Gelin elde edilen son bilgilerden yola çıkarak bir kâbus senaryosu yazalım.
Diyelim ki
Ergenekon diye bir
soruşturma sürmüyor ve bu çerçevede bazı kişiler takip edilmiyor. Ve olan oluyor. O on iki kişiden biri olan
Ermeni din adamı öldürülüyor. Ne olacaktı o zaman bu
ülkenin hali? Yer yerinden oynamayacak mıydı? Daha
Hrant Dink cinayetinin yankıları sükûn bulmamışken dünya ayağa kalkıp, Sivas'ta bir Ermeni vatandaşımızın katledilmesine ses vermeyecek miydi? Dünya kamuoyu bir tarafa; sırf Ermeni olduğu için öldürülen bir vatandaşımızın acısı yüreğimizi dağlamayacak mıydı? Bazıları ezbere konuşuyor maalesef. Ergenekon'u
küçük göstermek için laf ebeliği yapıyorlar. Nafile!
On iki kişilik listede 'Ermenilerden özür dilerim' diyen aydınlar da bulunuyormuş. Farz edin ki bunlardan biri öldürüldü. Ne diyecektik el âleme; daha önemlisi, nasıl ikna edecektik vicdanımızı? Belli ki
Gladyo şöyle düşünüyor: '
Psikolojik ve siyasi şartlar müsait olduğuna göre bazı kişiler şimdi öldürülmelidir.'
Özür kampanyasına geniş kitlelerden de ciddi eleştiriler geldiğine göre cinayeti 'yükselen milliyetçilik' üzerine yıkmak kolay olacaktı. Siz 'Ne alakası var kampanyaya karşı çıkmakla bu
hain cinayetin?' deseniz bile kimin umurunda. Hadise oraya bağlanacak, başta başbakan olmak üzere o kampanyayı eleştirilenler topa tutulacak ve yeni bir siyasî hava oluşturulacaktı. Cinayeti işleyen Ergenekon; hesabı ödeyen başkaları olacaktı...
Gazete haberlerine göre
Alevi olarak tanınan bir kişi de
ölüm listesindeymiş. Düşünün ki o vatandaşımız hayatını kaybetti menfur bir saldırı sonrası. Mesele nasıl algılanacaktı toplumda? Alevi-
Sünni çatışması için yeni bir sayfa açılmış olacaktı kuşkusuz. Tetiği çek(tir)enler bir kenarda kıs kıs gülerken
psikolojik harp tekniklerine yenik düşen insanların
öfkesi bir yöne yoğunlaşacak; bu da toplumsal ayrışmayı, siyasi kaosu doğuracaktı. Şimdi Ergenekon'a fasa fiso diyenler de o gün Aleviler için ağıt yakıyor gibi yapıp, derin üstatlarına hürmetlerini arz edecekti; belki de oyuna geldiklerinin farkına bile varmadan... Bazı iddialara göre listede
infaz emri,
Yahudi işadamlarını da işaretliyor. Tam da zamanı değil mi?
Millet İsrail hükümetine öfke saçarken,
Başbakan İsrail politikalarına ateş püskürürken
Musevi bir vatandaşımızın katledilmesi sadece dünyayı sarsacak bir olay değil; aynı zamanda iç siyaseti derinden etkileyecek bir vakaya dönüşecekti. Bugün Ergenekon'u kıyısından köşesinden sulandıranlar, korkunç senaryoya son anda polis müdahale etmeseydi 'Ya demedik mi! Bu kadar İsrail karşıtlığı yaparsanız olacağı budur!' nevinden ahkâm keseceklerdi. Gazetelerin bir kez daha "Kaşıya kaşıya" türü manşetlerle çıkacağını garanti ederim.
Bütün bu kâbus sahnelerini abartılı bulanlar olacaktır. Hatırlatmak isterim ki
Danıştay saldırısı Ergenekon davasının en önemli olaylarındandır. O günleri hatırlayın lütfen. Genç bir
avukat Danıştay'a girmiş, yargıçlara saldırmış ve o korkunç saldırıda bir yargıcımız hayatını kaybetmişti. Daha ne olduğu anlaşılmadan ahkâm kesenler oldu. Dönemin Cumhurbaşkanı bile
hukukçu kimliğini bir kenara atarak siyasi kadroları suçlamıştı. Deniz
Baykal her zamanki gibi tecrübesini ayaklar altına alarak 'Siyasete kan bulaştı' demekten çekinmemişti. Hatta bazı meslektaşlarımız 'Türkiye'nin 11 Eylül'ü' diye feryat ediyor ve 'dinciler'i, 'muhafazakârlar'ı vs. suçluyordu. Saldırgan
Alparslan Arslan'ın kimliği ve ilişkileri ortaya çıktıkça olayın perde arkasında
emekli Yüzbaşı Muzaffer Tekin gibi, emekli
Tuğgeneral Veli Küçük gibi isimlerin, kendine ulusalcı ve vatansever unvanını yakıştıran gladyo özentisi kadroların telkin ve teşvikleri ortaya çıktı.
Hablemitoğlu cinayeti işlendiğinde de benzer bir psikoloji yaşanmıştı ama o cinayet de Ergenekon dosyasında yerini aldı. Kim bilir daha hangi karanlık siyasi cinayeti kimler işleyip kimlerin üzerinde kara
propaganda yapıldı...
Herkes elini vicdanına koysun ve Ergenekon davasının sabote edilmesine izin vermesin. Tabii ki yanlış uygulamalar oldukça eleştiriler gelecek; ancak ülkeyi uçurumun kenarından alan bu soruşturmayı sonuna kadar götürecek kadrolara cesaret verilmesi gerekiyor. Yoksa bu ülke,
faili meçhul cinayetlerden ve derin canilerden yakasını sonsuza kadar kurtaramayacak.