Bush yönetimi
İran'ın nükleer programını ciddi bir tehdit olarak gördüğü için bu tehdidi bertaraf edebilmek amacıyla aleni ya da gizli pek çok faaliyette bulunuyor.
Aleni olanlar arasında İran'a BM tarafından müeyyideler konmasının temini ve bunların sıkı takibi var. Nitekim, bu bapta BM,
Amerika ve diğer güçlerin teşebbüsleri sonucu İran'a karşı bugüne kadar üç müeyyide kararı almış bulunuyor. Ancak bunlar da İran'ı yolundan çevirmeye yetmemiş görünüyor.
Amerika bu BM müeyyide kararlarına ilaveten kendi müeyyideleri ile de İran'ı nükleer programının
uranyum zenginleştirme bölümünden vazgeçirmeye çalışıyor. Mesela bu bapta kendi mali sistemini kullanarak ve bununla diğer ülkelere
baskı yaparak İran'ı mali yönden tecrit etmek için elinden geleni yapıyor.
Diğer yandan İran'ın nükleer programını durdurmak ya da sekteye uğratmak için Amerika'nın birtakım gizli, örtülü operasyonlar yaptığı ve yapmakta olduğu da muhakkak. Bunları şüphesiz bilmenin imkânı yok. Ancak arada sırada medyaya sızan birtakım haberlerden, bilgilerden, yazılardan bu konularda bazı şeyler de öğrenmiyor da değiliz.
Buna en son örnek birkaç gün önce
New York Times gazetesinde David Sanger imzalı haber-yorum yazısı. Yazarın 15 ay kadar süren araştırmaları sonucu kaleme aldığı uzun yazısının özeti şöyle:
İsrail, Amerika'dan İran'a karşı yapacağı saldırıda kullanmak üzere yeni nesil sığınak delici
bombalardan istemiş; Amerika'dan
Irak üzerinden uçuş izni almaya çalışmış ve havadan yapacağı harekât için havada
yakıt tazeleme imkânları aramış. Başkan Bush bu talepleri tereddütsüz reddetmiş; ama diğer yandan İsrail'i memnun etmek için bu ülkeye İran'a karşı yeni örtülü operasyonlar için
yetki verdiğini de söylemiş.
Bu operasyonlar tabiatları icabı gizli ve açığa çıkması neredeyse imkânsız operasyonlar: Bu bakımdan bunların teknolojik operasyonlar olma ihtimalinin yüksek olduğunu belirtip biraz geriye gideceğiz bugün; zira biz bu konuda geçen şubat ayında bu köşede yine
New York Times'ın güvenlik ve istihbarat konularında uzman yazarlarından James Risen'ın 2006 yılında çıkan '
Savaş Durumu: CIA ve Bush Yönetiminin Gizli Tarihi' adlı kitabından söz etmiş, Risen'ın bu kitabında CIA ve İsrail gizli servisi MOSSAD'ın birlikte İran'ın nükleer programını sabote etmek için bazı fikirler, projeler geliştirdiklerini bildirdiğine işaret etmiştik. Bunlar da şöyleydi:
Mesela özel
elektromanyetik cihazlarından faydalanma. Yapılan planlara göre bu özel cihazlar İran'a gizlice sokulacak ve bunlarla İran'ın ana nükleer merkezlerine giden elektik hatlarında zincirleme reaksiyonlara yol açılacak ve sonunda meydana gelecek kısa devrelerle
kilit bilgisayarlar devre dışı bırakılacaktı. Risen'e göre, MOSSAD elemanları İran'daki ajanları vasıtasıyla bu özel elektromanyetik cihazları İran'a gizlice sokmayı CIA'e
teklif etmişlerdi. Ancak, bu plan birtakım
teknik problemler yüzünden hayata geçirilememiş.
Bu konuda bir başka proje de Merlin Operasyonu denen proje. CIA bu projeyle 1990'lı yıllarda Amerika'ya iltica eden önemli bir Rus nükleer mühendisi kullanarak İran'a yanlış nükleer bomba planı verip bununla nükleer
silah projesini durdurmayı hedeflemiş; ama bu da fiyaskoyla sonuçlanmış.
CIA ve MOSSAD'ın İran projelerinin bir kısmını kitabıyla açıklayan James Risen'e gelince; başı bir süreden beri belada, Bush yönetimi bir federal mahkemeden çıkarttığı celp kararıyla Risen'in mahkemeye gelip bu bilgileri kimden aldığını söyletmeye çalışıyor. Milli güvenlik mülahazalarıyla bir tür
ambargo konan bu konu hangi aşamada bilmiyoruz. Risen'in gazetesinde bile bu konuda bir bilgi verilmiyor.
Amerikalı gazetecilerin bile başını belaya sokan İran'a dönük örtülü operasyonlar, yalanlanmayan son haberin de ortaya koyduğu gibi bugün de çeşitli şekillerde muhakkak devam ediyor kısacası.