti, Ecevitler’in “
aile partisi” olarak kuruldu,
Bülent Ecevit’in vefatına kadar da öyle kaldı. Bülent Ecevit’in “gerçek ikinci adam” yaratmama hassasiyeti son dönemde de devam etti, partide bir “lider
adayı” ortaya çıkamadı.
DSP’nin, Ecevit’in başbakanlığında, hatta 1980 öncesi
CHP Genel Başkanı olarak başbakanlığında hangi politikalarının “sol” olduğu hep
tartışma konusu olmuştur. Ama Ecevitler, kendilerini “demokratik sol” olarak nitelemişler, öyle kabul görmüşlerdir.
DSP’deki son krizin, büyük olasılıkla perdenin kapanmasına yol açacak krizin görüntüdeki nedeni, partinin
İstanbul milletvekillerinin DSP adayını değil, CHP’nin adayı Kılıçdaroğlu’nu desteklemiş olmalarıdır.
***
DSP
Ankara’da aday çıkarmadı, CHP adayı Karayalçın’ı desteklediğini ilan etti. Ama İstanbul’da, daha önce MHP’den aday olmuş ve kaybetmiş olan
Ahmet Vefik Alp’i aday gösterdi.
DSP’nin İstanbul vekilleri de fiilen Kılıçdaroğlu için çalıştı ve açık olarak çalıştı. Şimdi bu faaliyetleri dolayısıyla
ihraç edilecekler.
Biraz daha geriye gidersek, DSP’nin milletvekillerinin 2007
seçiminde CHP listelerinden seçildiğini hatırlamamız gerekiyor.
Rahşan Ecevit ve DSP yönetimi ile
Baykal’ın yaptığı görüşmelerde bu adayların belirlenmesinde ve seçilebilecek sıralara konulmalarında kuşkusuz Baykal’ın da etkisi olmuştur. Dolayısıyla DSP’liler Baykal’ın etkisi sayesinde milletvekili seçilmişlerdir.
***
29
Mart yerel seçiminde DSP’nin aldığı oyların oranı, bu partiyi “diğer” kısmında yer alan 15
küçük partinin arasına yerleştirmiştir.
Alınan bu sonucun halen milletvekili olan DSP’liler açısından anlamı, bir daha DSP adayı olarak milletvekili seçilmelerinin mümkün olamayacağıdır. Böyle durumlarda klasik milletvekili refleksi, “tekrar nasıl seçilirim” arayışına girmektir. Zaten CHP listesinden gelmiş olan DSP’li milletvekilleri için sorunun cevabı basittir. Ama bunun için CHP yönetimine güven vermek gerekir, yerel seçim de bu imkânı söz konusu vekillere sağlamıştır.
***
DSP hayatının son bölümüne girerken, tarafların sürekli olarak “para” konuşmaları, “heba edilen 60 trilyon”dan söz etmeleri de herhalde gerçekten Ecevit’in anısıyla yaşayanları kötü etkilemiştir. O 60 trilyondan geriye ne kalmışsa DSP’de kalanlar gelecek seçime o parayla girer, sonra bu parti de tarihin derinliklerinde yerini alır.