İlk ‘
Anadolu’da Duruş’ gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni
Nevzat Çiçek yazdı. ‘Yaprak
Koalisyonu’ söylemi de ona ait. Ben de bugünkü makalemde konuyu farklı noktalardan biraz daha geliştirerek konuya
parmak basmış olacağım.
Anayasa referandumu sonrasında Anadolu insanının, bütün olumsuzluklara ve daha doğru bir söylemle her şeye rağmen ‘yetmez ama
evet’ yaklaşımı sonucunda ortaya % 50’lik bir tablo çıktı. Bu tablo ile
sivil toplumun neler yapabileceğini bütün toplum ve özellikle de
vesayet sisteminin mimarları açık ve seçik olarak gördüler.
AK Parti, Anayasa değişikliğini tek başına gerçekleştirebilmek için,
Meclis’teki çoğunluğu garanti altına almayı arzuluyor. Bunun için de, referandumda değişimden yana ağırlık koyan bütün kesimleri içerisine alacağı bir
TBMM oluşturmakla ilgili adım atmayı arzuluyor.
O zaman; Aleviler, Ermeniler, Ultra ulusalcı ve çakma olmayan gerçek
Milliyetçi,
Kürtler, Liberaller, İslamcılar ve STK temsilcileri ve
Türkiye gerçeği olan her yapı, AK Parti içinde / bünyesinde Meclis’e taşınacak. Elbette
dindar MHP, BBP ve
HAS Parti ve sosyal demokrat ve liberal çevreler de bu oluşumun içinde olacak. Amaçlanan ise, Anayasayı tek başına değiştirebilecek bir oranda milletvekili ile yeni parlamentoyu oluşturmuş olmak.
AK Parti bunu yapmalı çünkü;
1. Anayasa’da değişmesi gereken maddeleri, toplumun tüm kesimlerini içerisine alacak şekilde, geniş bir konsensüs ile yapma gereksinimi,
2. İleride bir cumhurbaşkanlığı seçiminde Tayyip Erdoğan’ın bu şekilde temsil edilecek olan bir meclisten çıkmasının önemi ve hatta gerekliliği.
Bu şekilde bir düşüncenin sistematize edilmesi Türkiye toplumu için zorunlu bir durum. Yine AK Parti’nin iş birliği yapmak isteyeceği STK’lar ve
siyasi partiler de böylesi çok geniş tabanlı bir oluşuma kesinlikle evet diyecekler.
Evet diyecekler çünkü, BDP dışındaki Kürt siyasi hareketleri, kendilerini temsil noktasında bir çıkış kapısı arıyorlar. Bunun için böyle bir teklife uzun süredir meclis dışında kalan ve ciddi bir temsil kabiliyeti olan
Haşim Haşimi gibi isimler başta olmak üzere
HAK-PAR ve çevresinin de evet diyeceğine inanıyorum.
Ülkücülerden
Serdar Musa Çelebi ve benzerlerinin, o yapının ileri gelenlerinden en az 10 kişilik bir grubun da böylesi bir oluşuma katılıp MHP’nin oylarının % 50’lerde buraya kanalize edileceğini sanıyorum. Elbette bu süreç içersindeki MHP’nin tavrı ve söylemleri de sürecin belirlenmesinde önemli bir katkı sağlayacak. Ulusalcılığa doğru kayan bir MHP’den oy bağlamındaki kopmalar Anayasa oylaması ayrışmasından bile çok daha fazla olabilir.
Eğer başbakan Erdoğan ve AK Parti iktidarı, seçimler öncesinde bu adının
birleşme değil, sandıktan vesayet sistemine ve derin devlete daha güçlü bir tokat atma saikiyle ortak hareket etme denilecek bu konsensüs sağlanacak olursa, hem TBMM’nde her bir alt kümenin temsili gerçekleşmiş olacak, hem de Türkiye yeni bir Anayasa için kapıyı korkmadan sonuna kadar açabilecek bir çoğunluğu tesis etmiş olacak…
Bu söylediğim zor ama olanaksız değil!..
Başbakan Erdoğan bunu isterse başarabilecek karizmaya da, desteğe de fazlasıyla sahip…