Uludere'de 35 vatandaşımızın operasyonel bir hata neticesi hayatını kaybetmesi hepimizi derinden yaraladı.
Lakin bu acı tablonun "devlet halkını bombaladı" gibi provokatif bir manşetle yansıtılması da adil vicdana sığmaz.
Yanlışlıkla kendi askerimizi çok kereler vurduk. O zaman devlet asker katili miydi?
Hükümete karşı Uludere'de kurulan KCK komplosuna payanda olmaktır bu.
Devletin başında kim var?
Kürtler'in birinci partisi olan AK Parti'nin doğudaki siyasal tabanını sarsacak bir girişim içerisinde bulunmasını hangi reel politik kabul eder?
Uludere, BDP-
PKK eksenine alet olmayan bir ilçe.
Sağduyusu yüksek Uludere halkı, son 1 yıldır KCK'nın
kepenk kapatma ve
eylem yapma faaliyetlerine katılmıyor. İlçede olay olmuyor.
Öyle ki BDP'liler Uludere için "burada BDP ve PKK bitmiştir" ağıtları yakıyorlar.
Yanlışlar...
1- Alınan istihbaratın yanlış olduğu ön kabulüyle, "istihbaratı veren kim" sorusunun peşine düşmek sığ bir yaklaşımdır.
PKK grubunun F-16'ların bombaladığı
bölgeden geçiş yapacakları istihbaratının alındığı bir gerçek.
Nereden mi biliyorum?
Bana ulaşan bilgiler de böyle.
2- Ölen 35 vatandaşımızın yakınları büyük bir olgunluk ve metanetle yaşananları "takdir-i
ilahi" olarak karşılıyor.
Acıdan nefret devşirmeye çalışanlar BDP'liler.
Hal böyleyken ölü yakınlarının acıları süratl
e devletçe paylaşılmalıydı.
KCK-BDP ekseninin provokasyon ve ajitasyonlarına fırsat verilmemeliydi.
3-
Mustafa Muğlalı olayı bir yana, devlet bugüne kadar bölgede hiçbir
kaçakçıya kurşun sıkmamıştır.
Bu gerçeği bölge halkı bilmektedir.
Kaçakçılıktan tutuklama da yapılmıyor.
Yakalanan kaçakçıların suçta kullandıkları katırlar dahi kendilerine teslim ediliyor.
Uludere'de devletten maddi
yardım almayan neredeyse kimse yok.
Bu encamda
CHP ve BDP mahfillerinin yaşananları ikinci bir Muğlalı olayı olarak görmeleri açık bir manipülasyondur.
Doğrular...
1- Önemli bir gelir kaynağı olması hasebiyle kaçakçıların içine PKK'lıların sızdığı ve kaçakçılığı
kontrol ettiği bilinen bir gerçek.
Kaçakçı devlet yanlısı bile olsa yapabileceği bir şey yok. PKK mühürlü geçiş belgesi olmadığı takdirde sınırı geçemiyorlar.
Sınırın 600 m. dışı ile 600 m. içinin askeri güvenlik bölgesi olduğu unutulmamalı.
O güzergâh
sivil geçişe
yasak bölge ayrıca PKK'nın kullandığı güzergâh.
Twitter'da yazılıp çizilenlerin aksine tüfekler elde değilse İHA görüntüleriyle veya termalle kaçakçı ve teröristi ayıramazsınız.
2- Yerel haber kaynakları, istihbarata yardımcı şahıslar ve resmi makamlara intikal eden yoğun duyumlara göre;
Sınır hattındaki üs bölgelerine yönelik bir saldırı amacıyla PKK grubunun geçiş yapacağı istihbar edilmiş.
Bu istihbarat doğru.
Çift taraflı
ajan manipülasyonu falan yok.
Fakat yerel resmi makamlara intikal eden istihbarat; hatayla bombalanan kaçakçıların arkasından PKK grubunun geldiğidir.
PKK'lıların İHA tespitine karşı kaçakçılarla aralarında güvenli bir mesafe bırakacakları anlaşılıyor.
Uludere kaçakçıları TSK tarafından tespitle vurulursa hem BDP-KCK eksenine
soğuk bakan Uludere
tahrik edilmiş hem "masumları katleden devlet" propagandasıyla terörle mücadeleye
darbe vurulmuş hem de PKK saldırı grubunun güvenliği sağlanmış olacaktı.
Kaçakçılar sorunsuz geçiş yaparsa arkadan PKK saldırı grubu gelecekti.
F-16 bombardımanı gerçekleşince PKK saldırısı ertelendi.
Soru şudur:
Bölgesel makamlarda kaçakçıların arkasından PKK geleceği istihbaratı varken,
Genelkurmay bundan nasıl habersiz olur?
O sırada kaçakçı geçişinin olup olmadığı yerel makam ve kaynaklardan neden tahkik edilmedi?
3- F-16 bombardımanının olduğu gün Uludere'ye dışarıdan bir
ekip geliyor.
Bu bir KCK-BDP ekibi.
Esnaf ve vatandaş vermek istememesine rağmen, KCK tehdidiyle ROJ TV için zorla 1500 TL para topluyorlar.
4- Bölge halkı açısından ölünün mutlaka kendi köyünde ve ailesi kanalıyla defnedilmesi büyük önem taşıyor.
3 köyden herkes kendi ölüsünün mezarını kazmak istiyor.
Ama BDP'liler cenazeler üstünden provokasyon yapmak için, ölüleri ailelerine teslim etmediler.
Ölü yakını ana ve bacıların ağlayışlarına bile aldırmayan BDP, emrivakiyle 3 ayrı köye ait cenazelerin hepsini aynı mevkiye gömdürdü.
Oraya bir "
katliam anıtı" dikmeyi düşünüyorlarmış.
Bugüne kadar özgür Kürt iradesini
gasp edenler, şimdi de ölülerini gasp ediyorlar.
Güya yas tutan BDP'li milletvekillerinin
basın açıklaması öncesi kahkahalarını gördünüz mü?
Belki de KCK'lılarda yas tutma şekli böyledir kim bilir?..