Muharrem'in özelliği, 'aşure'nin güzelliği nereden geliyor?
Soru: Efendimizin hicreti, Rebiul'evvel ayının başında başlamasına rağmen hicri tarihin iki ay geriden gelen Muharrem'den başlatılmasının sebebi neydi,
Muharrem ayının
tercihe sebep olan özellik ve güzellikleri mi vardı yoksa?
Cevap: Evet öyleydi. Nitekim Tevbe Sûresi
ayet 36'da Allah'ın seneyi on iki ay olarak yarattığı, bu on iki aydan dördünün de savaşların yasaklandığı
haram aylar olduğu bildirilmiş, savaşın yasaklandığı haram aylardan birinin de Muharrem ayı olduğu hadislerle anlatılmıştır. Ayrıca, on büyük peygamberin kurtuluş mucizeleri de Muharrem ayında gerçekleşmiştir. Kaldı ki, ilk hicret kafilesi de bu ayda yola çıkmış, bu sebeplerle hicri tarihin birinci ayı olmaya Muharrem ayı layık görülerek hicri takvimin birinci ayı ilan edilmiştir.
- Ne var ki, tarih boyunca hep özel ve güzel olaylara sahne olan Muharrem ayı, sonraları Emevi halifesi Yezit zamanında, 61 tarihinde vicdanları sızlatan üzücü olaylara da maruz kalmış, Hazreti Resulullah'ın aziz Ehl-i Beyt'inin yetmiş iki eşsiz büyüğü de Muharrem'in onunda
Kerbela'da şehid edildiğinden dolayı kara bir günü de bağrında barındırmak zorunda kalmıştır.
Soru: On Muharrem'deki aşure
tatlısı nereden kaynaklanmaktadır? Dini bir mecburiyet gereği midir? Yoksa peygamberlerin on Muharrem'deki kurtuluş mucizeleriyle de ilgili bir yanı var mıdır?
Cevap: Vardır. Şöyle ki, Muharrem'in onunda Adem Aleyhisselam'ın tövbesinin kabul olması, Musa Aleyhisselam'ın Firavun'un zulmünden kurtulması, Nuh Aleyhisselam'ın gemisinin
Cudi Dağı'nda karaya çıkması gibi birçok özel ve güzel mucizeler on Muharrem'de yaşanmıştır. Bu sebeple kurtuluşun şükrü olsun için geminin ambarında kalan tahılları çıkarıp özel bir tatlı yapan gemi sakinleri, aralarında tatlı ikramında bulunmuşlar, böylece hem komşular arasında iyi münasebetlerin gelişmesine sebep olunmuş hem de tarihte yaşanmış tufan hadisesi ve karaya çıkışın şükrü bir daha zihinlerde canlandırılma fırsatı söz konusu olmuştur.
Aşure tatlısı, vesile olduğu bu özellik ve güzelliğinden dolayı asırlar boyu varlığını sürdürmüştür. Yoksa dini bir mecburiyetin gereği değildir. Başka olaylarla ilgisi yoktur.
Soru: Muharrem ayında oruç tutmak mecburi midir, yoksa isteğe mi bağlıdır?
Cevap: Kısaca diyebiliriz ki, Muharrem'de oruç tutan sevap alır, tutmayan da günaha girmez. Ayrıca oruç tutanlar tek oruçla kalırsa tek sevapla kalmış olur, önüne arkasına başka oruçlar da ilave ederlerse ilave ettikleri oruç kadar fazla sevaba nail olurlar. Efendimiz'in Muharrem ayı için, "Ramazan'dan sonra sevabı en çok olan kutsal ay." buyurması, bu aydaki
ibadet ve orucun sevabının yüksekliğine işaret kabul edilmiştir.
Soru: On Muharrem'de, bazı Müslümanların sırtlarını zincirlerle dövüp kanatmaları, sevimsiz görüntüler meydana getirmeleri, dinin bir emri gereği midir? Yoksa geçmiş zulümlerin acısını bir ölçüde hissetmek için mi böyle işkenceleri yaşamaktalar?
Cevap: On Muharrem'deki zincirli dövünmeler gibi ağır matem görüntüleri dinin emri,
İslam'ın icabı olmaz. Olmadığı içindir ki artık böyle kendi eliyle kendine işkence yaparak çileye ortak olma görüntüleri de terk ediliyor, 'olayın üzüntü ve çilesi vicdanlarda duyularak yaşanmalı' diyenler çoğalıyor. İslam büyükleri Müslümanlar arasında geçmişte cereyan etmiş olan Sıffin, Cemel ve Kerbela gibi gönül yakıcı, vicdan sızlatıcı çatışmaları yeniden deşeleyip de zihinlerde tekrar bir acı meydana getirmeyi uygun bulmamışlar, zalimlerin cezalarını bulduğunu, mazlumların da mükafatlarına nail olduğunu ifade ile 'bize mazlumlar için duadan başka bir şey kalmamıştır' diyerek konuyu İlahi adalete
havale etmekle yetinmişler, yeni suçlular arar gibi yeni gerginliğe sebep olacak davranışlardan uzak kalmayı tercih ve
tavsiye etmişlerdir.