Taraf, Cumhuriyet’in ilan edilişini niye ve nasıl atladı


Hep biz diğer gazeteleri atlatacak değiliz ya. Bu kez de onlar topluca bizi atlatmış. Cumhuriyet ilan edilmiş Taraf’ta bir satır yok. Tıpkı geçen yıl Atatürk Samsun’a çıktığında, Meclis açıldığında, Büyük Taarruz ile Yunanlılar Anadolu’dan denize döküldüğünde olduğu gibi. Yine haber merkezimiz uyumuş, editörlerimiz yine gafil avlanmış yazıişlerimiz de çok yakın zamanda sütten ağzı yandığı için tarihî vesikalardan tam emin olamayınca haberi birinci sayfaya koymamış. Anti-taraf makinesi çalışmaya başladı tabi: Taraf 29 Ekim’i birinci sayfasından kutlamadı. Sürmanşetine bir Atatürk resmi koyup, izindeyiz, Cumhuriyet mucizesi diye yarım sayfasını ayırmadı. Geçen yıl da kutlamamıştı zaten. 30 Ağustos kutlamalarıyla alay etmişti. 23 Nisan, 19 Mayıs’ta da hiç yokmuş gibi davranmıştı. Zaten Kurban Bayramı’nda kınalı koçu, Ramazan Bayramı’nda şeker kutusunu çıkarmadı sürmanşetine... Peki, niye böyle yapıyoruz? Herkesin en güzel kıyafetlerini giyip, büyüklerin elini öpmeye gittiği bu mutlu 29 Ekim’i niye atladık? Nihilist olduğumuz için mi? Yerleşik her şeye karşı nefretle dolu olduğumuz için mi? 86. kuruluş yıldönümünde Cumhuriyet dün kurulmuş gibi davranmamamızın basit bir nedeni var. Cumhuriyet’in 86. yılı diye uyduruk söz oyunlarına, hamasi laflara ve sloganlara birinci sayfamızın yarısını ayırmamamızın herkesin anlayabileceği bir gerekçesi var: Biz günlük bir gazeteyiz. Tıpkı 4 Temmuz Bağımsızlık Bayramı’nda yarım sayfa George Washington resmiyle çıkmayan The New York Times gibi, 14 temmuzda “Robespierre, Danton’a Saygılarımızla” diye bir sürmanşet atmayan Le Monde gibi. Hadi 75. yıl olsa, 100. yıl olsa, özel bir tören yapılsa, olan bitenin bir haber değeri olsa neyse... 86. yılında ne oluyoruz? 86 yıl geçmiş üstünden nedir bu halka Cumhuriyet coşkusunu yaşatma telaşesi. 86 yıldır olmamış şey son dakika, çalakalem yazılmış iki cümle hamasi lafla mı olacak? Gazetelerin işi mi bu? Önceki gün Ahmet Altan “Bir cumhuriyetin seksen altıncı yılının gazetelerde yarım sayfa kutlanmasına diktatörlüklerde rastlanır sadece. Dünyanın ciddi gazetelerinden herhangi birinde böyle bir kutlama ayinine rastladın mı” diye sordu. Doğrusu zor bir soru. Bayramlarda gazetelerini al kanlara boyayan genel yayın yönetmenleri ne diyecek diye beklerken “Siz 4 Temmuz’u kutlayın” başlıklı Fatih Altaylı yazısı geldi. Şöyle demiş: “Ahmet Altan, herkesi kara cahil ve dünyayı bilen bir kendi var zannediyor. Ama hiçbir şey bilmediğini ya da bile bile yalan söylediğini herkesin göreceğini fark etmiyor. Sizce Ahmet Altan, Amerika’nın Cumhuriyet Bayramı sayılacak 4 Temmuz’un ABD’de ne büyük coşkuyla kutlandığını, 4 Temmuz’da Amerika’da ne etkinlikler yapıldığını bilmiyor olabilir mi? Bilmiyorsa Yasemin Çongar’a sorsun. Amerikalılar “anlat” derse Yasemin Çongar ona anlatır. Ya Fransa’daki kutlamalar. 14 Temmuz’un Fransızlar için ne ifade ettiğini, nasıl kutlandığını da bilmiyor mu? Ya biliyor yalan söylüyor... Ya bilmiyor. Her durumda da halkı kandırıyor. Her durumda yazması sakıncalı.” Aynen böyle. Fatih Altaylı ‘ya dünyanın hiçbir ciddi ve demokratik ülkesinde gazetelerde böyle şeylerin yer almayacağını biliyor ve yalan söylüyor... Ya da bilmiyor. Her durumda da halkı kandırıyor’. Hem de Ahmet Altan’ın yazısını centilmenliğe aykırı biçimde çarpıtarak, sanki Ahmet Altan Cumhuriyet Bayramı kutlamalarına karşı bir şey yazmış gibi göstererek. Ama bence her durumda da yazması sakıncalı değil, tam tersine eğlenceli. Sırrı Sakık’a DTP Milano Milletvekili diyecek kadar da zeki birinden bahsediyoruz. Dünkü Habertürk’te Balçiçek Pamir ise Fransa’da 14 Temmuz, ABD’de 4 Temmuz bayramları da gazetelerde böyle duyurulur diyecek kadar iddialı. Şimdi yavaş yavaş pazar mahcubiyetine geçebiliriz. Bu yazıları okuyunca şüphelenip hemen dış bağlantılarımızla temasa geçtim (Yasemin Çongar’ın bağlantılarıyla değil kendiminkileriyle). Tabii internet üzerinden. Koskoca adamlar ve kadınlar uyduruyor olamazlardı. Belki de 14 temmuzda Le Monde “İzindeyiz yüce Danton”, 4 temmuzda da The New York Times “Washington yolumuzu aydınlatıyor” diye bir başlıkla çıkmış ve biz atlamışızdır. Önce milli bayram kutlaması meselelerinde, cumhuriyet hamasetinde bize çok benzeyen Fransa’ya bakalım. 14 Temmuz 2009. Dünyayı sarsan Fransız Devrimi’nin, Fransa’nın en büyük milli bayramının 220. yıldönümü. Le Monde’un birinci sayfası. Görünürlerde devrimden, milli coşkudan işaret yok. Sanki Taraf. Manşet: Şayet Avrupa’yı Sahra Güneşi Isıtacak Olursa. Güneş, ısıtmak. Devrimci sıcaklığından mı bahsediyor acaba? Yok, Afrika çöllerinden elektrik üretmekle ilgili bir habermiş. Yanda Obama, aşağıda kanser. Jeanne-d’Arc var. O da jilete giden bir savaş gemisinin adı olarak birici sayfaya girmiş. Yani 14 temmuzun Le Monde’u aynı 29 ekimin Taraf’ı. Tek bir satır yok. Belki Le Monde satılmış, dış güçlerin esiri olmuş, cumhuriyet karşıtı Katolik bir cemaatten para almaya başlamış, devrimi yıpratmaya çalışıyordur diyerek Le Figaro’ya, Le Parisien’e bakıyoruz. O da ne. Koskoca bir askerî geçit töreni resmi var. “İşte Fransa’nın Habertürk’ü” derken, o askerlerin kafasındaki türban dikkatimizi çekiyor. Evet, Bayram manşet olmuş ama Hint Başbakanı’nın bayram için Paris’e gelmiş olması nedeniyle resmigeçitte Hint ordusunun en önünde yürüyeceği haberiyle. Belki bu yıl bir sorun olmuştur. Gazeteler koskoca devrimin yıldönümünü atlamıştır diyerek geçen yıl 14 temmuzdaki gazete manşetlerine bakıyoruz. Le Figaro “Amerika Resesyondan Çıkıyor”; Le Monde “Mali Spekülasyon: Bankalar Nasıl Denetlenecek?”; Libération “Chirac (Eski) İşlere Dönüyor”... Fransa’da cumhuriyet tehlikede. Danton, Robespierre unutulmuş. Bakalım Amerika’da gazeteler Habertürk’teki refiklerimizin dediği gibi 4 Temmuzlarda milli bir coşkuyla, Washington resimleriyle, Kurucu Babalara saygılar manşetleriyle mi çıkıyorlar? 4 Temmuz 2009 tarihli The New York Times. Manşet: Irak savaşı bitti. Taraf’ın 29 ekimde Kürt savaşı bitti manşeti gibi bir şey. Alta da bayram seyran demeden bir Guantanamo haberi koymuşlar. Sağda solda ne Kurucu Babalar, ne Washington, ne Bağımsızlık Günü için bir kelam var. 4 Temmuz 2009’un The New York Times’ı da 29 Ekim 2009’un Taraf’ına benziyor. Aramaya devam ediyorum. Yok, bütün gazeteler mütareke basını kıvamına gelmiş. Milli hassasiyetler unutulmuş. Herkes dünya dertlerine dalmış. Daha fazla mahcup etmemek için aradım, taradım ve sonunda buldum. İşte Fatih Altaylı’nın bütün dünyada böyle dediği “dünyadan” bir bayram gazetesi. China Daily. Çin Komünist Partisi’nin gayrıresmî yayın organı. 1 Ekim 2009. Çin Halk Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 60. yıldönümü. Evet, Komünist Partisi’nin yarı resmî yayın organının milli bayram coşkusu bizim gazetelere benziyor. Ama metinlerde hamaset yok, tek bir slogan yok, Mao resmi yok. Bizimkilere göre daha mahcup. Demek ki herkesin kendine göre bir ‘bütün dünya’sı varmış. İşte size iki tane birbirinden farklı dünya. Siz hangi dünyadansınız? Sizin gazeteniz hangi dünyada çıkıyor?
<< Önceki Haber Taraf, Cumhuriyet’in ilan edilişini niye ve nasıl atladı Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER