İsrail tanklarının ve hava kuvvetlerinin
Gazze’ye yönelik saldırısının kısa vadede Gazze’den
Güney İsrail topraklarına atılan füzeleri durdurduğu ya da azalttığı iddia edilebilir ama kardeşi ölen, bebeği yanan her
Filistinli orta vadede İsrail’in,
Yahudiler’in güvenliği için tankların, uçakların önleyemeyeceği büyük bir tehdit olmaktadır, bu gerçeği de herhalde İsrail’de de herkes görmektedir.
Bu nefret tırmanışı ile bölgede orta vadede kimsenin huzur içinde ve belki de daha önemlisi güvenli yaşamasına olanak yoktur ve tam da bu nedenden başta İsrail olmak üzere herkes bugünkünden daha farklı çözüm ve barış yöntemlerini düşünmek zorundadır.
Bölgede ve dünyada
Ortadoğu karmaşasından, vahşetinden ve en önemlisi çözümsüzlüğünden büyük çıkar sağlayanlar vardır ve bu nedenden 1948’den günümüze Filistin meselesi çözümsüz kalmıştır.
Ancak gelinen noktadan, çözümsüzlük ve vahşetin tırmandığı yerden büyük kayıplara uğrayanlar da vardır.
Ve 2009 başında bu büyük kayıplara uğrayanlar önce yaşamlarını yitirenlerdir, evsiz kalanlardır, çocukları yananlardır ama aynı zamanda da savaşın getirdiklerinin çıkarlarına aykırı sonuçlar verdiğini gören yeni bir Yahudi ‘establishment’ı, Yahudi dünya zenginleridir.
Kimse Yahudiler’i küçümsemesin, büyük hata olur.
Ve yine kimse de yahudileri aynı tornadan çıkmış insanlar gibi telakki etmesin, yine büyük hata olur.
Bu milletin içinden, doğrudur
Ariel Şaron’lar da çıkmıştır ama dünyanın gelmiş geçmiş en büyük yazarları,
müzik adamları, bilim adamları da çıkmıştır ve bundan sonra da çıkmaya devam edecektir.
İsrail ordusunun Gazze’de insanlık onuruna aykırı şeyler yaptığı dönemlerde işgal edilmiş Filistin topraklarını bombalamayacaklarını söyleyen pilotlar yine bu milletin içinden çıkmıştır, ordu savaşırken Telaviv’de savaş karşıtı gösteri yapanlar da yine Yahudiler’dir.
Ve bu çıkışlar kolay çıkışlar değildir ve bizim de anlamamız kolay değildir.
Bundan otuz beş sene önce
Kıbrıs’da yaşananlara ilişkin bir
itiraf sonrası herkesin nasıl bir ‘sözde milli’ refleks göstermesine şahit oluşumuz daha bir haftalık bir olay.
Gazze vahşeti sonrası dünyanın çeşitli yerlerinde yaşayan yahudilerden çok ilginç ve ilginç olduğu kadar da önemli tepkiler gelmeye başladı.
Elimde
Fransa’nın ve belki de dünyanın en önemli gazetesi
Le Monde’da 29 Ocak tarihinde yayınlanan bir yazı var; yazı Jean-Moise Braitberg isimli bir kişiye ait ve isminden de anlaşılacağı gibi bir
Fransız Yahudisi.
Le Monde gazetesinde yayınlanan yazı doğrudan İsrail Cumhurbaşkanı’na hitaben kaleme alınmış bir yazı; İsrail Cumhurbaşkanı bugünlerde ekranlarda sürekli izlediğimiz,
Başbakan Erdoğan’ın tartıştığı
Şimon Perez.
Yazar Moise Braitberg’in İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Perez’den talebi ikinci dünya harbinde
nazi zulmüne uğrayan Yahudiler anısına yapılan Yad Vashem anıtından dedesinin isminin çıkarılması.
Yazar Moise Braitberg’in Moşe Braitberg isimli dedesi Treblinka toplama kampında 1943 senesinde naziler tarafından gaz odasında öldürülüyor ve diğer Nazizm kurbanları gibi Moşe Braitberg’in ismi de Yad Vashem anıtında kazılı.
Moşe’nin torunu Moise (Moiz) ise bugün İsrail devletinin Gazze’de yaptıklarından büyük utanç duyduğunu ifade ediyor, altmış senedir Filistin halkına reva görülen muamelenin bir
insanlık suçu olduğunu söylüyor, bu uygulamanın nazilerin İkinci Dünya Harbi’nde Yahudiler’e yaptıklarıyla büyük bir paralellik gösterdiğini belirtiyor ve tepki olarak da dedesinin isminin Yad Vashem anıtından kaldırılmasını istiyor.
Filistin meselesini Araplar’ın çözmesini beklemek bence de artık çok anlamlı durmuyor.
Bu çirkin mesele, meselenin bugün için geldiği boyutlardan hem ahlaki hem de çıkarları açısından rahatsızlık duyan akıllı yahudilerin itmesi ile çözümlenecektir.
Ortadoğu’da barıştan çıkarı olan İsrail ve dünya Yahudileri’nin sayısı ve gücü yavaş yavaş savaştan çıkarı olan İsrail ve dünya Yahudileri’nin önüne geçmektedir ve bu gelişme çözüme yöneliktir.
Filistin meselesinin çözümüne Moşe torunu Moiz’ler büyük katkı yapacaklardır ve ilk kurtulan da İsrail olacaktır.