Hizmet’in en büyük sermayesi insandır. Buna en
büyük delil bu yazıda adı geçen Abdurrahman Baş gibi yüce kametler,
şahsiyetlerdir. Hizmet Hareketi'nin insana yaptığı yatırım en kalıcı
yatırımdır. Aradan yıllar geçse de unutulmayacak ve bir şekilde kendini
vicdanlarda hissettirecek bir referans kaynağıdır. Bunu unutturmaya
çalışanların çabası tıpkı Don Kişot'un yel değirmenleriyle savaşıp, kendini
kahraman gibi anlatmasına benziyor, kendi gölgesi ile kavga eden sahte
kahramanlar. Yazıda adı geçen Abdurrahman Baş veya Mehmet Özyurt, Mehmet Ali
Şengül, Hacı Arif Çağan, Hacı Kemal Erimez, Mehmet Ayvacı, Yusuf Pekmezci, Ali
Kervancı, Ali Açıl, Halime Gülsu, Esma Uludağ ve nicelerini unutturmaya
çalışmak mümkün değildir. Kalplere kazınan bu isimler vicdanını yitirmemiş her
insanın zihninde ebedlere kadar var olacaktır.
Merhum Abdurrahman Baş ağabeyi Draman Fatih Koleji'nde tanıdım.
Aynı adı taşıyan babası, Muğla’da bir cami müezziniydi. Aliağa doğumluydu. Nezaketli tavırları, çok aydınlık siması, hayat dolu bakışları ile kendini size hemen sevdiren bir insandı. Matematik derslerimize girerdi. İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) mezunuydu. Aynı zamanda İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi’nde doktora yapıyordu. Öğrencileri ile olan etkili diyalogları, branşındaki hakimiyeti, temsil yönü, okuduğu Nurlara vukufiyeti, İngilizcesi, Arapçası; biraz da Farsçası ile tam bir entelektüeldi. O dönemde Fethullah Gülen Hocaefendi’nin yanındaki talebelerine Tefsir, Hadis, Fıkıh gibi alanlarda nasıl bilgisayar üzerinden tasnif ,arşivleme yapabileceklerini, Excel kullanımını anlatırdı. Onun bulunduğu mecliste, Risale-i Nur Külliyatından takip edilen mutlaka bir kitap olurdu. Çok iyi bilmesine rağmen ilk defa okuyor gibi heyecanla okur ve kendinden geçerdi. Kitap okumayı bir hayat tarzı şekline getirmişti.
Edebiyat öğretmenimiz Mehmet Doğan ve merhum Abdurrahman Baş ile Fırat Kültür Merkezi FKM ‘de Çanakkale Şehitleri'ni anma gecesine katılmıştık. Sanata, şiire düşkünlüğü çok etkilemişti beni. Ezberindeki beyitler, fotografik hafızası ve tatlı dili ile tam bir sanatseverdi.
Fedakarlık timsali bir insandı. Zamanını çok iyi değerlendirirdi. Araştırmayı, okumayı çok severdi. Branşında devamlı yeniliklere açıktı. Günübirlik hesapların peşinde değildi. İnancını takva elbisesi ile süslemişti. Sahabeye aşıktı. Rehberlik yaptığı öğrencilerini çok iyi tanırdı. Beraber çalıştığı insanlara karşı nazikti. Davasına çok sadık ve beklentisizdi.
Bu fedakar insanların yetiştirdiği nesiller, bizler bu insanlara çok şey borçluyuz. Hayatlarını başkalarına hayat olmaya, yaşatma idealine bağlamış, yüksek düşünceleri, yüce gayeleri, büyük ve evrensel projeleri ancak, her zaman yüksek uçabilen, uzun soluklu; yürüdüğü yolda hız kesmeden yürüyen, durduğu yerde kararlı duran, uhrevî zevklerle gerilmiş günümüzün kara sevdalılarıdırlar.
Her fani gibi o tüm sevenlerini hasret içerisinde bırakıp genç yaşlarda, 31 yaşında, bir sarhoş şöförün hatası ile hayatına veda etti. Nişanlı olan Abdurrahman Baş'ın vefat haberine büyük üzüntü duyan Hocaefendi başta olmak üzere arkadaşları tarafından yayınlanan taziye mesajı:
VEFAT
Değerli arkadaşımız; gayretli, fedakâr insan, İTÜ mezunu ABDURRAHMAN BAŞ elim bir trafik kazası neticesinde Hakk’ın rahmetine kavuşmuştur.
Hatırası hep içimizde yaşayacak arkadaşımıza Allah'tan rahmet, ailesi ve tüm gönül dostlarına sabır dileriz.
(Tarih: 8-Aralık - 1989 - Cuma saat: 01.30)
Tıpkı Abdurrahman Baş gibi sıradan olmayı, mütevazi olmayı hayat biçimi haline getirmiş, gösteriş ve görünme duygusunu minimuma indirmiş bu abide şahsiyetlerden birisi olan, kendinden bir yıl önce 1988 yılında vefat eden, Hizmet'in ayrı bir yitiği Mehmet Özyurt'un enfes sözü ile noktalı virgül koyalım; “Sıradan bir insan olmayı öğrenemeyen insanda ciddi sorunlar var demektir.”
Okuyucuya not: Bekir Salim'in Hizmet Hareketi'nin adanmış ruhlar müzesi projesi gerçekten tarihe not düşecek bir çalışma. Abdurrahman Baş gibi erkeği ve kadınıyla nice tarihe adanmış ruhların yer alacağı bu projeye bu linkten ulaşabilir, yazıda rica edilen hususlara destek olabilirsiniz.
