Hani damdan düşen adam başına toplanan kalabalığa "Bana damdan düşen birini bulup getirin, halimden ancak o anlar" diye yalvarıyormuş ya...
Ben de geçen hafta akılsızca bir
kaza geçirip hastanelik ve
ameliyatlık olunca aynı duruma düştüm.
İnsan sağlığını yitirince
yurt ve dünya olaylarından kopuyor. Sadece canının derdine düşüyor.
Ameliyat sonrası kendime geldiğim sırada
telefon çaldı, karşımdaki ses "Ben
Tayyip Erdoğan, sağlığını merak ediyorum" dedi.
Çok önemli bir ameliyat geçirdikten sonra canının derdine düşmesine fırsat tanınmadan Türkiye'nin birini çözse on tane yenisi üreyen sorunları ile boğuşmak zorundaki
Başbakan Erdoğan'a "Çok bitkinim, yazı yazacak kadar bile gücüm yok" demeye utandım açıkçası.
Karşılıklı sevgi, saygı ve arkadaşlık duygularımızı seslendirdik sadece.
Bir başka telefon
O konuşma sonrasında telefonu kapatıp yatağımın yanındaki masaya koyacakken, alet yine titremeye ve çalmaya başladı.
Açtım... Bu defa telefondaki ses "Ben İbrahim
Tatlıses, sağlığını çok merak ediyorum" dedi.
Başbakan Erdoğan'ınki bir bağırsak ameliyatı sonrasında dinlenme fırsatı bulamayan insanın durumuydu.
İbrahim Tatlıses ise beynine
Kalaşnikof kurşunu yedikten sonra "Ne zaman yeniden sahneye çıkacaksın" soruları altında bunalan bir insanın durumunu yansıtıyordu.
Bu iki telefon konuşması ertesinde kendimden utandım ve hemen bilgisayarın başına geçip, parmaklarım ve bileğim sancısa da yazmaya başladım.
Piyano çalabilecek miyim?
İki dirseğimde de kırıklar varmış.
Bunlarla ilgilenen doktor "İki hafta sonra bir şeyiniz kalmaz" dediğinde "Piyano çalabilecek miyim" diye sormuştum.
Doktor "Tabii çalabileceksiniz" deyince de "Mucize, çünkü piyano çalmayı bilmiyorum" diye
cevap vermiştim.
Sonra karşılıklı kahkahalar atmıştık.
1985'te Davos'taki ekonomi forumunu izlerken de buzda kayıp kalça kemiğimi kırdığımda, bacağıma "Küncher" denilen çelik alaşımlı metali takmıştı İsviçreli doktor.
Ameliyat sonrasında yoğun
bakım odasına geldi ve bana "Bundan sonra
buz pateni yapmanız
yasak" dedi.
Ben de ona "Söz veriyorum, bundan sonra buz pateni yapmayacağım" diye cevap vermiştim.
Başıma gelen son olayın sebebi benim dikkatsizliğim. Bir
alışveriş merkezinin oto parkında yerdeki
demir engeli
akşam karanlığında görmeyince takılıp, yüzüstü, burnumun üzerine yere uçtum.
Sonra da kendimi burnumdaki ve kolumdaki kırıklarla hastanede buldum.
Düşe kalka büyümek
Ailemin üyeleri, arkadaşlarım, meslektaşlarım ve sevdiğim saydığım o kadar çok kişi aradı, ziyaret etti ki şimdi "Bunlara nasıl teşekkür edebilirim" sorusuna cevap bulamıyorum.
Bir de "Bu
futbolcular sürekli tepe üstü düşüyorlar ve sonra bir şey olmamış gibi nasıl kalkıp koşmaya devam ediyorlar" sorusu var aklıma takılan.
Aklına güvendiğim bir arkadaşım "Onlar hem 20'li yaşlardalar, hem de düşmeye dönük de antrenmanlılar" diye cevap verdi bu soruma. Bir başkası da "Bakma onların kalkıp koşmalarına, onlar da sürekli
sakatlıklar ve ameliyatlar geçirmiyorlar mı" dedi.
Sonuç ortada.
Ben altmışlı yaşlarda düşe kalka büyümeyi denedim.
Hastanelik oldum.
Bu arada yeni bir yıla da girdik.