İsrail, 12 Temmuz 2006 tarihinde,
Gazze’ye yaptığı gibi, iki İsrail askerinin kaçırılmasını bahane ederek
Lübnan’ı havadan, karadan ve denizden ablukaya almıştı. 14
Ağustos tarihine kadar süren saldırılarda 1000’in üzerinde
sivil Lübnanlı hayatını kaybetmişti. Bu saldırıda bir
Birleşmiş Milletler barış gücü noktasını da vurmuştu.
Daha önceleri, Lübnan’ı birkaç defa işgal etmiş, yapacağını yapmış, alacağını almış ve sonra “
zafer nidalarıyla” geri çekilmişlerdi.
Ama bu sefer farklı bir şey oldu?
İsrail’in bu saldırısına, Lübnan’da bulunan
Hizbullah örgütü Katyuşya füzeleri ile karşılık verdi. Katyuşya füzeleri İsrail’in önemli şehirlerinden
Hayfa’yı vurdu. 8 İsrailli hayatını kaybetti. Bir anda panik başladı. Binlerce İsrailli Hayfa’yı terketti.
Neler oluyordu? İsrail’in tüm şehirleri “güven” altında değil miydi? Böyle bir teminat verilmemiş miydi?
İsrail artık güvensiz bir
ülke mi olmuştu?
Dünyada yaşayan tüm Yahudilerin, yaşadıkları ülkelerde zor durumda kaldıklarında göç ettikleri ve edecekleri anayurt “güvenli sığınak”
darbe mi yemişti?
***
İsrail, Lübnan saldırısında 1000’in üstünde sivili öldürmesine rağmen, Hizbullah’ın verdiği bu karşılık, İsrail için “bir yenilgi” olarak kabul edildi. İsrail içinde “sert” tartışmalara neden oldu.
Genelkurmay Başkanı
istifa etmek zorunda kaldı. 250 bine yakın İsraillinin, İsrail’den göç ettiği iddia edildi.
İsrail, hala 2006 yenilgisinin “travma”sını yaşıyor.
***
Yıllarca “
ambargo” altında tuttukları, çok rahat işgal edebildikleri Gazze’ye saldırmaları boşuna değil.
Zamanlamayı çok iyi belirlemişler.
Dünya ülkeleri
ekonomik krizle “can” çekişiyor... ABD’de
başkanlık devir-teslimi 20 Ocak’ta yapılacağı için bir “
yönetim” boşluğu var.
Böyle bir boşlukta, zayıf bir düşmanı “alt ederek” üzerlerinden “yenilgi travması”nı atmak istiyorlar.
Ya bir de tersi olursa...