Dışişleri Bakanı
Ahmet Davutoğlu, hoca edasıyla herkese
sürpriz yaparak haftalık bilgilendirme toplantısının yapıldığı salona girdi. Kürsüden, yılın ilk
dersine giren anfideki heyecanlı öğrencilere ilk sorusunu yöneltti: “
Suriye topraklarında yer alan
Osmanlı İmparatorluğu’nun kurucusu Osman
Gazi’nin dedesi
Süleyman Şah’ın türbesinin özelliği nedir? Önce bir sessizlik kapladı sınıfı. Dersine çalışmamış öğrenciler gibi mahçup mahçup birbirimizin suratına bakarken bir
parmak yükseldi: “
Türkiye dışında Türk bayrağının dalgalandığı tek yer. Ayrıca Türk askerleri burada gece gündüz
nöbet tutuyor.”
Öğrencisinden aldığı cevaptan mutlu olan Davutoğlu, Diplomasi muhabirlerine haber değil hayat dersi vermeye devam ediyordu. “Bir an için beni
Dışişleri Bakanı değil de üniversite hocası olarak kabule edin” diyerek Dışişleri binasını üniversiteye çeviriyordu bir anda. Herkes, aklına okul yıllarından kalan anılarını getirmeye başlamıştı bile. Kimi biraz daha rahat oturmaya başlamış, kimi sınıfın
inek öğrencisi gibi pür dikkat hocayı dinliyordu, yazısı güzel olan biri de not tutuyordu.
O anda tüm haber kaygımızı bir kenara bırakmış farkında olmadan Siyasi
Tarih dersine girmiştik. Hocamız, mütevazı tavrıyla tüm öğrencilerle göz teması kuruyor, isimlerimizi de söz arasında hafızasına yazmaya çalışıyordu. “Dersinize çalışın!” diyordu. Haklıydı. Hocamızı dinlerken Uluslar arası ilişkilerde dört yıl boyunca ve yüksek lisansta şu an aldığım dersler de gözümün önünden geçiyordu. Siyasi Tarih, Uluslar arası Güncel Sorunlar, Uluslar arası Hukuk,
Kamu Hukuku…Teorik olarak aldığım dersler bugün Dışişleri Bakanı hocamız Ahmet Davutoğlu’nun ağzından pratiğe dönüşüvermişti.
Hocamızın “Stratejik Derinlik” kitabını okuduğumda kendisinin son dönemde
Ortadoğu’da devletleri bir araya getiren gücünü nereden aldığını anlayacaktım.
Davutoğlu, “zaman kaybetmeyin, dersinize çalışın, Türkiye’yi doğru bir şekilde dünyaya anlatın” derken bir basın mensubunun Dışişleri sözcüsü
Burak Özügergin’e “Davutoğlu’nun CV’si neden hala internet sitesine konulmadı” gibi anlamlandıramadığımız sorusu aklıma geldi. Gerçekten de bu sorularla zaman kaybetmemeliydik.
Dersin sonlarına doğru aklınıza takılan soru var mı diye sordu hocamız. Öğrenciler de gönül rahatlığıyla biraz da şımarık çocuklar gibi isteklerini anlatmaya başlamıştı.
Dış politikada oyunun kurallarını yazmış, alanında belki de yükseleceği en tepe noktasına
Dışişleri Bakanlığı’na ulaşmış hocamız dersini bitirmişti. Zil çaldı, herkes dışarı çıktı. Dışişleri
Okulu’nda bu
tatlı dersten sonra öğrenciler birbirlerine soruyordu: Bir sonraki ders ne zaman?