Ombudsmanlık yani
Kamu denetçiliği, 12
Eylül referandumunda gerçekleşen anayasal değişikliklerle getirilen çok önemli bir kurum.
Çağdaş devletlerin oldukça kompleks idari yapıları karşısında oldukça elzem bir yapı.
Ombudsman kararları hukuken bağlayıcı değil.
Çok geniş
sorgulama ve araştırma yetkileriyle uyumlu gözükmese de ombudsmanların, kamusal
eleştiri ve ikna dışında, zorlama yetkileri yok.
Zaten karar verme, kamu kurumlarınca verilmiş bir kararı ortadan kaldırma veya değiştirme yetkilerinin olmaması, ombudsmanların karakteristiğidir.
Yönetimde her şey
kanunlara uygun işleyebilir.
Ama hukuka da uygun işlemesinde ombudsmanlık birebirdir.
Yargı organları kamu kurumlarına yönelik yerindelik denetimi yapamıyor.
Ama ombudsman bu yetkiye sahip.
Anlayacağınız, ombudsmanlık kurumu
yaptırımı olan bir kurumdan çok bir ikna-eleştiri kurumudur.
Vatandaşlar ile kamu kurumları arasında ortaya çıkan uyuşmazlıkların süratli, adaletli, sağlıklı bir zeminde çözümlenmesine
hizmet eden bir "akil adam" hüviyetinde.
Amaç, vatandaşların
yönetim ve kamu kurumları karşısında korunması, sistemin daha iyi işlemesi ve kötü yönetimin önlenmesiyle idari reformların hızlandırılmasıdır.
Fransız ombudsmanı yılda 20-30 reform tavsiyesinde bulunmaktadır.
Avusturya ombudsmanı kanunların ve yönetimin bazı yönlerinin değişimi için idareye 8 yılda 150 civarında öneride bulunmuş ve bunun yarıdan çoğu kabul edilerek değişimi sağlanmıştır.
Bunun için yönetimin hatalı yönlerini tespit eden ombudsman, ulaştığı sonuçları kamuoyu ve parlamentoyla paylaşır.
İyi konuşlandırılmış bir
Kamu Denetçiliği Kurumu'nun
demokrasi ve hukuk devletine katkısı büyüktür.
İsveç kaynaklı bu kurum pek çok
ülke tarafından farklı isimlerle iktibas edildi.
Fransa'da bu kurum, Mediateur de la re publique (
Cumhuriyet arabulucusu) olarak anılıyor.
İspanya ve
Romanya Halkın Avukatı,
Polonya ve
Macaristan, Yurttaş Hakları Komiseri,
Portekiz Adaletin Koruyucusu gibi isimler altında, ombudsmanlık kurumunu uyguluyorlar.
Bu kadar yaygın ve önemli bir kurum bizde baştan
sakat doğmamalı.
Başbakan yardımcısıyken Cemil Çiçek'in etkin olduğu Kamu Denetçiliği kanun tasarısında, Genelkurmay'ın arzusu istikametinde "salt askeri faaliyetler" ombudsman denetimi dışında bır
akılıyor.
Denetim sahasının istisnaları şöyle:
Cumhurbaşkanının tek başına yaptığı işlemler ile resen imzaladığı karar ve emirler, yargı faaliyetleri, TSK'nın salt askeri hizmete ilişkin faaliyetleri, yasama faaliyeti, kurumun görev alanı dışında olacak.
Diğer istisnalar makul ama "TSK'nın salt askeri faaliyetleri" ne demek?
TSK'nın istisnalar krallığı bitmeyecek mi bu ülkede?
Zaten Anayasamızda hiçbir demokratik sistemin kabul etmediği bir hüküm var: Cumhurbaşkanının tüm yönetimi denetle(t)me yetkisinin olmasına karşın TSK'yı denetleyememesi. (108. md)
Bu durum bir demokrasi için zaten yeteri kadar utandırıcıdır. Orduların başkomutanı ama orduyu
denetleme yetkisi yok.
Bu garabeti "salt askeri faaliyet" diyerek ombudsmanlığa da bulaştırmamalı.
İleriye mi gideceğiz yoksa prangalı bir demokrasi için geriye mi?
Tartışmalı askeri mahal kavramının sınırlarıyla ilgili adli yargıyla askeri yargının birbirine girdiği yıllardan geliyoruz.
Şimdi bir de "sadece askeri faaliyet" labirentinde kaybolmamalıyız.
Türkiye'de
sivil denetime mecbur ve mahkûm olan birinci kurum TSK'dır.
Balyoz ihanet planı görünüşte plan semineri veya
harp oyunu olarak lanse edilen bir "salt askeri faaliyet" değil miydi?
Ya Heron ihaneti?
Hantepe'de, Aktütün'de İHA'ların aldığı görüntüleri atlayanlara ne demeli?
Mehmetçikler can çekişirken 10 saat bilgisayar oyunu oynayan, hava operasyonu yapılırken
Hasdal ziyareti yapan
generaller de "salt askeri faaliyet" çemberi içinde.
Yapmayın!
Askeri vesayete hayat öpücüğü vermeyin.
Denetlenmesinde zaruret bulunan en önemli alan, zaten "salt askeri faaliyetler"dir.
Türkiye'de bu faaliyetleri denetleme veya inceleme yetkisi olan hiçbir sivil kurum veya kişi yok.
İsveç ve
Finlandiya, sadece idari işlemler üzerinde değil, yargısal işlemler üzerinde bile denetim yapabilen ombudsmanlara sahiptir.
Zaten ombudsmanın yaptırım gücü yok.
Bırakın TSK'da yanlış yürütülen salt askeri faaliyetleri de parlamento ve kamuoyuyla paylaşsınlar.
Kimse bu konu
teknik bir alan dememeli.
Zira ombudsman her türlü uzman ve teknik bilirkişi görevlendirme yetkileriyle geliyor.