İstanbul-
Amsterdam seferini yaparken, Amsterdam Schipol Havaalanı’na iniş sırasında düşen Türk
Hava Yolları’nın
Tekirdağ uçağı hepimizi üzdü. Kazada dokuz kişinin ölmesi, belki geri kalanlar için bir teselli oldu ama ölen de öldü, ateş düştüğü yeri yakıyor, unutmayın.
Uçağın düştüğü andan itibaren bu
kazanın sebebi hakkında pek çok şey söylendi. Televizyonlarımız sorumsuzca art arda birbiriyle çelişen teorileri bile ekrana taşıdılar. Hatta kazanın olası sebebi hakkında milliyetçi değerlendirmeler bile yapıldı, son olarak
Ulaştırma Bakanı Binali
Yıldırım, kazanın sebebiyle ilgili spekülasyonları THY aleyhindeki komplolara bağladı.
Oysa herkesin, en çok da resmi sıfat taşıyan yetkililerin susması, kaza-kırım araştırmalarının sonucunun beklenmesi gerekiyordu. Dün nihayet, uçağın kokpitinde pilotların kendi aralarındaki ve telsizden yerle yaptıkları konuşmaları kaydeden ‘karakutu’su
ile uçağın her türlü
teknik uçuş bilgisini kaydeden öteki ‘karakutu’sunda yapılan incelemenin ilk sonuçları açıklandı ve neredeyse bir haftadır devam eden spekülatif konuşmaları bitirici bilgilere ulaşabildik.
Hollandalı yetkililerin verdiği bilgiye göre, Tekirdağ uçağı, Schipol Havaalanı’na doğru normal ve sıradan yaklaşmasını yapıp iniş hazırlıklarındayken uçağın ‘
radar altimetre’ veya ‘
radyo altimetre’ adı verilen cihazı ciddi bir
arıza yaptı.
Bu cihaz, hava basıncına göre çalışan civalı normal altimetrelerden farklı. Bu cihaz,
uçaktan yere doğru radyo dalgası gönderiyor ve aynen radar gibi bu dalganın gidişi ile yerden uçağa geri yansıması arasındaki farka bakarak aynı anda hem uçağın yere göre süratini hem de çok hassas yüksekliğini ölçüyor.
Radyo veya radar altimetre, düşük irtifalarda kullanılabilinen ve uçağın otomatik iniş yapmasını sağlayan
sistemlerin çok önemli bir parçası. Hollandalı yetkililerden öğreniyoruz ki, uçak bu altimetrenin verilerine göre 1950 feet (yaklaşık 600 metre) yükseklikteyken ansızın aynı altimetre yüksekliği -11 feet (yaklaşık
deniz seviyesinden 3 metre aşağısı) olarak veriyor.
Buradaki -11 feet çok önemli. Çünkü bu, Schipol Havaalanı’nın yüksekliği. (Evet, Hollanda’nın çoğu yeri gibi Schipol da deniz seviyesinden aşağıda. Ülkenin adı kimi dillerde boşu boşuna ‘Aşağı Ülke’ değil yani.)
Uçağın radar veya radyo altimetresi, dediğim gibi otomatik iniş sistemine bağlı. Ve sistem uçağı havaalanına
tekerlek koyma yüksekliğinde olarak algılayınca hemen gazı kesiyor ve motorlar rölantiye geçiyor.
Bu olduğu anda uçak müthiş bir hızla irtifa kaybetmeye başlıyor. Pilotlar duruma müdahale edene kadar uçak yaklaşık 450 metre irtifa kaybediyor. Ancak yere gerçekte 150 metre kala pilotlar gaza yükleniyorlar ama artık çok geç, uçak yeniden yükselmeyi başaramıyor ve piste varamadan bir tarlaya önce kuyruğunu vuruyor, sonra biraz sürüklenip duruyor.
Hollandalı yetkililerin söylediğine göre uçak yere vurduğunda saatte 175 kilometre süratle gidiyordu, yani bir hayli yavaştı ama belki de bu yavaşlık sayesinde kaza dokuz can kaybıyla sonuçlandı. Öte yandan unutmayın, uçağı düşüren ve onun piste ulaşmasına engel olan şey de bu yavaşlıktı.