Alex, her defasında ve yıllardır
teknik adamlara
mesaj gönderiyor, '
Semih büyük golcü' diyor.... Ve saha içerisinde onunla çok iyi anlaştığını söylüyor.
Çünkü Alex, Semih'le
futbolda aynı dili konuşuyor. Topla buluştuğunda, Semih'in nasıl da
savunmanın kör noktasına hareketlendiğini, tek vuruşları nedenli ustalıkla yaptığını iyi biliyor. Bu
takımdaki ruh ikizinin Semih olduğunu, birbirlerini çok iyi tamamladıklarını da biliyor.
Dün... Alex'in araya bıraktığı topa Semih'in yaptığı koşuyu ve gol vuruşunu gözünüzün önüne getirin... Tabii Semih'in Alex'e attırdığı golü de.
Önceki
sezonki Aragones, geçen sezonki
Daum inatları ve
Güiza ısrarları yaşanmasa Semih, bugünlerde tartışılan santrfor mu olurdu? Ve bir dönemler gol krallıklarına
imza atmış üç santrforu dururken,
Fenerbahçe günler boyu Niang'ın peşinden mi koştururdu?
Alex ve Semih ikilisi ile başlayan, Gökhan
Gönül'ün etkili kanat bindirmeleriyle devam eden Fenerbahçe fırtınası daha 28. dakikaya girilirken skor tabelasında 4 farklı bir üstünlüğü getirdi. Fenerbahçe, daha başlangıçta
kontrolü eline aldı. Kanatları çok verimli kullandı. Antalyaspor'u kendi alanından çıkarmadı. Rakibini gol sağanağına tutup, henüz yarım saat dolmadan maçı kopardı.
Tabii ki F.
Bahçe'nin atak, etkili, bol pozisyonlu ve çok gollü futboluna Antalyaspor'un büyük katkısı da vardı.
Geçen sezonun, dinamik ve pozitif futbol oynayan takımlarından biri olan Antalyaspor, bu sezon kadrosunda radikal değişiklikler yapmıştı. Kaleci Ömer sakattı ve yerine maç deneyimi olmayan
Polat oynamaktaydı. Geri dörtlü tümüyle değişmişti.
Erkan, Radaljic, Tuna, İlkem yeni oyunculardı. Öndeki üçlünün ikisi, Proment ile Deniz de Antalyaspor'a yeni katılmışlardı. En kritik bölgelerde tamamen yeni oyuncuları kullanmanın bedeli ağır oldu. Oyunsuz savunma. Yetersiz orta saha Fenerbahçe atakları karşısında önce bocaladı, ardından kısa sürede dağıldı.
Sağdan
Gökhan Gönül, soldan Dos
Santos ile gelen bindirmelere ortadan Alex'in istekli ve etkili oyunu da eklenince, Fenerbahçe hele bu sıkıntılı süreçte rüyasında görse inanmakta zorlanacağı bir verimliliği yakaladı. Takım olarak iyi oynadı. Maç bir ara ağır siklet-sinek siklet
boks maçı görüntüsünü andırmaya başladı. Çünkü sahada çok belirgin orantısız güç kullanımı vardı. Antalyaspor darmadağınıktı. Fenerbahçe ise attıkça coşmakta, coştukça koşmakta, koştukça, futbol keyfi sunmaktaydı. Bu güzellikler ilk yarının tümüne yansıdı.
İkinci yarıda Fenerbahçe oyunu rölantiye aldı. Biraz PAOK maçını düşündü. Biraz da skoru yeterli gördü. Kontrol yine ondaydı. Sonuçta farklı bir başlangıçla ligdeki ilk maçını çok rahat kazandı. Ama en az onun kadar önemlisi, Alex'in keyfi yerine geldi. Ve Fenerbahçe yeniden Semih'i kazandı.
Son noktayı koymadan önce bir hatırlatma yapmakta fayda görüyorum, bu maç hiçbir şeyin ölçüsü değil. Çünkü
F.Bahçe, karşısında Antalyaspor kolaylığında bir rakibi ne ligde ne de
UEFA Avrupa Ligi'nde bulabilir.