Taraf’a belgelerin hangi yolla geldiği sonunda ortaya çıktı.
Dursun Çiçek’in oğlu Deniz güya Genç Siviller’in kurucusu çıktı ya. İki ihtimal vardı: Ya Deniz
babasından çalıp bana gönderiyordu o belgeleri, ya da Dursun Çiçek doğrudan Fethullahçıydı. Akşam ailece evde hazırladıkları belgeleri Deniz ile bana ulaştırıyor, biz de
gazete olarak böylece AKP’nin mağduriyet rolünü güçlendiriyorduk.
Karşı cepheye göre de Deniz’in Genç Sivil çıkmasından sonra geriye sadece iki şık kalmıştı:
Yıldıray Oğur mu Ergenekon’un Taraf’taki Truva atıydı, yoksa Deniz Çiçek mi Genç Siviller’in içinde örgütlenen Ergenekoncuların elemanıydı?
Birkaç gündür bizzat şahidiyim. Memlekette kafalar ne biçim karışmış, uydurma bilgiler üzerine ne hayat görüşleri inşa edilmiş. Ciddi ciddi okuduğumuz haberler, köşe yazıları ne kadar uydur uydur yaz kabilindenmiş.
Hani bundan ibaret kalsa okuyup okuyup güleceğiz ve sonra da geçeceğiz.
Hürriyet’ten
Ahmet Hakan “Peki nasıl
darbeci bir subayın darbe karşıtı bir oğlu oluyor. O halde babası evde
darbeci değilmiş, demokratmış, belki de karargâhta da demokratmış” gibi özetlenebilecek bir
akıl yürütmesinden bir yazı dizisi çıkarınca, bu akıl yürütmesinin Dursun Çiçek’in
tahliye kararında etkili olduğu dedikoduları çıkınca yazmaya karar verdim.
Aslında en baştan beri Deniz’in adının bu işe karıştırılmasından rahatsızlık duydum. Taraf’ın yayımladığı ilk Koç andıcından beri Dursun Çiçek’in kim olduğunu biliyordum.
İrticayla Mücadele
Eylem Planı haberi çıktığı günlerde bunu gazete yönetimine söyledim. Ortak kararımız bunu haber yapmamaktı. Hatta herkesin bir kare Dursun Çiçek resmi bulmak için çırpındığı günlerde Deniz’in Facebook’u üzerinden bende pek çok resim vardı. Bunları kullanmayı da ahlaki bulmadım.
Gazetecilik açısından salaklık etmiş olduğumu düşünenler var. Olsun. Bu haberin Taraf’ta değil de
Habertürk’te çıkmasının sebebi de budur.
Yani haberi yapan Habertürk muhabirinin haber kaynağı ben değilim. Duyduğuma göre
Yalçın Küçük röportajlarıyla ünlü olan arkadaşımız bir süre Genç Siviller’den bir itirafçı aramış. Beni hikâyenin bir kısmını bilerek aradı. Ben ona bu haberi yapmasının pek ahlaki olmayacağını anlatmaya çalıştım. Off the record olması ricasıyla “Deniz sadece binlerce kişinin üye olduğu
mail grubuna üye. Zaten uzun yıllardır ABD’de. O buradayken Genç Siviller diye bir şey yoktu” dedim. Deniz’i Genç Siviller içinde gösterip, babasına karşı zor durumda bırakmasın diye de yine off the record olarak Deniz’in babasının masum olduğunu düşündüğünü, bize de
eylemler için kızdığını anlattım. Bu kadar.
Neresini düzelteyim
Şimdi bilgi kirliliğini temizlemeye başlayabiliriz. Durum o Bektaşi hikâyesine benziyor. Hani kendini ulemadan zanneden biri Bektaşi’ye Kurban
Bayramı’nın hikâyesini anlatıyormuş. Sonra dönmüş “Var mı bir yanlışım hocam” diye kibarlıktan sormuş. Bektaşi de “Ulan, neresini düzelteyim? Davut değil, İbrahim,
kurban edilecek çocuk kız değil erkek. Adı Ayşe değil İsmail. Gelen Azrail değil, Cebrail! Gökten inen
keçi değil koç!” demiş ya, o
hesap.
Nereden başlayayım. Deniz Çiçek Genç Siviller’in kurucularından biri değil. Hiçbir zaman da Genç Sivil olmadı. Çünkü Genç Siviller kurulduğunda Deniz ABD’deydi.
Peki, başından beri Deniz diyorum. Ben nereden tanıyorum Deniz’i. Buluşma Forumu’ndan. Kalabalık renkli bir gruptu. 1999’da ODTÜ’de kuruldu. Her yıl 19
Mayıslarda alternatif
gençlik
buluşmaları düzenledi. Farklı üniversitelerden gençler vardı grupta. Grubun en güçlü olduğu
Sabancı Üniversitesi kanadındandı Deniz. 2002 yılında Sabancı Üniversitesi’nin desteğiyle düzenlenen “Bu bayram bir
kart da Avrupa’ya” adlı kampanyanın öncülerinden biriydi. O kampanyanın kartpostallarını Hürriyet gazetesi insert olarak dağıttı. Yapılan şenliği
CNN Türk canlı yayınladı. Sabancı Üniversitesi’ndeki şenliğe
Mustafa Koç,
Güler Sabancı falan geldi. Deniz, 2003’te Meclis’te yaptığımız buluşmadaki “
19 Mayısları Stadyumlardan Kurtaralım”
bildirisini okudu. Kendi yazdığım için biliyorum, bu bildiri 19 Mayıs törenlerinin şeklen değişmesini savunuyordu. Pozitif Atatürkçülük yapıyordu. Yani Buluşma Forumu Genç Siviller’in üç beden light haliydi. Sonra o gruptan geriye kalanlar kendilerine Genç Siviller dedi, daha politikleşti ve başka âlemlere doğru aktı. Deniz ABD’ye gittikten sonra bu işlerle hiç ilgilenmedi. Sadece binlerce kişinin üye olduğu mail grubundan haber almayı sürdürdü. Bu arada göz kamaştıran bir
kariyer yaptı ABD’de. Dünyanın en
tatlı insanlarından biridir. Fazla politik değildir. Liberaldir, demokrattır. Bu kadar...
Ahmet Hakan nasıl bir baba kültü ile büyüdü bilmiyorum ama mesela Turgenyev’in Babalar ve Oğulları’nı okumadığı kesin. Hani
Muhsin Batur- Enis Batur ikilisi bu hikâyeye uymuyor.
Hava Kuvvetleri Komutanı Reşat Mater ile Dev Yol’un liderlerinden Tayfun Mater’i, AP’li Sadık Perinçek ve oğlu Doğu Perinçek’i, Nihal ve
Yağmur Atsız’ı, CHP’li Mustafa
Özyürek ile Kemalizm’i eleştiren bir kitap yazan kızı Esra Özyürek’i, Jim Morrison ile onun ABD ordusunda Amiral olan babasını da mı duymamış. İyi ki babalar ve oğullar birbirinin kopyası olmuyor. Öyle olsaydı dünya hiç değişmez, babası
müftü olan birinden de Hürriyet yazarı çıkmazdı.
Şimdi ben biraz kafa karıştırayım
» Deniz’in okuduğu 19 Mayıs bildirisi o dönem epey bir
gürültü koparmıştı.
İlhan Selçuk’undan
Emin Çölaşan’ına, Cüneyt Arcayürek’ine,
Ruhat Mengi’sine bütün Kemalist kalemler bizi ve Deniz’i günlerce yerden yere vurmuşlardı. Ve 23 mayıs günü
Cumhuriyet gazetesi Mustafa
Balbay imzalı o ünlü manşetiyle çıktı: Genç Subaylar Tedirgin. Genç Subayları tedirgin eden maddelerden ikincisi neydi biliyor musunuz: 19 Mayıs bayram tartışmaları
» Dursun Çiçek’in adı ilk olarak 2006 tarihli Koç’un bile andıçlandığı belgenin altındaki imzasıyla duyuldu. O belgede “Sorosçu, dış güçlerle ilişkili olarak” andıçlananlardan biri de Sabancı Üniversitesi’ydi. Yani Deniz’in
mezun olduğu okul. O andıçın hazırlandığı dönem üniversitenin bir ünlü öğrencisi daha vardı: Dönemin
Kara Kuvvetleri Komutanı
İlker Başbuğ’un oğlu. Onun Genç Sivil olup olmadığını hiç bilmiyorum.
» 2003’te Meclis’te yapılan toplantıya 20 üniversiteden öğrenciler katılmıştı. O öğrencilerden biri de Abdullah Gül’ün Bilkent’te okuyan oğluydu.
» Eğer bu buluşmalara katılmak birini Genç Sivil yapıyorsa hem Sabancı’daki AB gününe hem de Rize’de yapılan 19 Mayıs buluşmasına katılan, ardından övücü yazılar yazan
Oray Eğin de bir Genç Sivildir.
İşte size daha yaratıcı
komplo teorileri için birkaç malzeme. Hadi çıkın işin içinden...