Prof. Dr. Havva Engin Hanımefendinin “Günümüz Almanyası'nda Göçmen Çocuklarının Eğitim Sorunları Üzerine Kısa Saptamalar” başlıklı yazısını esas alarak, bazı gerçeklere dikkat çekmek istiyorum.
Alman ekonomisinde İkinci Dünya Savaşından sonra meydana gelen İŞ GÜCÜ AÇIĞINI KAPATMAK için, 1955 yılından itibaren İspanya’dan, İtalya’dan, Türkiye’den ve diğer ülkelerden işçi göçü başlatıldı.
Göçmen olarak gelen gruplarda, EĞİTİMDEKİ BAŞARI temel alınırsa en başarılı göçmen cemaati İspanyollar. En başarısızlar da İtalyanlar, Türkler ve Araplar…
Önce bu başarısızlığa sebep, DİN FAKTÖRÜ diye Arapları ve Türkleri göstermek doğru değil… İtalyanlar Müslüman değil ama başarısızlar… Hıristiyanlık da gösterilemez, çünkü İspanyollar Hıristiyan hem de İtalyanlar gibi Katolik mezhebinden ama başarılılar.
Peki en mühim faktörler ne?
1960’lı yıllarda Almanya’ya gelen göçmenlerden İtalyan ve Türkler, ilk örgütlenme şekli olarak, boş zamanlarını değerlendirmek için spor ve hemşehrilik dernekleri kurmuşlar. Bunun aksine İspanyolların en yoğun-yaygın kurdukları dernek şekli, velileri eğitme, nesillerin eğitim seviyesini yükseltme hedefli olmuştur. İşi velilerden başlatmışlar. Onları eğitme ve destekleme dernekleri kurarak hemen en baştan velilerin % 50’sine ulaşıp örgütlemişlerdir. İşte bu dernekler ve örgütlenme sayesinde, eğitim konularında veliler bilgilendiriliyor, onlara danışmanlık hizmetleri ve seminerler veriliyor. Yoğun olarak işledikleri konular arasında Alman Eğitim Sisteminin yapısı, iki dilli eğitim, yoğunlaştırılmış Almanca kursları ve ev ödevlerinde yardım konuları bulunuyor. Bu şekilde, yoğun bilgi ile donanmış İspanyol veliler, çocuklarını daha verimli bir şekilde desteklemiş ve onların eğitim sistemindeki haklarının sıkı takipçisi olmuşlar. Veli derneklerinin kuruluş aşamasında ve sonraki süreçte başarılı bir şekilde işlemesindeki en büyük yardımı Katolik Kilisesinin sosyal hizmet ve yardımlaşma kuruluşu Caritas vermiş. Bilhassa Nordrhein-Westfalen (NRW) eyaletine göç eden İspanyol aileleri, buradaki Caritas kurumunun bütün bilgi, birikim ve maddî-manevî kaynaklarından yararlanma şansını bulmuş. Caritas, İspanyol velilere ve öğrencilere bilhassa Almanca dil kursu, ev ödevlerinde yoğun personel ve lojistik yardım vermiş…
İtalyan, Yunan ve Türk göçmenler Almanya’ya geldiklerinde öncelikli olarak spor, geldikleri ülkelere yönelik SİYASET ve hemşehrilik dernekleri kurmuşlar. Bu derneklerde konuşulan dil, anadil olduğu için, onlara bu konularda destek olabilecek Almanca kuruluşlar yok. Özellikle İtalyanlar ve Türkler ilk veli derneklerini ancak yirmi sene sonra 1980’li yılların sonunda 1990’lı yılların başında kurmuşlar. Ayrıca hiçbir zaman velilere ulaşma oranları da yüksek olmamış. Burada çok açık bir iletişim kopukluğundan söz edilebilir. Ne İtalyan, ne Türk velileri kendi dillerinde eğitim konularında bugüne kadar yeterince aydınlatılamayıp, Almanya’da eğitim sisteminin işleyişi ile ilgili bilgi donanımına sahip değiller ve çocuklarının hakkını arayamıyorlar.
Başarı konusunda mühim bir faktör, okul-eğitim sistemidir. Mesela İtalyanlar yoğun bir şekilde Baden-Württemberg eyaletine gelmişler. Buradaki eğitim sisteminin bugüne kadar en belirgin özelliği, öğrencileri çok erken yaşta (dördüncü sınıfta) değişik okul tiplerine ayırması; yani yüksek eleme (high selection rate) olmasıdır. Göçmen çocuklarının büyük bir kısmının eğitim düzeyi düşük, sosyal çevresi zayıf, eğitime katkı yapmayacak ailelerden gelmiş olması ve Almanca'yı yetersiz konuşması, onların düşük eğitimli okullara gönderilmesi mânasına geliyor. Bugün bu eyalette LİSE DİPLOMASI alabilen ve üniversite eğitimi alabilme yetkisini kazanabilen göçmen öğrenci oranı % 4’ü geçmiyor. Bu oran, başka eyaletlerde % 16’ya kadar varabiliyor. İspanyol göçmenlerin bir şansı da, eğitim sistemi bu denli ELEMEYE DAYALI olmayan (NRW) eyaletine göç etmeleri ve orada göçmen çocukların özellikle “comprehensive school” benzerinde değişik başarı düzeyi olan öğrencilere eğitim veren okullara gidebilmesi. İtiraf edilmelidir ki, İspanyol çocuklar için yapılan açıklama Türk kökenli öğrenciler için geçerli değil. Zira onlar da yoğun olarak bu eyalete göç etmiş; ama hiçbir zaman İspanyol öğrencilerin başarı oranını yakalayamamışlar. Göç eden birinci kuşağın (Veli kuşağının) eğitim bilinci / eğitimin başarı ve toplumsal uyum için önemli olduğunun bilinci İspanyol veliler, bir çok büyük şehirde göç sürecinin başında kurulan, ulaştığı ve örgütlendiği veli sayısının hayli yüksek olduğu veli dernekleri sayesinde, Almanya’da çocuklarını bekleyen eğitim problemleri ile zamanlama açısından çok erken ve doğrudan muhatap olmuşlar…
Prof. Dr. Havva Engin Hanımefendinin tesbitlerini naklettikten sonra, bizim de İspanyollar gibi öğrencilerimizin eğitim başarıları üzerinde çareler düşünmemiz gerektiğini ifade etmeliyim. Ayrıca Hizmet Hareketi'nin eğitim faaliyetlerinin, bilhassa açılan okul ve kurslarının çocuklarımız ve gençlerimize bu hususta verdiği destek ve emeği de unutmamız gerekir. Bu güzel eğitim faaliyetlerini SİYASET anlayışı ve haset duyguları ile yok etmeye çalışmak yerine insafı elden bırakmadan destek vermenin bir insanlık borcu olduğunu da söylemek mecburiyetindeyiz.
Abdullah Aymaz