Bunların başında
İsrail’de “şahinler”in güçlenmesi geliyor.
Filistinliler arasında
Hamas’ın güçlenmiş olması gibi, İsrail’de de aşırı sağ güçleniyor!
Toplumlar hangi süreçlerde radikalleşerek çatışmacı politikalara yönelir? Bunun cevabının araştırılmasında İsrail ilginç bir laboratuvardır.
120
sandalyeli İsrail Meclisi için
Haaretz gazetesinin
seçim anketinden çıkan tablo çok dikkat çekicidir:
- Parlamentoda ‘sağcı blok’un sandalye sayısı 64’e ulaşacak, mecliste çoğunluğu sağlayacak! Çünkü hem
Netanyahu’nun sağcı Likud partisinin 12 olan sandalye sayısı bu seçimlerde 29’a çıkacak... Hem onun müttefiki olarak görülen aşırı milliyetçi Evimiz İsrail (İsrael Beytenu) partisinin sandalye sayısı sıfırdan 10’lu rakamlara çıkacak! Ve diğer minik sağ partiler.
- Sağın bu toplam 64 sandalyesine karşılık, Livni’nin merkez Kadima partisi ile Ehud
Barak’ın merkez sol
İşçi Partisi’nin etrafındaki ‘sol blok’un sandalye sayısı 54’te kalacak! Bunun içinde 10 civarında Arap kökenli milletvekili de bulunuyor!
Güvercinden şahinlere
İsrail’de Batılı anlamda sosyal demokrat olan İşçi Partisi’nin gerilemiş, aşırı sağcı Evimiz İsrail’in yükselmiş olması bütün sürecin fotoğrafını veriyor. İşçi Partisi, İsrail’in iki büyük partisinden biriydi, güçlüydü. Yitsak Rabin gibi büyük bir devlet adamının partisiydi...
Barış lideri olan Rabin’i fanatik bir İsrailli
genç katletti.
Kasım 2005’te İşçi Partisi bölündü, ayrılanlar daha solda değil, Şaron liderliğinde daha sağda Kadima’yı kurdular, halen iktidarda Kadima koalisyonu var.
Şimdi
Ehud Barak’ın liderliğindeki İşçi Partisi bu seçimlerde dördüncü sıraya düşecek gözüküyor!
Yükselen ise, aşırı sağcı,
militan, fanatik Evimiz İsrail partisidir! Lideri
Lieberman’ın ömrü militanlıkla geçmiş. Bırakın Filistin barışını, İsrail vatandaşları arasında bile savaş kundaklayabilir! Öyle bir fanatik...
Demokrasinin böylesi
İsrail “istikrarsız
demokrasi” örneklerinden biridir. Kurumlaşmamış partiler adeta kum üstünde,
seçmen kaygan... Büyük bir parti ufalanıyor, sıfırlık bir parti tırmanıyor! Böylesine istikrarsız bir demokraside, ılımlı politikalar yeterince
halk desteğini alamıyor.
Partilerin zayıflığı İsrail militarizminin siyasete hükmetme gücünü artırıyor; çözümsüzlük ve savaş halk kitlelerini de radikalleştiriyor, militarizmin peşine takıyor...
Son
Gazze katliamını da iktidardaki Kadima partisi seçimlerde oy almak için yapmadı mı?!
Hayfa Üniversitesi’nden sosyolog Uri Ben-Eliezer, “İsrail Militarizminin Oluşturulması” adlı kitabında diyor ki:
“İsrail’de hiç askeri
darbe olmadı. Çünkü seçilmiş liderler de siyasetlerinde temel bir unsur ve merkezi bir ideoloji olarak militarizmi benimsemiştir.” (Making of Israili Militarism, Indiana Univ. 1998)
Hamas da İsrail militarizmine karşı Gazze halkının tepkisinin ürünü değil midir?
Hiç mi umut yok? Olabilir. Netanyahu, Obama’ya ayak uydurmak için
İran ve
Suriye ile diyaloğa girerek onların Hamas’a desteğini kesmeyi düşünebilir. Ama bunun için kendisinin tavizler vermesi, yumuşaması gerekecek,
Türkiye’nin rolü yine önem kazanacaktır...
Bakalım öyle mi olacak, yeni Gazze faciaları mı?!