Ertuğrul Özkök'ün durumundan sorumlu muyum?


İnsanın başına neler gelebilir diye merak ediyorsanız, benim durumumdan ders alabilirsiniz... IMF'nin eski Başkanı Strauss-Kahn'ın New York'ta yaşadığı cinsel taciz içerikli serüven üzerine Hürriyet'te yorumlar yapan Ertuğrul Özkök, bu Fransız siyasetçinin spermlerine takıntılı yazılar yazmaya başlamıştı. Ben de bunu yanlış bulduğumu ve büyük bir kitle gazetesinin önemli bir köşesinde bu kelimenin (sperm) yerli yersiz fazla kullanılmasının doğru olmadığını yazmıştım. İşte bu yazılar sonunda ben de hiç hesap etmediğim bir konumda buldum kendimi. Bir annenin düşünmeden yaptığı uyarı sonunda karşılaştığı durum gibi bir şey bu... Aklına getirmek meselesi O anne evden çıkarken küçük yaşlardaki iki oğluna "Ben yokken sakın burnunuza fasulye sokmayın" diye tembihte bulunmuş. Akşam eve geldiğinde iki oğlunun da burun deliklerinde fasulyeler varmış. İşte ben Ertuğrul Özkök'e "Sen önemli bir gazetenin ciddi olduğu sanılan bir yazarısın... Çok fazla sperm takıntılı yazılar yazmamalısın" dediğimden beri, o cinsel içerikli yazılarının sayısını artırıyor. Bir "Belçikalı" hikâyesi vardır tam Özkök'e göre. Belçikalı Brüksel'e gitmek için Paris'te trene binmiş. Bindiği vagonun kompartımanında, tam karşısında mini etekli çok çekici bir Fransız dilberi, bacak bacak üstüne atmış oturmaktaymış. Belçikalı şapkasını tepedeki fileye koyarken tren sarsılmış ve şapka yere düşmüş. Belçikalı eğilip şapkayı yerden alır ve doğrulurken, eli o Fransız dilberin bacağına değmiş. Kadın gülümsemiş ve "Mösyö, isterseniz daha ileri gidebilirsiniz" demiş. Belçikalı da bunun üzerine Brüksel'i geçip Kopenhag'a kadar gitmiş. İleri gidebilirsin ama... Acaba birileri Ertuğrul Özkök'e de "Daha ileri gidebilirsin" mi dedi? Dünkü Hürriyet'te yayınlanan son yazısında "Mehmet Barlas'tan kesinlikle saklanması gereken yeni yayınlar" ara başlığı ile yine Haydar Dümen'i kıskandıracak içerikli şeyler yazmıştı. Bu arada "Acaba ben andropozda mıyım" sorusuna da kendini tahlil ederek cevap bulmaya çalışmıştı. Bir dönemde bir mizah dergisinde de "İdrardan karakter tahlili" köşesi vardı... Demek istediğim şu. Ey Ertuğrul Özkök, titre ve kendine dön! Benim sperm içerikli yazılar hakkında yazdıklarımı yok farz et. Burnuna fasulye sokmayı bırak. Giydiğin iç çamaşırını, aynada çıplak her sabah gördüğün bedenini ve cinselliğe ilişkin çeşitlemelerini ne kadar yazsan da, o önemli gazetede attığın siyasal yanlışlarla dolu manşetleri unutturamazsın. Libido mu mortido mu? Neticede Ahmet Kaya'nın Paris'teki mezarına özür dilemek için Victoria's Secret markalı bir iç çamaşırı değil, çiçek koydun. Kendi "Libido"nun son durumunun tahlilini de yapabilirsen yap bu arada... Hürriyet'i yönetirken yok saydığın sosyo- politik gerçekler ile siyasal yanılmışlığının arasında kalmış olmanın bunalımı, senin libidonu bir "Destrudo"ya veya "Mortido"ya dönüştürmekte olabilir. Libidonun azalması insanın cinselliği ağzına sakız etmesi ile de anlaşılabilir. Lütfen durmadan burnuna fasulye sokup, beni de vicdan azabına sürükleme. Ya da asıl niyetin "Benden sonra tufan" diyerek Hürriyet'i poşete mi sokturmak?
<< Önceki Haber Ertuğrul Özkök'ün durumundan sorumlu muyum? Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:  
ÖNE ÇIKAN HABERLER