AVRUPA'DAN SIKINTILI HABER

Türkiye çok zor bir iş yapıyor, hızlı bir modernleşme, hızlı değişme süreci yaşıyor.


Reformlarla girişilen hızlı dönüşüm dönemlerinde iki sorun yaşanır. Bir, büyük direnç olur, iki, Mitterrand'ın dediği gibi tarih sizi ayaklarınızdan yakalar, ileri gitmenizi engellemeye çalışır. Bununla mücadele en zorudur, en anlamlısıdır… Avrupa Parlamentosu Liberal Grup lideri Watson bunları söylüyordu dün ve ekliyordu: "Sizin hükümetiniz bunu yapmaya çalıyor, bunu yapmaya çalışıyorsunuz…" Hoşuma gitti doğrusu bu tespiti duymak… Tarihi yapmak için tarihle kavga vermek yol almış ülkelerin becerdiği, Türkiye'nin de yenilerde giriştiği iş… Brüksel'deyiz. Hasan Cemal, Mehmet Ali Birand, Mehmet Altan, Eyüp Can, Erdal Şafak yol arkadaşlarımızdan. Amaç yeni biten Avrupa seçim sonuçlarının değerlendirmesini Avrupalılardan dinlemek, yerinde gözlemek. Avrupa Birliği altıncı parlamento seçimlerini yaptı, her beş yılda bir yapılan, bu yıl altıncısı gerçekleşen bu seçim, sonuçlarıyla Avrupa'nın siyasi dengeleri önemli ölçüde etkilemeye adaySeçim sonuçları Türkiye'yi sanıldığından çok daha yakından ilgilendiriyor. Nasıl? Hemen söylemek gerekirse Türkiye'nin "dostları", en azından dostlarının bir kısmı bu seçimlerden yenilgiyle çıktı. Türkiye'nin üyeliğini destekleyen Sosyalistler hezimete uğradı, Türkiye karşıtı tutumları olan sağ ve aşırı sağ partiler ise önemli ölçüde güçlendi, tek denge unsuru oylarını arttıran Yeşiller. Bu tablonun mevcut koşullarda Türkiye'nin müzakere sürecini zorlaştıracağını, parlamentoda yeni gürültüler kopacağını tahmin etmek bu koşullarda zor değil. Bu istikamette diğer önemli bir faktör de Yeşiller'e rağmen Almanya'da Merkel'in, Fransa'da Sarkozy'nin seçimlerden galip çıkması, "Merkel-Sarkozy hattında bir Avrupa görünümü"nün biraz daha netleşmesi oldu. Yeşiller'in Almanya'daki çıkışı Merkel'i her zamanki gibi dengeliyor. Ancak Fransa'da tablo tümüyle farklı. Sarkozy seçimleri açık ara kazandı. Figaro Gazetesi dünkü baş yazısında Sarkozy'e hakkını şöyle teslim etmişti: "Düşük katılma oranına rağmen sonuçlar Fransa'da siyasi manzarayı değiştirdi. İlk bu tarz bir ara seçimde siyasi iktidar cezalandırılmadı, oy kaybetmedi. Sarkozy'nin partisi seçimlerden açık ara önde çıkarak son 30 yılda Fransa'da en iyi neticeyi alan sağ parti oldu…" Sarkozy'nin kendi seçmeni nezdinde bir tür güven tazelemesi ifade eden bu sonuçlar, AB konusunda aktif olan, Türkiye karşıtlığını bu aktif politikasının nirengi noktası haline getiren Sarkozy'nin elini ve dilini güçlendirecektir buna şüphe yok… Sonuçlar Avrupalı siyasetçileri oldukça etkilemiş görünüyor. Örneğin Graham Watson sonuçlardan irkilmiş görünüyordu. Katılımın azlığı (yüzde 44 civarında), aşırı sağcı, hatta Avrupa Birliği karşıtı partilerin oy patlamasını Watson, ekonomik krizin bir sonucu olarak ele alsa da, mevcut tablonun yeni sonuçlara yol açacağını ima ediyordu. Bu sonuçlardan birisi AB Komisyonu ile AB Parlamentosu arasındaki mesafenin açılma, parlamentodaki temsilin komisyona yansıma ihtimali ki bu muhafazakar bir Avrupa fikrinin komisyona hakim olması anlamına geliyor… Henüz bu noktadan oldukça uzağız… Ama Avrupa seçim sonuçları hem Avrupalıların hem bizim yeniden düşünmemizi gerektiriyor. Zira bu sonuçlar kim ne derse desin Avrupa bütünleşmesinin lehine yorumlanamaz. Bu koşullarda genişleme politikası yara alabilir ve Türkiye açısından tablo daha zor hale gelebilir. Türkiye'nin bu koşullarda dünden daha dikkatli olması gerekiyor. Değişim sürecine daha sıkı sarılmamızı gerektiriyor bu durum. Daha zor ama daha gerekli. Daha sıkıntılı olacağız ama daha etkili olma imkanlarımız da var. Model olacak mıyız? Yoksa tarihimizin koyu girdaplarına kapılıp gidecek miyiz? Her yeni gelişme bu soruyu bir kez daha sormamıza yol açmalı…
<< Önceki Haber AVRUPA'DAN SIKINTILI HABER Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER