Himmet ve gayretleri yüksek olan yürekler tek başlarına bir millet olurlar, hatta niyet ve gayelerinin yüceliğine göre bütün insanlığı temsil edebilirler. Vehbî olsun, kesbî olsun sahip oldukları maddî-manevî bütün imkân ve itibarlarını, umum insanlık için seferber edebilirler.
Bu ulvî ruhların çoğunluğundan meydana gelmiş ve bütün üniteleri de ufuklu ve derinlikli fertlerden oluşmuş devletler de bir nevî Zülkarneynliği temsilen, din, dil, ırk ve
renk ayırt etmeden yeryüzündeki
mağdur ve mazlum milletlerin imdadına koşarak İlâhî hilafetin gölgesi olmayı başarmışlardır. O güzel vasıfları üzerlerinde taşıdıkları müddetçe de bu âlî hizmetlerini sürdürmüşlerdir. İşte
Osmanlı Devleti Âliyesi, bu misyonunu, son dönemlerine kadar, dünya dengelerini sağlayarak devam ettirmiştir. Maalesef devlet çapında gücüyle ve adâletiyle şu anda dünya yüzünde böyle âdil bir güç olmasa da, fert çapında çeşitli sahalarda böyle asil ruhlar ve âlî gönüller göze çarpmaktadır. Buna misal olarak
İspanya'nın Sevilla
takımında oynayan dünyaca meşhur
futbolcu Frederic Oumar Kanoute'yi gösterebiliriz. O, mağduriyet ve mazlumiyetlerine inandığı Gazzeliler için binlerce kişinin önünde İsrail'in yaptıklarını
protesto etti. Malili golcü, 8 Ocak'ta oynanan İspanya
Kral Kupası mücadelesinde
Deportivo de La Coruna'ya gol attıktan sonra formasının altında "
Filistin" yazısı bulunan
siyah tişörtünü seyircilere gösterdi. Oumar Kanoute'nin bu protestosu, Brezilyalı ve Katolik olan takım arkadaşı Luis Fabion tarafından da
destek gördü. Frederic Oumar Kanoute,
Fransız bir anne ve Malili bir babanın çocuğu olarak 1977'de Fransa'nın Lyon şehrinde doğdu. Bir Fransız olarak yetişti. Futbolda bir
yıldız oldu. Yirmi yaşında kendi isteğiyle İslamiyet'i seçti. Mütevazı ve yardımsever şahsiyeti ile bilinen Kanoute, İslâmî şahsiyetini kimseye çiğnetmedi. İslamiyet'e ters bulduğundan daha önce takımının formasında
bahis sitesinin reklamı olduğu için sahaya çıkmak istemedi ve birkaç maçta reklamın üzerinde bantla mücadele etti.
Oumar Kanoute, Sevilla'da, kontratı bittiği için satışa çıkarılan camiyi 510 bin Euro'ya satın aldı. Hem yıkılmaktan da kurtardı. Dünyanın üçüncü fakir ülkesi olan babasının memleketi Mali'de bir 'çocuk köyü' kurdu. Ayrıca dünyada okumaktan mahrum bulunan 130 mi
lyon çocuğun durumunu utanılacak bir mesele olarak görerek, herkesi bu mevzuda hassas olmaya davet etti.
Sırpların
Bosna katliamı devam ederken
Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı olarak 1995'te "Bosna'da
Çocuklar Ölmesin" diye katliamı durdurucu bir çare düşünüldü.
İhsan Kalkavan Bey'in teklifi ile İspanya'da bulunan menajer
Bayram Tutumlu Bey'le görüşüldü. O da dünya çapında meşhur futbolcuları Türkiye'ye davet ederek bir maç gerçekleştirdi. O zaman başbakan olan
Tansu Çiller'in,
Fethullah Gülen Hocaefendi'nin ve bazı meşhurların iştiraki ile dünyaya bir
mesaj verildi.
Şimdi Frederic Oumar Kanoute'nin hatırlatmasıyla yine "Bundan sonra artık çocuklar hiç öldürülmesin!" sloganı ile böyle bir şey yapılabilir. 1995'teki mezkûr maça
Maradona da gelmişti... Aynı Maradona, ABD'nin Irak'a karşı gerçekleştirdiği operasyona karşı da ilgi
çekici mesajlar vermişti. Brezilya'nın Botofago takımı da o dönemde bütün maçlarına, önlerinde Portekizce "Savaşa hayır" yazan formasıyla çıkmıştı. İtalya'da da
Serie A takımlarından İnter'in maçlarını seyredenler
kale arkası tribünlerdeki "Savaşa hayır" pankartlarını görmektedirler...
İşte bütün bunların ve daha başkalarının iştirakiyle büyük bir maç organize edilerek hayırlara, savaşların önlenmesine ve bilhassa çocukların öldürülmemesine vesile olunabilir.