Vazifem bitmiş midir


VAZİFEM  BİTMİŞ  MİDİR?

Safvet Senih

“Vazifem bitmiş midir?”  diyen Üstad  Hazretlerine, Albay  Hulusî Ağabeyimizin cevabi mektubu:  

Mübârek Sözler şüphesiz Kitab-ı Mübîn'in nurlu lemeâtıdır. İçinde izaha muhtaç yerler eksik olmamakla beraber küll halinde kusursuz ve noksansızdır. Beşerin her tabakası kendi fıtrî anlayışları nisbetinde hisse-mend ve faide-mend olurlar. Şimdiye kadar tenkid olunmaması, her meslek ve mezheb ve meşreb ehline hoş gelmesi ve mülhidlerin dil uzatamayıp ebkem kalmaları, kanaatimizin sıhhatine delâlet etmeğe kâfidirler.

Vazifenizin bitmediğine dair düşünebildiğim bürhanlar:

Evvelâ: Bid'atların çoğaldığı bir zamanda ulemânın sükût etmemeleri lâzım geldiğine dair beyan buyurulan hadîsteki emir ve zecr.

Sâniyen: Peygamberimizin ittibaına mükellef olduğunuzdan onlar gibi müddet-i hayatınızca vazifeye devam mecburiyeti olduğu.

Sâlisen: Madem bu hizmet münhasıran re'yiniz ile değil, istihdam olunuyorsunuz; nasıl Mübelliğ-i Kur'ân, Fahr-i Cihan, Habib-i Yezdân Sallâllahu Aleyhi Ve Sellem Efendimiz Hazretleri bir gün ?????????? ?????????? ?????? ?????????   ferman-ı celîlini tebliğ buyurmakla aynı zamanda vazife-i Risaletinin hitâmına remzen işaret eylemişti. Muhterem Üstadın da  hizmeti kâfi görülürse, bildirilir kanaatındayım.

Râbian: Sözler hakkında bugüne kadar sükût edilmesi ve tenkide  cür'et edilmemesi, ilâ nihâye bu hâlin devam edeceğine delil olamaz. Hâl-i hayatınızda muhtemel hücumlara evvelen ve bizzat zât-ı fâzılâneleri cevab vereceksiniz.

Hâmisen: Dünyayı unutmak isteseniz, başka hiçbir sebeb olmasa dahi yalnız bu mübârek Sözler'le rabıta peydâ eden insanların rica edecekleri izahatı vermek isteyecek ve cevabsız bırakmayacaksınız.

Sâdisen: Allah için sizi sevenlere ve sizden istizahda (izah istemekte)  bulunanlara yazdığınız pek kıymetli yazılarla meclis-i ilminizde takrir buyurduğunuz mütenevvi ve Sözler'e bile geçmeyen mesâil kat'iyetle gösteriyorlar ki: İhtiyaç da hizmet de bitmemiştir.

           
Birkaç mâruzât: Nurlu Sözler'i cemaate okumak nasib olduğu zamanlarda, bende  bazı hissiyat hâsıl oluyordu; şurada arza müsaadenizi rica edeceğim.

Evvelâ: Muhterem Üstadıma mâruzatta bulunmak için kalemi elime aldığım zaman, ruhumda büyük bir inkişaf hissediyor ve ihtiyarsız kalemim o andaki muvakkat duygularıma tercüman olduğunu görüyorum.

Sâniyen: Şöyle  düşünüyordum; eğer yalnız adüvv-i ekber olan nefsin hilesinden ve cin ve ins ve şeytanların mekrinden emîn olayım diye herkes başını karanlığa çekse ve kendisi köşe-i nisyana çekilse veya çekilmek istese ve âlem-i insan ve âlem-i İslâm mühmel kalacak, kimsenin kimseye faidesi olmayacak bir zaman olsa; ben din kardeşlerime bu nurlu hakikatleri iblâğ edeyim de Allah-ı Zülcelâl nasıl şe'n-i Ulûhiyetine yaraşırsa öyle muamele eylesin. Nefsimi düşünmekten kat-ı nazar etmeyi yine o zamanlarda çok faideli görüyordum. Bundaki hikmet nedir?

Sâlisen: Esmâ-i Hüsnâdan Rahman ve Rahîm isimleri en âzam mertebede olduklarından mı, yoksa başka sebeb ve hikmetle mi ?????? ??????? ??????????? ?????????? kelimesi içine dahil olmuşlardır? Bu da şu mektubu yazarken kalbime geldi, ben de soruyorum.

Aziz ve muhterem Üstadım, sizin vücudunuza yalnız bizler değil, bütün Âlem-i İslâm muhtaçtır. Çünki; mü'minlerin imanına kuvvet veren, gafilleri uyandıran, dalâlete düşenlere râh-ı hidâyeti gösteren, hükemâ-yı felâsifeyi beht ve hayrette bırakan Kur'ân-ı Mübîn'den nebeân ve lemeân eden o kudsi Sözler'in vücuduna vasıta oldunuz. Hemen Cenâb-ı Erhamürrâhimîn azîz Üstadımızı sıhhat ve âfiyetde dâim ve Ümmet-i Muhammed üzere kâim buyursun, âmin bihürmeti Seyyidi'l-Mürselîn.

Albay Hulusî Ağabeyimiz bu mektubu yazarken birden kalbine,  “Sekizinci Mektup”taki Besmele ile ilgili soru kalbine geliyor ve muhteşem  cevap sonra verilerek,  “şefkatin aşktan üstün” olduğu gerçeği gerekçeleriyle yazılıyor.

<< Önceki Haber Vazifem bitmiş midir Sonraki Haber >>
ÖNE ÇIKAN HABERLER