ama gelin görün ki işi
şakaya vuranlar da var. Bir de Türk siyaseti mizahtan yoksun denir.
Espriler kulislerde çoktan dolaşıma girdi bile. Üstelik sadece
rakip partilerde değil,
CHP içinde de mizah konusu. Yanlış anlaşılmasın, bir iki CHP'li dışında siyasi çevrelerde Sirmen'e
destek tam. Cesaretini 'hayranlık verici' bulanların sayısı hiç de az değil. Ben de onlardan biriyim, ayrıca beni heyecanlandırdı da. CHP'yi halkın kutsallarıyla barıştıracak dev bir hamle.
Çarşaf açılımında da söylemiştim; '
Türkiye için
küçük, CHP için büyük adım'.
Böylesine ciddi projelerin esprisine sıcak bakmasam da kulislerde kulağıma çarpanları sizinle paylaşmak istedim. Neler mi konuşuluyor? 'Parti büyüklerinin ismi açılacak kurslara verilsin' deniyor sözgelimi. Türk siyasetinde âdettir, başkanlar inşa ettikleri
köprü, park ve cadde gibi eserlere partilerinin önde gelenlerinin adını yazar. Hemen her şehirde sıkça örneklerine rastlanır.
'
Karşıyaka Kemal
Anadol Kur'an Kursu'... İsim olarak fena değil, kırmızı zemin üzerine altı okla beraber tabelada iyi de durur. Tabelada '
Çankaya Önder Sav Yatılı Kur'an Kursu' isminin daha şık duracağını söyleyenler var. '
Kadıköy Nur
Serter Kız Kur'an Kursu' ismini
ihmal etmeyin diyenler de az değil. Serter,
Önder Sav ve
Kemal Anadol gibi eski bir isim değil, CHP'ye yeni katıldı ama partiye en az onlar kadar hizmeti dokundu. Hem çarşaf açılımına da destek verdi.
Parti büyüklerinin isimlerini daha uzun ömürlü yaşatmak için yerinde bir
teklif. Sirmen'in seçimi kazanması durumunda uygulamaya niye dönüşmesin? Veya bir başka CHP'li belediye başkanı da hayata geçirebilir.
İzmir veya Çankaya
pilot bölge seçilebilir.
Kur'an kursu açılımına bir AK Partilinin tepkisini anlamakta zorlandım. 'Haberiniz olsun bunların dindarlığı da tehlikelidir.' dedi. Şaşırdım, 'Ne alakası var?' demeye kalmadan sözlerini sürdürdü; 'Tıpkı
laiklik anlayışı gibi CHP'nin dindarlığı da çok keskin olur. Radikallikte herkesi sollarlar. Eğer bu hızla devam ederlerse her mahalleye açacakları Kur'an kurslarından geçmeyenlerin yüzüne bakmazlar'. Şaka mı yaptı yoksa ciddi mi söyledi anlamadım. Herhalde ironi yapmıştır, yoksa bir AK Partili CHP'nin açılımlarından niye rahatsız olsun ki...
Şimdilik
Kocaeli'nden başlayan CHP'nin Kur'an kursu açılımı espriye gelmeyecek kadar ciddi bir proje aslında.
Baykal'ın Radikal'den Murat Yetkin'e söyledikleri işin şakaya vurulamayacağını ortaya koyuyor. CHP liderinin açılıma 'din istismarı' gerekçesiyle karşı çıkanlara tepkisi çok sert: 'Kur'an öğretilsin demek din istismarı sayılır mı? Bu çok tehlikeli bir laiklik anlayışı. Hangi sapık zihniyet böyle anlar? Böyle anlayanı
tedavi etmek lazım'.
Baykal farkında mı bilmiyorum. Memlekette tedavilik derecesinde zihniyeti sapık olanların sayısı hiç de az değil, alt alta sıralamaya kalksak devasa bir kitap olur. Hele 28
Şubat sürecine bu gözle bakarsak Ankara'da sağlıklı devlet adamı bulmakta zorlanırız.
Bugün gazetelerde demeçlerini okuduğum iki isme dikkat çekmek istiyorum sadece.
Sabih Kanadoğlu CHP'nin açılımını yorumlarken şunları söylemiş; 'Siyasi partiler oy uğruna misyonlarına
ihanet ediyor. Oy kazanmak için bu misyondan sıyrılanları tarih de affetmeyecektir, sizler de affetmeyin'. Acaba Kanadoğlu'nun durumu tedavi gerektirir mi?
Eski
Başsavcı Vural Savaş'ın tepkisi de Kanadoğlu'ndan geri değil; 'Her parti dini siyasete alet ediyor. Biz Atatürkçüler dini siyasete alet edenleri vatan haini olarak kabul ediyoruz. Hangi partiden olursa olsun'. Savaş açıkça Kur'an kursu projesini istismar olarak yorumluyor. Onun da 'tedavilik' olduğunu söylemek herhalde yanlış olmaz. 'Durumları tedaviye
cevap vermeyecek denli ağır' diyenler de çıkabilir. Teşhisi koyacak olan da Baykal, çaresini arayacak olan da Baykal. O düşünsün.
Farkındayım, işin esprisi de ciddiyeti de birbirine karışmış durumda. Neylersin ki, CHP'nin son açılımının böyle bir özelliği var, bundan kaçınmak da pek mümkün değil. Ben ne yapayım, şakası şaka gibi, ciddiyeti de ciddi gibi değil. Acaba bu karmaşık durum projeden mi yoksa partiden mi kaynaklanıyor, kararı siz verin...