Senenin bu son yazısında 2011'de tıp alanındaki buluşlardan, yeniliklerden ve umut
vaat eden gelişmelerden söz etmek istiyorum.
Kök hücre
tedavisi
Önümüzdeki senelerde
kök hücre tedavisinin adını daha çok duyacağız. Bunlar, vücudumuzda bütün
dokuları ve
organları oluşturan ana hücrelerdir. Henüz farklılaşmamış olan kök hücreler sınırsız bölünebilme ve kendini
yenileme, organ ve dokulara dönüşebilme kabiliyetine sahiptir. Bu özellikleri ile
kanser, alzheimer, diyabet,
romatizma,
kalp yetersizliği başta olmak üzere birçok hastalığın tedavileri de kökten değişecektir. Bozulan doku ve organlarımız da organ nakline gerek kalmadan kök hücre tedavisiyle yenilenebilecektir.
Gen tedavisi
Gen tedavisinin temel amacı, hücrelerin hastalığa yol açan eksik ya da kusurlu genleri yerine sağlıklı kopyalarının hücreye yerleştirilmesidir.
Hastalıkları tedavi etme ya da fiziksel etkilerini azaltmak amacıyla hastanın vücuduna genetik materyalin sokulması, tıp tarihinde bir devrim olmuştur. İlk başlarda genetik hastalıkların tedavisi amacıyla planlanan gen tedavisiyle kanser,
AIDS başta olmak üzere pek çok başka hastalığın tedavisi de mümkün olabilecektir.
Biyolojik ilaçlar
Vücudun tabii bağışıklık sisteminin hastalıkların tedavisi için kullanılması esasına dayanan bir yöntemdir. Bu amaçla vücutta kanser ve enfeksiyonlara karşı normalde çok az üretilen bazı maddeler laboratuvar ortamında çok fazla miktarda yapılarak romatoit artirit, kanser gibi bazı hastalıklarda kullanılmaya başlanmıştır. Monoklonal antikorlar, interlökin ve koloni uyaran faktörler bunların başlıcalarıdır.
Robotik cerrahi
Tüm dünyada kullanımı hızla artan robotik cerrahi sayesinde, sadece 1-2 santimlik çok
küçük kesilerden karın boşluğuna girilerek en karmaşık
ameliyatlar bile büyük bir hassasiyet ve
kontrolle, ağrı ve büyük kesiye bağlı tüm diğer riskler ortadan kaldırılarak yapılabiliyor. Robotik ameliyatlar ülkemizde de kadın hastalıkları, üroloji, kalp ve genel cerrahide giderek yaygın olarak ve başarıyla uygulanıyor.
Radyocerrahi
Radyocerrahi veya siber
bıçak adı verilen yöntemle uzun bir iyileşme dönemi gerektiren kanser ameliyatları yerine, kanserli
tümörü dışarıdan güçlü
radyasyon uygulayarak yok etmek mümkün oluyor.
Ameliyat edilemeyen veya ameliyatla ulaşılamayacak bölgede yer alan tümörlerde dijital x-ışınlarıyla kanserli tümör
hedef alınıyor ve çevre dokulara zarar verilmiyor. İşlemin narkoza gerek kalmadan yapılması ve radyoterapiye göre daha kısa olması gibi üstünlükleri de var.
Radyocerrahi, özellikle
boyun ve baş bölgesindeki tümörlerde, ameliyatın taşıdığı risklerden kaçınmak için kullanılıyor ancak vücudun herhangi bir yerindeki tümörü yok etmede de işe yarıyor.
Umut veren aşılar
Her sene milyonlarca insana bulaşan sıtma hastalığına karşı geliştirilen aşı ile yapılan ilk denemeler umut verdi. Bu aynı zamanda bir
parazit hastalığına karşı hazırlanan ilk aşı olma özelliğini de taşıyor. Aşının 5 ila 17 aylık çocukları sıtmaya karşı korumada yüzde 56, ağır hastalık tablosunu önlemede yüzde 47 oranında başarılı olduğu gösterildi. Henüz deneme safhasında olan aşının etkisinin ne kadar süreceği ve riskleri henüz tam olarak bilinmiyor.
Glioblastoma adı verilen
beyin kanserine karşı geliştirilen aşıdan da ilk çalışmalarda başarılı neticeler elde edildi. AIDS hastalığı için insanlar üzerinde önümüzdeki seneden itibaren denenecek olan bir aşı var. Giderek çoğalan ve 21. yüzyılın hastalığı da denilen 'alzheimer'ın ilerlemesini durdurabilecek ve beyne yaptığı olumsuz etkilerde iyileşme sağlayabilecek bir aşının iki yıl içinde piyasada olması bekleniyor.
AIDS tedavisi
AIDS tedavisinde kullanılan ve hastaların vücudunda bulunan virüslerin sayısını azaltan ilaçların HIV virüslerinin başkalarına geçmesini de azaltabileceği gösterildi.
İlaçların koruyuculuğu araştırmaların birinde yüzde 73, diğerinde yüzde 63 olarak bulundu. Bu tedavi, özellikle gelişmekte olan ülkelerdeki AIDS epidemisinin kontrolü için büyük önem taşıyor.
Kanserler, nefes testiyle teşhis edilebilecek
Köpeklerin çok gelişmiş
koku alma özellikleri sayesinde akciğer, mesane ve
deri kanserlerinin teşhis edilebileceği belirlendi. Kanserli dokulardan kaynaklanan ve insan burnunun hissetmediği etan, formaldehit ve asit aldehitler gibi uçucu organik bileşikler köpekler tarafından fark edilebiliyor. Bu maddelerin
lazer teknolojisi ile ölçülmesiyle birçok kanserin biyopsi gibi yöntemlere gerek kalmadan, üstelik
erken dönemde teşhis edilmesini sağlamaları mümkün olabilecek.
Alzheimer hastalığının erken teşhisi
Alzheimer hastalarının beyninde bulunan beta-amiloit plakların PET yöntemi ile gösterilmesi hastalığın erken dönemde teşhisini sağlayabilecek. AV-45 olarak bilinen radyoaktif madde damardan verildikten sonra PET görüntüleme yöntemi ile bu maddenin beyinde beta-amiloit plaklara bağlandığı gösterilebiliyor. Bu yöntemle hastalığın teşhisinden başka ilerlemesi ve ilaç etkinliklerinin belirlenmesi de mümkün olabilecek.
Uzun yaşamanın kan bulgusu
Katepsin S adı verilen bir enzimin ölçülmesiyle kalp hastalıkları ve kanserden
ölüm ihtimalleri yüksek olan kişiler belirlenebilecek. Proteinlerin parçalanmasını sağlayan bir enzim olan katepsini bloke eden ilaçların geliştirilmesiyle de insanların daha uzun süre yaşayabilecekleri umuluyor.
Dirençli
hipertansiyon tedavisinde yeni yöntem
Bazı hastalarda çok etkili ilaçlara rağmen kontrol altına alınamayan hipertansiyon renal denervasyon adı verilen bir yöntemle tedavi edilebiliyor. Bu yöntemle böbreklerden beyine uyarı taşıyan sempatik sinirlerin harap edilmesiyle kan basıncını normal seviyelere indiriyor. Renal denervasyon hipertansiyondan başka kronik böbrek hastalıkları, ensülin direnci ve kalp yetersizliğinin tedavisinde de işe yarayabilecek.