Yerel
seçim sonuçlarının gösterdiklerini irdelemeyi, seçimin başlangıcında çok konuştuğumuz
seçmen kütüğünde yazılı seçmen sayılarına değinmek istiyorum. Aşağıdaki tabloda, 2002 ve sonrasındaki seçimlerdeki,
kütükte yazılı seçmen ve oy kullanan seçmen sayıları özetlenmektedir.
Seçim işlerinden sorumlu kurumlarımız bu sayılara bakıp ne yapmalıdırlar bilemiyorum. 2004’te önceki seçimden yüzde 5’lik bir artış, sonra gelen iki yılda mutlak değerde azalış; sonra yine, bu kez yüzde 13 artış!
Oy kulananların sayısı da şaşırtıcı: Bir önceki 2004 seçime göre
seçmen sayısı azalan 2007 yılında, oy kulllananlarda önemli artış görülüyor.
Uzatmadan, bir görüşümü tekrarlamak istiyorum: 2002’deki kütük sayısının yanlışlığını, peşinden gelen 3 sayı açıkça göstermektedir; ancak bu, son satırdaki 2009 seçmen kütüğü sayısının doğruluğunun kanıtı değildir. 2009 sayısı da ayrıca, kaynağı bakımından yanlıştır.
Bunların arasına nüfus sayılarını eklemememin nedenini yazmam gerekmez; sözlerimin arasına bir de nüfusu katsaydım, çıkacak tutarsızlıkları yazıma sığdıramazdım.
Bugün,
CHP’nin aldığı oy dağılımının bir özelliğine de değineceğim.
İstanul,
Ankara ve
İzmir illerinde seçmenlerin yüzde 30,1’ini oluşturan, 14 milyon sekizyüz bin seçmen oturmaktadır. Ülkemizin en yüksek nüfuslu bu üç ilinde, 29
Mart genel seçimlerinde CHP, toplam oyların yüzde 35,3’ünü almıştır. Bu üç il dışındaki yerlerdeyse bu partinin oyu yüzde 17,8’de kalmıştır.
CHP 2002’den beri oyunun yüzde 40’ını (Son seçimde yüzde 46’sını) bu üç ilden almıştır. Bu, CHP’nin hem güçlü ve hem de güçsüz yanını belirtmektedir.
Değişik yönlerden bakılırsa bu sayılar, Ak Parti’ye ve CHP’ye sorunlarını tanımlamalarına yardımcı olabilir.
Göçün sürmesi, metropollerde
ekonomik sorunların insanları çabuk ve derinden etkileyebilmesi, değişiklik gereğinin yaşamın her adımında hissedilmesi bakımından bu illerin siyasal tepkileri diğer ilerden farklıdır. Büyümekte olan iller bu tabloya eklenmeye hazırlanmaktadır.
Özetle partilerimizin hepsi bu tabloları değerlendirmeli ve doğru yorumlamalıdır.