Dünkü
Resmi Gazete’de
Yüksek Seçim Kurulu (YSK)’nun, “Sosyal
Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanunu (SYDTK)’na göre faaliyette bulunan Vakıfların,
seçmen vatandaşın oyunu etkileyebilecek girişimlerde bulunmamaları” gerektiğine dair kararı yayımlandı.
Tunceli Valiliğinin
yardımları, basının geçen hafta önem verdiği haberlerdendi. NTV
eşya dağıtımının
yasal olup olmadığını bana da sordu, ben de,
seçim dönemlerinde yardım dağıtılmasının 298 sayılı yasanın ilkelerine ve özellikle 61’
inci ve 63’üncü maddelerine aykırı olduğunu, bu yasa dışı girişiminin, partilerin ilçe seçim kurullarına başvurmasıyla inceleceğini söyledim.
Benim kanıma göre, partiler ilçe seçim kuruluna, yasaya aykırı eylemin, -olayımızda beyaz eşya dağıtımının- önlenmesi ve durdurulması için olayın geçtiği yerin ilçe seçim kuruluna başvururulur, o kurulun partili üyeleri de ilçe seçim kurulunda görüşlerini belirtirler.
İlçe seçim kurulu bir karar verir ve ilan eder. Bu kararı beğenmeyen parti veya seçmen bir üst kurula, önce il sonra YSK’ya
itiraz ederler. Baştan itibaren kurulların aldığı karar, üst kurulun kararına kadar, geçerlidir ve uygulanır.
Seçim döneminde seçmene, “
broşür ve el ilanları dışında” “
hediye ve eşantiyon” dağıtılması ne kadar yasal değilse, bir ilçe seçim kurulunun veya il seçim kurulunun itiraz üzerine verdiği karar bulunmadan ve karara karşı bir şikayet veya itiraz yapılmadan, YSK’nın resen (kendi başına) karar vermesi de o kadar seçim kanunlarımıza aykırıdır.
Anayasa, “Yüksek Seçim Kurulunun ve diğer seçim kurullarının görev ve yetkileri kanunla düzenlenir” ilkesini koymuştur ve seçim kanunlarında da, YSK gibi bütün seçim kurullarının görev ve yetkileri düzenlenmiştir.
Partilerin, devlet ve özel kurumların, çalışanlarının veya kişilerin yasalara aykırı eylemlerini belirleyip, bu eylemlerin sonuçlarının değerlendirilmesi, faillerinin yargı organlarına gönderilmesi veya suç duyurusunda bulunulması, YSK’nın hiçbir surette görevi ve yetkisi içinde değildir.
YSK’nun, eşya dağıtımında olduğu gibi,
sandık, ilçe ve il seçim kurullarının kararı olmadan, kendi başına karar vermesi durumunda, hiyerarşi bozulur, her şey YSK’dan beklenir, seçim kanunlarının kurduğu düzen karmakarışık hale gelir. YSK’nın suçun ne olduğuna karar verip yargı organlarına suç duyurusunda bulunması ise kısaca yazayım; hiç caiz değildir.
YSK, madde ve olaylardan bağımsız ilkeler belirler, kurallar koyar, genel düzenlemeler yayımlar; olay ve işlemler hakkında da itiraz üzerine karar verir.
Yasalara olduğu gibi bu kararlara aykırı davranış ve eylemler de suçtur; ülkede suç işleyenlere karşı ne yapılıyorlarsa, seçim yasalarının suç saydığı eylemler hakkında da o yapılır.
İl seçim kurullarının birbiriyle çelişen kararları YSK, bir il seçim kurulu kararını kabul, diğerini reddederek uyumlu hale getirir; yani içtihad kararı (yetkili organların kararlarındaki farklılığın giderilmesi) da söz konusu değildir.
YSK’nın kuruluş yıllarının kararları gözden geçirilirse, bu yazdıklarımın doğruluğu görülecektir.