Bir hükûmetden duyulan hayâl kırıklığı gerçi muhâlefeti güçlendirir ama muhâlefetden duyulan hayâl kırıklığı iktidârı güçlendirir mi doğrusu bilemiyorum.
Öte yandan Türkiye’de yaşadığımız işte tam bu muhâlefetden duyulan hayâl kırıklığı. Şimdi zâten yüzde 50 oy alarak iktidâr olmuş, hem de üçüncü kere ve her seferinde oy arttırarak iktidâr olmuş bir parti için bu suâl önemsizdir diye düşünülebilir ama bence bu sualin önemli olması gerekir. Zîrâ
CHP son aylardaki tutarsız ve üstelik parti içi demokratik teâmülleri hiçe sayan tavrıyla “alelâde” vatandaş nezdinde sür’atle îtibar kaybed
erken o “kaybolan” îtibârın nereye akacağı
AK Parti’yi yakından ilgilendirmelidir kanaatindeyim. Evet, CHP daha öncekileri meyânında son olarak Meclis’i boykot etme saçmalığıyla artık tedrîcen seçmenlerinin dahî yaka silkmeye başladığı bir kuruma dönüşüyor ama bu yüzden bir sonraki
seçimlerde ona oy vermeme noktasına gelenler acabâ hangi partiye verecek? Bunu sırf akademik yâhut sosyolojik bir
tartışma başlatmak amacıyla sormuyorum. Zannımca AK Parti kurmayları bir erken seçim sürpriziyle CHP’yi yere serme hamlesini herhalde kendi aralarında müzâkere ediyorlardır.
Şimdi TBMM’nin önünde formalite îcâbı yapması gereken birkaç iş var ve akabinde Ekim’e kadar tâtile girecek. Görünüşe göre Meclis’de toplanacak olanlar da AK Parti ile MHP.
Peki, son oturumda AK Parti, mümkinse MHP’nin de katılımıyla, ama olmazsa tek başına Ağustos’da erken seçim karârı alsa ne olur?
Ne demiş Yûnus Emre? Onda laf çok:
“Yerden göğe küp dizseler,
Birbirine berkitseler,
Altdan birini çekseler
Seyreyle sen gümbürtüyü!”
Receb Tayyib Erdoğan, şu iler tutar yanı bulunmayan Meclis’i boykot karârına karşı gerek CHP’ye gerekse BDP’ye hak etdikleri cevâbı verdi:
“Gelmezseniz gelmeyin!”
Kimse kusûruma bakmasın ama bu, “Cehenneme kadar yolunuz var!” demenin kibarcasıdır. Kamuoyunda yeterince olumlu bir yankı da uyandırmışdır.
Hem muhtevâsı bakımından hem de üslûbu zâviyesinden, çünki bizim
halk, mâlûm, kabadayılıkdan hoşlanır.
Şimdi hazır CHP böylesine idrâksizce bir davranışla kendi kuyusunu kendi kazmışken AK Parti bakımından ona bir de bu darbeyi vurmak bana pek de kötü bir tercîh olarak gözükmüyor.
Bir erken seçim, son seçimlerde elde etdiği sonuçdan pek de memnûn olmayan BDP’nin ilgisini de çekebilir. Anlaşıldığı üzere öyle bir
baraj tehlikesine filan mâruz kalmadığı ortaya çıkan MHP de buna sıcak bakabilir. Çünki hepsinin gözü, önemlice olduğunu sandığım bir erozyona uğrayan CHP’den gelebilecek oylarda olacakdır. AK Parti, MHP ve BDP’nin birbirlerinden kayda değer mikdarda oy elde edebileceklerini ben pek sanmıyorum.
Yâni asıl mücâdele “batan geminin malları” üzerine yürütülecekdir.
CHP’ye gelince, bu politik formasyonun artık tabii ömrünü tamamladığı yolundaki görüşümü muhtelif vesîlelerle belirtmişdim. Zekî ve nüktedan bir okuyucum, yâni diğer okuyucularımdan farksız biri, bunu “Beyin ölümü gerçekleşmiş ama beden henüz bunun farkında değil.” cümlesiyle özetledi geçenlerde.
Doğru lafa ne denir?