Tuncay Güney vak’ası -
İstihbarat sefaleti
Doğru teşhis koymak gerekirse bu vak'a, aslında bizdeki istihbarat sefaletini ortaya koyan tipik bir hadisedir.
Ergenekon Savcılığı,
Tuncay Güney'e 37 soru soruyor. Bunlar medyaya yansıdı. Her birisi,
Ergenekon davasının açığa çıkması için hayati değerde sorular.
Ama soruları okur okumaz hemen aklınıza bir başka soru geliyor: -Savcılık bunları neden MİT'e sormaz? Şimdi bakın, Güney'in 1
Mart 2001 yılında
İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Müdürlüğü'nde 6 saat süreyle
Adil Serdar Saçan'a verdiği
soruşturma mülakatı Ergenekon davası
sanık avukatlarına dağıtıldı.
Yıl 2001. Aradan 8 yıl geçmiş. Aşağıya Güney'in verdiği bilgilerin satır başlarını alacağım. Her biri
bomba gibi iddialar. Peki ne yaptı bu 8 sene içinde Emniyet ya da MİT? Önce şunları bir okuyalım:
-Ergenekon'un
İran,
Azerbaycan ve Orta
doğu'da
örgütlenmesi var.
-
Veli Küçük'ün K. Irak'ta okulu vardı. -Küçük bana Hizbullah'ın normalde askerlerin gözetiminde olduğunu söyledi.
-
Doğu Perinçek,
PKK'nın Türk gladyosu içindeki adamı. -Ergenekon'un sağı-solu yok.
-Özel Kuvvetler'le Ergenekon arasında hizipleşme vardı. -
Veli Küçük'ü Ergenekon yöneticisi olarak tanıyorum. Perde arkasında lider olmaktan hoşlanıyordu.
-
Çevik Bir Paşa, Lübnan'da PKK ile temas kurdu. -Veli Küçük, avukatlığını yapan Doğan
Erbaş vasıtasıyla Abdullah Öcalan'la görüşüyordu. Erbaş bize Öcalan'ın Moskova'da teslim olacağını söylüyordu. Ancak Kenya'da yakalandı.
-Veli Küçük '
Yeşil' için patrondu. Kimse Yeşil'i Küçük'ten habersiz öldüremez.
-Cem Ersever'in tarafında olan kişiler Veli Küçük tarafından
tasfiye edildi.
-Ersever'i İzmit'e çağırdı ama o gitmedi. Ersever bir poligonda öldürüldü.
-Ergenekon'a sadec
e devlet değil, bankalardan, işadamlarından ve mafyadan da kaynak akıyor.
-
Sabancı cinayeti ile ilgili dosyaları bana Doğu Perinçek verdi.
-Fehriye
Erdal'a Sabancı Center'da çalışma referansı veren Hüseyin Kocadağ'dı.
-
Abdullah Çatlı, Levent'teki
İETT garajında bir
minibüs içinde
Fehriye Erdal ve
Mustafa Duyar ile görüştü.
-Sabancı cinayeti Dursun Karataş'a
ihale edildi.
DHKP-C polis kontrolünde bir örgüt haline geldi.
-Hizbullah'ı başımıza saran Koman'dır.
-
Cumhuriyet'te
İlhan Selçuk 28 Şubat'tan sonra, 'Sen kısa donla geziyorken, biz
darbe yapıyorduk' gibilerinden
Genelkurmay Başkanı Hüseyin Kıvrıkoğlu'nu rencide eden bir yazı yazdı.
-Kemal Özden,
Ferit İlsever,
Gürbüz Çapan ve Veli Küçük, Cumhuriyet'teki hisse yapılanması için buluştu.
İlhan Selçuk'a karşı değillerdi, çünkü o olmazsa Cumhuriyet olmazdı. Yüzde 10-20'lik hisse şimdilik Çapan'ın kalacaktı. Yüzde 10 vakıfta yani İlhan Selçuk'ta olacaktı. Kamuran Çörtük'ün sahip olduğu yüzde 20'lik hisse ise alınacaktı.
-Abdullah Çatlı, İzmit'te Küçük'ün yanına gidip gelirdi. Çatlı, Ağar'a da gitmişti.
-Ergenekon'un 12 kişilik hiyerarşik kadrosunu bilmiyorum. Çekirdek kadrosu: İsmail Hakkı
Karadayı,
Necip Torumtay,
Teoman Koman, Rasim Betir,
Nejat Müldür,
Güven Erkaya, Engin Hoş.
-
Askerî cuntaya bakacaksınız bunların adı Ergenekon'dur. ABD'nin örgütlediği, komünizmle mücadele için kurduğu bir örgüttür.
-Doğu Perinçek'in 'yeniden yapılanma' diye Veli Paşa'ya verdiği bir
belge vardır.
-Veli Küçük, Koman'la beraberdi. -Kısmetim 1 gemisi batmadı. Boş bir gemi batırıldı. Mal boşaltılmıştı.
Uyuşturucu gereken yerlere ulaştırıldı. Kısmetim 1'deki mala dönemin
İstanbul Valisi Hayri Kozakçıoğlu ile İstanbul Emniyet Müdürü Necdet Menzir'in ortak olduğu söylendi.
-Kısmetim 1 gemisinin sahibi Nejat Daş'ı yönlendiren JİTEM'di. Bunları okuduktan sonra bir de eski başbakanlardan Mesut Yılmaz'ın Can Dündar'ın NTV'de düzenlediği "Neden?" programında söylediği şu sözleri okuyun:
"Başbakanlığımda da gözledim, MİT'in içi karmakarışıktır. MİT'in en önemli pozisyonlarında görev yapmış insanlar, daha sonra anılarını yazıyorlar. O anıları okuduğunuz zaman o kurumun içindeki yozlaşmanın hangi boyuta vardığını görüyorsunuz.
Türkiye'de maalesef bir dönemde, hukuk dışı yollardan bir
terör mücadelesi yapılmıştır. Bunun sonucunda, bu duruma göz yuman kurumlar zaman içerisinde yozlaşmışlardır; bunun enstrümanı olarak kullanılan kişiler zaman içinde devletin başına bela olmuşlardı."
İşte bu... Sorun bu. Devletin gözü kulağı mesabesinde olan kurum sağlıklı işlemeyince, illegal yapılanmalar alıp başını gidiyor ve Ergenekon gibi derin bir yapılanmayı soruşturan savcının en önemli bilgi kaynağı Tuncay Güney oluyor.
Ve o Tuncay Güney, neredeyse nüfuz etmedik bir alan bırakmıyor. Ben sık sık Sayın Başbakan'a "Çağır ve sor MİT'e, bunca olay hakkında hangi bilgiyi toplayıp devletin önüne koymuşlar?" diye boşuna sormuyorum. İşte bakın bir gün önünüze "Neden
Susurluk için fasa fiso dediniz?" sorusunu koyuyorlar.