Cumhurbaşkanlığı seçimi ile
AK Parti hakkında açılan
dava sürecinde garip açıklamaları ve ilginç
karargah ziyaretleriyle
tartışma gündeminin odağına oturan Ana
yasa Mahkemesi
Başkanvekili Osman
Paksüt, yine ortalığı karıştırdı, mali krizle yalpalayan ülkenin
siyaset gündemini yapay bir şekilde germeyi başardı.
Baştan anlatalım ki, Paksüt’ün misyonu iyi anlaşılsın
İçişleri Bakanlığı 1
Mayıs 2008 günü bazı belediyelerin kapatılmasına ilişkin yasa hükümlerine göre bir
uygulama genelgesi yayınladı. Genelgede yasanın nasıl uygulanacağı, kapatılan belediyelerin bundan sonraki süreçte nasıl bir yol izleyeceği anlatıldı.
Bu arada
Giresun’un
Bulancak ilçesine bağlı Kovanlık Belediye Başkanlığı,
kapatma kararına karşı dava açtı.
Danıştay 8. Dairesi, belediyenin tüzel kişiliğinin devam ettiğine karar verdi.
Danıştay, davayı açan Kovanlık Belediyesi’nin talebi olmadığı halde karara ilginç bir ekleme yaptı. Aynı durumdaki tüm belediyelere
çağrı niteliğinde bir paragrafa yer verdi.
Dedi ki; Dava açma hakkı yasanın yürürlüğe girdiği 22
Mart 2008 tarihinde değil,
Anayasa Mahkemesi’nin gerekçeli kararının yayımlandığı 6
Aralık 2008 tarihinde başlıyor, 2 ay içinde dava açabilirsiniz.
Yüksek Seçim Kurulu da seçim takvimini Danıştay’ın bu kararına dayanarak oluşturdu.
Kıyamet de bu noktada koptu.
Anayasa Mahkemesi Başkanı
Haşim Kılıç, Danıştay’ın bu kararıyla Anayasanın ihlal edildiğini söylerken, Paksüt liderliğinde 8 üyenin karşı bildirisi düştü ajanslara.
Şark kurnazlığı
Oysa bu 8 üyeden Cafet Şat ve Fettah Oto yedekti, asil üyelerden Necmi Özler ise sözkonusu yasayla ilgili oylamaya katılmamıştı. Dolayısıyla karşı bildirideki 5 isim, zaten yasayla ilgili karara muhalefet şerhi koymuşlardı. Yedek ve oylamaya katılmayan üye takviyeleriyle yapılan bu açıklama zihinleri karıştırdı.
5 asil üye ile Nemci Özler’in yerine katılarak oy kullanan yedek üye Mustafa Yıldız, yani karara oy veren 6 kişi
Haşim Kılıç safındaydı.
Yani, belediyelerin kapatılmasını anayasaya uygun bulan 6 kişinin görüşlerinde bir değişiklik yoktu.
Ayrıca burada bir
küçük notu daha aktarmalıyım. Takviyeli karşı bildiriye
imza atan
Fulya Kantarcıoğlu, Ayla Pektaş, Fettah Oto ve Şevket Apalak, Danıştay kökenli üyeler. Bu tablo haliyle kök taassubunun hortladığı izlenimini yaratıyor.
‘Ülkem adına üzülüyorum’
Dün, bu gelişmelerle siyasi tansiyonun yükseldiği saatlerde Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ı aradım. Çok üzgündü: ‘Yaşanan bu hadiselerden dolayı ülkem adına, temsil ettiğim
mahkeme adına çok üzülüyorum.’
Danıştay’ın kararını ‘Anayasa ihlali’ olarak değerlendiren Kılıç, neden böyle bir açıklama yaptığını şu sözlerle anlattı: ‘Başkan sıfatımla Anayasa Mahkemesi’ni temsil ediyorum. Mahkemenin aldığı kararları etkisizleştiren, başkalaştıran, yanlış yorumlanmasına yol açan durumlara karşı tavır almak, mahkemenin hukukunu korumak durumundayım.’
Kılıç, sorunun, ‘kapatılan belediyelerin seçime sokulması’ boyutunu çoktan aştığına dikkat çekerek, şöyle devam etti: ‘Açıkçası beni siyaset ilgilendirmiyor. Hangi belediyenin seçime girip girmeyeceği de ilgilendirmiyor. Bir başka kurumun yetkisi olmadığı halde Anayasa Mahkemesi’nin verdiği bir kararı Anayasayı ihlal ederek değiştirmesi karşısında sessiz kalamam.’
Yedeklerle birlikte 8 üyenin yayınladığı karşı bildiriyle çalıştıkları kurumun yetkilerini Danıştay’a devretmiş olup olmadığını sorduğumda ise Kılıç’ın tepkisi şöyle oldu: ‘Aynen öyledir. Maalesef arkadaşlarımız Anayasa Mahkemesi’nin yetkilerini bir başka kuruma devretme gayreti içinde olmuşlardır. Ve bir komedidir.’
Korsan paragraf
Kılıç, yaptığı açıklamayı arkadaşlarına danışmadan yaptığı iddiaları karşısında kendini şöyle savundu: ‘Açıklama için başkan olarak danışmam gerekmiyordu ama yine de danıştım. Karara imza atan 6 üyeyle konuştum. Hepsi bizim gibi düşünüyor. Karşı çıkan arkadaşlarımız arasında sadece 5’i oylamaya katıldı, muhalefet şerhi koydular. Zaten karara muhalifler. O nedenle farklı bir durum sözkonusu değildir. Neden 2 yedek üye ve oylamaya katılmayan bir asil üyenin ismini açıklamaya eklediler, onu da anlamış değilim.’
Başkan, uzun sohbetimizin sonunda Danıştay’ın kapatılan tüm belediyeler için açıkladığı dava başvuru takvimiyle ilgili olarak da ‘Korsan paragraf’ dedi. Kılıç, başvuru için yasanın çıktığı değil Anayasa Mahkemesi kararının yayınlandığı tarihin esas alınmasına ilişkin ifadenin, dava konusuyla hiç ilgili olmadığını belirterek, ‘Kararın sonuna ‘öte yandan’ denerek bu korsan paragraf eklenmiştir. Anayasa ihlal edilmiştir.’
Peki bundan sonra ne olur? Cenazeyi kim kaldırır?
Kılıç, topu YSK’ya attı: ‘YSK bakıp karar verecektir. Anayasa Mahkemesi’nin verdiği karara göre hareket etmelidir.’
Görüyorsunuz, kaostan medet umanlar hala işbaşında. Seçim sürecini akamete uğratacak her türlü argümanı kullanma niyetindeler.
Unutmasınlar;
Halep ordaysa Sandık 29 Mart’ta...