Azerbaycan Türkleri de
Türkiye Türkleri gibi
Oğuz/
Türkmen boylarından gelir. Sadece ‘Bir millet, iki devlet’ sözünün sıcaklığıyla değil, bütün kalbimizle Azerî kardeşlerimizi kucaklıyoruz. Aslında, Millî Mü-cadele sırasında Batılı emperyalistlerle uğraşırken gücümüzü bölmeyi göze alabilseydik, belki de bu iki devlet ‘tek devlet’ hâline gelebilirdi.
Azerbaycan’ın, Türkiye-
Ermenistan ilişkilerinden rahatsız oluşunu ve orantısız tepki göstermesini, ben, bir kardeşin ve akrabanın mübalağalı sitemkârlığına benzetiyorum.
Hani insan düşmanına aldırmaz da dostuna kolayca gücenir ya, aynen bunun gibi... Tabiî bu arada
Rusya’nın fitnebazlığını da unutmamak gerekir.
Pir
Sultan Abdal ne güzel demiş:
‘Şu ellerin taşı bana hiç değmezİlle de dostun bir tek gülü yaralar beni’Bu ‘gül’ ün,
Ermenistan’ı ziyaret eden ‘Gül’ olarak alınması haksızlık olur. Zira, Cumhurbaşkanımızın Ermenistan ziyaretinin hemen akabinde Azerbaycan ile nasıl ilgilendiğini unutmamak lâzımdır.
***
Aslında Ermeniler de yabancımız değildir. Onlarla da asırlar boyu dostluk ve kardeşlik ilişkileri içinde yaşadık. Azerbaycan tarihinde de durum bundan farklı değildir. Lâkin gelgelelim,
Osmanlı’yı dağıtmak için harekete geçen emperyalist devletlerin Ermenileri istismar etmesi neticesinde aramıza nifak sokuldu. Ermeni
terör örgütleri ve komitacıları, Türkiye’de ve Azerbaycan’da Rusların desteğinde
Müslüman Türklere ve Kürtlere saldırarak bir milyondan fazla ahaliyi katlettiler. Bu arada tabiatıyla Ermeniler de kayıp verdiler.
Ermeniler, bir taraftan 95 yıl öncesinin olay-larını gündemde tutmaya çalışırken, bir taraftan da daha dün denebilecek kadar kısa bir zaman önce Azerbaycan’ın beşte birini işgal ederek Karabağ’da
katliam ve etnik
temizlik yaptılar.
Her yıl 24
Nisan günü azan diyaspora Ermeni komitacıları, Türkiye ve Türkler aleyhine iftiralar atmakta; Türkiye-Ermenistan ilişkilerini baltalamaktadır.
Özellikle ABD Başkanlarının
24 Nisan mesajları ve Türkiye aleyhinde
Kongre
kararı alınmaya çalışılması, bir
şantaj vasıtası olarak kullanılmaktadır.
***
2008 yılında başlayan Türkiye-Ermenistan temaslarının dostane bir havada gelişmeye devam etmesi memnuniyet vericidir. Türk
Milleti kindar değildir; geçmişte mâruz kaldığı ihaneti bağışlamaya ve unutmaya hazırdır. Ancak, aradaki ilişkilerin üzerine ABD Başkanı Obama’nın ve ‘24 Nisan Şantajı’nın gölgesi düşmemelidir.
Henüz mahiyeti açıklanmayan Ermenistan ile aramızdaki ‘Yol Haritası’ nın uygulanması, ancak Ermenistan ile Azerbaycan’ın anlaşmasına bağlıdır.
Türkiye, Ermenistan’ın Azerbaycan topraklarını işgali sırasında koyduğu kırmızı çizgilerden vazgeçebilir ya da bunların gerçekleştirilmesini
yol haritasına göre takvime bağlayabilir. Ancak, bir tek kırmızı çizgi vardır ki bundan aslâ vazgeçilemez: Bu da, Ermenistan’ın işgâl ettiği Azerbaycan topraklarını tahliyesidir.
***
Azerbaycan’ın, Türkiye-Ermenistan kapısının açılması konusunda haklı fakat aşırı tepkisi, Türkiye’deki muhalefet partileri tarafından da istismar edildi. Halbuki, hem
Başbakan Erdoğan, hem de Hükûmet Sözcüsü Çiçek, defaatle işgâl kalkmadan sınırın açılmayacağını kesin şekilde ifade ettiler.
Hükûmet adına verilen bu sözlerden sonra, artık yol haritası vs. ileri sürülerek işgal kaldırılmadan sınırın açılması, Türkiye’yi ve Hükûmeti fevkalâde itibarsız duruma düşürecek ve Türk Milleti’ni üzecektir.
Biz, Türkiye ile Ermenistan arasındaki münasebetlerin gelişmesi neticesinde Azerbaycan’daki işgalin kalkacağına; bundan sonra sınır kapısının açılarak Türkiye-Ermenistan ve Azerbaycan-Ermenistan dostluğunun kurulacağına inanmak istiyoruz.
***
Son olarak şunu altını çizerek kaydedelim ki, eğer Azerbaycan ve Ermenistan alternatifleriyle karşılaşırsak, hiç tereddüt etmeden, sadece kardeşimiz olduğu için değil, Kafkasların en önemli ülkesi olduğu ve haklı olduğu için de Azerbaycan’ı seçmeliyiz.