HANGİ MAHKEME BİZDEN?

GENELKURMAY, İbrahim Şahin’i birtakım yasadışı eylemler için gizlice görevlendirmek istemiş olabilir mi?!


Bu iddia, Kayseri Hava İndirme Tugayı’nda çalıştığı söylenen telefon memuresi “Fatma Cengiz” isimli esrarengiz kadının İbrahim Şahin’le yaptığı telefon görüşmelerinden kaynaklanıyor. Evvela, ordu üst kademesinde, en azından Org. Özkök’ten beri hukuka uygunluk ve demokrasiye bağlılık konusunda daha bir özen gösterilmektedir. Onun için bu iddiayı inandırıcı bulmuyorum. İkincisi, Ankara’daki komutanların Kayseri’deki bir telefon memuresinin aracılığıyla İbrahim Şahin’e yasadışı öneriler götürmesi hiç de akla uygun değildir. İddianın haber değeri var; Genelkurmay’ın açıklama yaparak kesin dille reddetmesi de çok isabetli oldu. İbrahim Şahin de dün Genelkurmay’la hiçbir ilişkisinin olmadığını açıkladı. Soruşturulması gereken, “Fatma Cengiz” muammasıdır. Bugün benim üzerinde duracağım konu bu değil; Genelkurmay açıklamasındaki şu cümledir: “Yargı üzerine şüpheler yaratılması Türk adaletine yapılacak en büyük kötülüktür!” Bunun altını bin defa imzalıyorum. Yargıya güven! Yargıya güvenmemiz lazım; yargının da güvenilir olmaya dikkat etmesi lazım! Yargının güvenilirliğinin birinci şartı, onun “tarafsız” olduğuna güvenilmesidir. Yargı örgütlenmesi ve adalet bakanlarının yargı yönetimine nasıl katılacağı konusunda değişik sistemler vardır ama önemli olan, “yargının tarafsızlığı”dır. Siyaseten önemli davalarda ülkenin bir kesimi yargıya “bizden” diye bakıyor ve yargıyı kendi siyasi görüşlerinin ve camiasının “uyanık bekçi”si gibi görüyorsa... Öbür kesim yargı hakkında “bize karşı” diye düşünüyorsa... Ortada çok ciddi bir sorun vardır! O ülkede siyasi istikrarı ve toplumsal huzuru sağlamak mümkün olmaz. En basiti, bir yüksek yargıç özelleştirmenin Atatürkçülüğe aykırı olduğunu yazıyorsa onun tarafsızlığına güvenmek zordur! “Kârlı KİT’leri özelleştirmek kamu yararına aykırıdır” diye hüküm yazıyorsanız, tarafsızlığınıza inanmak zordur. Yargıçlar özelleştirmeye ya da kamulaştırmaya karşı veya taraftar olamazlar; bu, siyasetçilerin görev alanına girer. Vatandaşlar da karşı veya taraftar olabilirler. Ergenekon davası Merhum Ecevit’in “Yargı devrimcilerin elindedir” sözü, bizde yargının zaman zaman nasıl politize olduğunun bir kanıtıdır. Ergenekon davasında da arama ve gözaltı işlemlerinde “şüphe” kavramını aşırı geniş değil, hukukun tanımları içinde tutmak gerektiğini yazarken de amacım yargının güvenilirliği idi. Her tahliyeden insani olarak da memnun olurum. Fakat Şener Eruygur’un eşi Mukaddes Eruygur’un kocasının tahliyesi için, hem de mahkeme adı vererek “Şu, şu ağır ceza mahkemeleri bizdenmiş” diye konuşması onun şahsi bir kusuru değildir. Ciddi bir problemin dışavurumudur: Yargıya “tarafsız” diye değil, “bizden” veya “onlardan” diye bakılabilmesi! Mesele, öncelikle yargının ve yargıcın tarafsızlığı konusunda “şüphe” yaratmayacak kadar tarafsız olması, bu konuda topluma daha fazla güven vermesiyle ilgilidir. Bunun yolu da, uygulanan hukuki kavramları bir ideolojinin değil, evrensel hukukun verdiği anlamlarla benimsemektir. “Türk adaletine yapılacak en büyük iyilik” budur.
<< Önceki Haber HANGİ MAHKEME BİZDEN? Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER