Gerek kamu gerek özel
sektör, bu alanda önemli mesafeler aldı. Giderek
Türkiye, dışarıya da sağlık
hizmeti vermeye başlayan bir
ülke oluyor.
Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi'nde Türkiye dendiğinde ilk akla gelen
Türk okulları, sonra sağlık, üçüncü sırada Türk firmalarının yaptığı işler oluyor. Erbil'deki
Sema Hastanesi, orta ölçekli bir klinik kadarsa da, verdiği hizmet dolayısıyla herkesin gözdesi haline gelmiş.
Bize anlatıldığına göre,
tedavi görmek isteyen
hastalar vize almak için binbir tehlikeyi göze alıp Musul'a gidiyorlar, fakat Türk konsolosluğu vize vermiyor.
İran iki
konsolosluk açmış, Irak
Kürt Yönetimi'ne vize uygulamıyor, hastaların önemli bir bölümü İran'a gidiyor.
Bu haftanın neredeyse tamamını
hastanede geçirdim.
Sağlıktaki gelişmeler hakkında bilgi sahibi olma fırsatım oldu. Ben ve kardeşim (İbrahim Bulaç) anjiyo olduk. Benimki beş senede bir olan rutin anjiyo idi. Küçük bir
damar tıkalı çıktı; Dr. Deniz Şener'in ifadesine göre şimdilik önemli değil. Beni beş sene önce by-pass ameliyatı yapan Prof. Bingür Sönmez'e göre durum iyi, operasyonu yapanın eline sağlık. Bu arada hem bu değerli iki doktorumuza hem
Memorial Hastanesi Yönetim Kurulu Başkanı Turgut Aydın'a, gösterdikleri yakın ilgi dolayısıyla teşekkür ederim. Memorial, Türkiye'de uluslararası JCI
akreditasyon belgesi alan ilk hastane unvanına sahip. 2002'de kendisine verilen bu unvana sahip hastane sayısı dünyada 21 adet.
Benim anjiyom iyi çıktı da kardeşiminki iyi çıkmadı. Önce bir, daha ince tetkikte üç, ameliyata alınınca da dört damarı tıkalı çıktı. Yine Sönmez Hoca, maharetli elleriyle ameliyatı yaptı, hamdolsun başarılı geçti.
Sadece Memorial'da değil, diğer hastanelerimizde de başarılı operasyonlar yapılıyor. İngiltere'den Azerbaycan'a, Hollanda'dan Kuveyt'e kadar birçok ülkeden hasta gelip Türkiye'de tedavi oluyor. Eskiden, malî durumu iyi olanlar Avrupa'ya veya Amerika'ya gidip tedavi oluyorlardı. Bugün akış yavaş yavaş tersine dönmüş bulunuyor. Bu arada
Maliye Bakanı'mız
Kemal Unakıtan da geçen hafta ABD'nin Cleveland kentinde by-pass oldu; kendisine acil
şifalar dileriz.
Devletlerin, topluma karşı görev ve sorumlulukları var. Bunların başında sağlık, eğitim ve
yoksul/zayıf kesimlerin korunması gelir. Özellikle sağlık ve eğitim istismara müsait iki önemli alandır. Devlet bu alanda yol gösterici, denetleyici ve koruyucu politikalar takip etmeli.
AK Parti iktidarının kaydettiği önemli başarılardan biri, sağlık alanında kat ettiği mesafedir. Eskiden SSK'ya bağlı bir hastanın özel bir hastaneye gidip tedavi olması hayal bile edilemezdi. Bugün gidebiliyor. Yapılması gerekenler henüz bitmiş değil kuşkusuz, daha da iyileştirmeler yapılmalı, yapılacak da.
Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz. Kim bu ülkeye hizmet etmek istiyorsa, yapması gereken yegane şey, her ne ile meşgulse -tabii ki meşru ve yararlı meşguliyet- işini iyi yapması, insanlara faydalı olmasıdır. Herkes mesleğini hakkıyla icra ederse hem kendisinin hem ülkesinin itibarını yükseltir.
Sağlık alanında yakalanan kalite,
bölgesel hizmete tahvil edilebilir. Erzurum'da bölgeye ve Kafkasya'ya hizmet veren Şifa Hastanesi var. Bunun yanında ya Erbil'de veya Diyarbakır'da Ortadoğu'ya hizmet verecek hastane kurulabilir. Devletten çok
özel sektörün bu işe yatırım yapması daha iyidir. Bunun için devletin hem insanına daha çok güvenmesi hem de bölge ülkeleriyle daha yakın ve somut işbirliğine girmesi gerekir.
Türkiye'nin AB üyelik süreci, bölge ülkeleriyle ilişkilerini Avrupa'nın ipoteği altına sokmasını gerektirmez. Mesela artık Irak Kürt
yönetiminden gelecek insanlara havaalanında veya sınır kapısında vize verilsin. Bu arada İstanbul'a havayoluyla gelenlere aşağılayıcı muamele yapılmaktan vazgeçilsin. Türkiye, İçişleri Bakanlığı'nın talimatı doğrultusunda Irak Kürt Yönetimi ve Afganistan'dan gelenlere hiç nazik davranmıyor. Bu, bize yakışmıyor.