Başarının dostu çok olur. Tıpkı aroması güçlü, renkleri parlak, görüntüsü güzel, albenisi zengin
çiçek gibi... Bal arısı da konar üzerine,
eşek arısı da... Sineği de üşüşür, böceği de.
Ama başarısızlık, biraz devedikenine benzer. Kimse elini uzatmaz ve kenarından, köşesinden tutmak istemez.
Galatasaray başarısız ya... Şimdi
teknik adamı da yöneticisi de devedikenini
oyuncuya kucaklatmak istiyor!
Etik mi? Değil.
Doğru mu? Değil.
Sportmence mi? O da değil.
Bilmiyorlar ki, at sahibine göre kişner.
Ve sütten çıkma ak k
aşık gibi bir tarafa çekilip durmak... Tüm sorumluluğu üzerine yıkmaya çalıştıkları oyuncuyu
hedef tahtasına koymak,
Rijkaard'ın dediği ile örtüşmese de aslında çok önemli bir kalite sorunudur!
Rijkaard, son Antalyaspor yenilgisinin ardından, asla bir lidere yakışmayacak açıklamalar yaptı. Yetersiz olduğunu söylediği Galatasaray kadrosunun kesinlikle kalite sorunu olduğunu iddia etti.
Merakım şu:
Fenerbahçe'nin sadece 2 puan kaybettiği son 10 haftada, Galatasaray 4 yenilgi, 2 beraberlik almasa ve 16 puan kaybetmese de yarışa devam etse, aynı Rijkaard kalite sorunundan söz edebilecek miydi?
Hatırlayın, o 10 hafta öncesinde Galatasaray, Fenerbahçe'nin 5 puanın ilerisinde ve lig lideriydi.
Kiminle?
Rijkaard'ın yetersiz dediği, kalite sorunundan söz ettiği bu oyuncularla.
Peki, ne değişti de 5 puan gerideki Fenerbahçe, şimdi Galatasaray'ın 9 puan önüne geçti?
Rijkaard'ın kariyerini tartışmak bile anlamsız. Futbol yaşamının hem oyunculuk hem de teknik adamlık süreçlerinde, gerçekten imrenilecek başarıları var.
Ama Galatasaray'daki performansı çok sıradan. Yetersizlik ve hayal kırıklıklarını içeriyor. O zaman, kariyerini bir
zırh gibi sırtına geçirip, Rijkaard'ın başarısızlıklarını tartışmamalı mıyız?
Tabii ki tartışmalıyız. Galatasaray'ın
UEFA Avrupa Ligi'nden elenişini...
Türkiye Kupası'na
veda edişini... Ligde açık ara geri düşüşünü elbette tartışmalıyız.
Fakat en çok da şu yakışıksız suçlamalarla oyuncularını, neredeyse aşağılamaya kalkmasını!
Yetersiz dediği o kadroya bir göz atın:
Aykut, Leo
Franco,
Ufuk, Sabri, Uğur, Emre Aşık, Emre
Güngör,
Servet, Gökhan,
Lucas Neill, Hakan Balta, Serkan, Barış,
Elano,
Arda,
Keita, Mehmet
Topal, Ayhan, Mustafa, Kewell, Dos
Santos, Caner,
Baros, Jo.
Böyle bir kadro, bu ligde kaç teknik adamın elinde var?
Trabzonspor, G.Saray'ın yarı finali dahi göremediği kupada
şampiyon oldu. Hadi kıyaslayın... Trabzonspor'un kadrosu mu yeterli? G.Saray'ın mı? Ha lig ayrı diyorsanız, onun da yanıtı hazır. Buyrun Şenol
Güneş geldikten sonra Trabzonspor'un 2. yarı performansına bakın, bir de G.Saray'ın. Trabzonspor puan olarak 29-28 önde.
Bursaspor, Galatasaray'ın 8 puan ilerisinde. Elinizi vicdanınıza
koyun... Hangi kadro daha geniş? Hangi kadro daha güçlü? Hangi kadro daha yeterli?
Fenerbahçe'yle mukayese edin... Galatasaray'ın kadrosu, 9 puan geriye düşecek kadar mı kalitesiz?
Aynı puandaki Beşiktaş'la tartıya vurun... Ağır basan G.Saray kadrosu değil mi?
Öyleyse neye göre yetersiz?
Barcelona ile kıyaslarsanız,
evet hem de çok yetersiz!
Ama bu ligi ölçü alırsınız, kadro değil Rijkaard yetersiz!
Biz, Rijkaard popülaritesindeki
futbol adamlarına, gerek saygı, gerekse hayranlıkla başlangıç aşamalarında abartılı misyonlar yükleyerek yaklaşıyoruz. Gözümüzde gereğinden fazla büyütüyor ve onlardan neredeyse mucizevi başarılar bekliyoruz.
Oysa onlar, o kariyerlerine ayrı
ülkelerde, farklı kültürlerde, farklı koşullarda, farklı
takımlarda ve farklı kadrolarla ulaşıyor. Türkiye, kendine özgü koşulları olan bir ülke... Ve bu ülkenin ne kulübü, ne yöneticisi, ne oyuncusu, ne ligi, ne medyası, ne taraftarı, ne de futbol kültürü onların geldikleri ülkelerdekine benziyor. Bu gerçeği maalesef sürekli ıskalıyoruz.
Hatırlayın Del Bosque'de de bunu yapmıştık... Aragones'te de. Hatta Del Bosque'yi
sezonun ortasında, üstelik arkasından adeta teneke çalarak yollamıştık.
Şimdi o Del Bosque, Aragones'in
Avrupa Şampiyonu olduktan sonra ayrılıp F.Bahçe'ye geldiği, bu Dünya Kupası'nın en güçlü favorisi İspanya'nın başında.
Rijkaard da dâhil, bu teknik adamlar kurulu bir düzen, oturmuş bir
sistem, güçlü kulüp yapıları, üst düzey oyunculardan oluşan kadrolarla başarıyı yakalamış kişiler.
Burası ise ayrı bir dünya!
Orada biraz kafan çalışıyorsa sistem ve takım seni zaten taşıyor. Ama burada takımı çoğu zaman sen taşımak zorunda kalıyorsun.
Peki Rijkaard, G.Saray'ı taşıyabildi mi?
Taşıyabilse Galatasaray bu hayal kırıklıklarını yaşamazdı. Bu kadronun içerisinde, sayıları küçümsenmeyecek ölçüde fazla bir küskünler grubu oluşmazdı. Takımın ve oyuncuların performansları bu denli yetersiz olmazdı. Transferde bu hovardalıklar yaşanmaz, on milyonlarca para boşa harcanmazdı.
Şöyle bir dönün ve Rijkaard dönemine bakın. Kazanılan oyuncu yok. Kaybedilen çok. Karşılık bulamayan onca yatırım, onca beklenti, onca umut ve boşa yaşanan bir sezon. Olmadı, uymadı, başaramadı. Ama daha önemlisi, o kendini aklamak için söyledikleri, yetersiz ve kalite sorunu olan kadro zırvaları... Asıl o bahaneler, kalırsa Galatasaray'ın önümüzdeki sezonda da başını ağrıtacak o suçlamalar, Rijkaard'a hiç yakışmadı.