Türkiye'de TV ölçümleri araştırması gibi medya ölçümü araştırması yapılıyor.
BİAK okur ölçümünü, RİAK
radyo ölçümünü, İAB internet ölçümünü yapıyor. Bunların hepsi "syndicated" yani "
sektörün ortak yaptırdığı" araştırmalar, ama gelin görün ki Türkiye'de hem daha fazla para döndüğü hem televizyon daha fazla hayatın içinde olduğu hem de magazine bol miktarda malzeme verdiği için sadece TV
reyting ölçümleri tartışılıyor.
Dün,
Erhan Başyurt köşesinde BİAK okur araştırmalarını gündeme taşıyacağını yazdı. Eğer taşırsa benim de bu konuda söyleyeceğim çok şey olur.
Cumhuriyet Gazetesi'nin okur katsayısı hâlâ 10 kişi çıkarken çoğu gazetenin 3 ya da 4 kişi çıkmasının nedenini merak ediyorum örneğin. Bu merakımda da haklıyım. Çünkü bırakın okur araştırmasının denetçisi olmayı mimarlarından biri benim.
Bu arada hem BİAK hem de
TİAK denetçiliğini, 1999 yılında değil 2003 yılında, köşe yazarlığı ve televizyon programcılığını
tercih ettiğim için kendi isteğimle bıraktığımı belirteyim.
Türkiye'de reklamverenler adına çalışan profesyonellerin araştırma ve istatistik bilmediği bir ülkede denetim mekanizmasında çalışmak çok yorucu. Hele de TİAK ve BİAK denetçiliğini kesintisiz on bir yıl yaptığımı düşünürseniz ne kadar yorulduğumu anlarsanız.
Yalan habere dikkat
Medyanın sistemi sorgulamadan yaptığı yalan yanlış haberler de cabası. O gün öyleydi bugün de değişen bir şey yok. İki gündür bir
sanal medya figürünün, 1999'da AGB denetçiliğinden beni attırdığı deli saçması iddiası, önce Taraf'ta sonra oradan alıntılanıp Milliyet'te haber oluyor. İki haberi yazan arkadaşımız da saniyede bana ulaşabilecekleri halde arayıp "Bu doğru mu" diye iddiayı sorgulamıyor.
Sorsalar denetçiliği 2003 yılında kendi isteğimle bıraktığımı öğrenecekler. Üstelik o sanal medya figürünün o gün reyting ölçen ve denetleyen kurumlar üzerinde hiçbir etkisinin ve işlevinin olmadığını da... Ama sormuyorlar. Sormadıklarını bırakın internete girip orada bu konuda yazılanlara da bakmıyorlar. Sonra da gazetelerinde
medya etiği üzerine mangalda kül bırakmıyorlar!
Bir şeyi açıkça söyleyeyim. O dönemde iyi ki denetçilik yapmışım. Eğer o dönemde o görevleri akademisyen olarak yerine getirmeseydim, bugün sistemi anlayacak ve anlatacak, hataları söyleyecek kimse olmayacaktı. Şunu unutmayın, tüm bu araştırmaların merkezinde reklam ve medya araştırmaları bilim dalı vardır. Bugün bile bu konuların kuramı ve uygulaması konusunda söz söyleyecek benden başka uzman bulamazsınız.
Reklam sektörünü ve medya dünyasını anlamadan kuru kuruya istatistik ve araştırma bilgisi, bu araştırmaların doğasını anlamaya yetmez!
Uzanlar ile sektör kapışması
Asıl konumuza dönecek olursak "Reyting Operasyonu" haberlerinin hızı kesildi. Bazı gazeteler ve televizyonlar zaten daha baştan
operasyon haberlerini ya "
küçük" gördüler ya da hiç görmediler. Neden böyle olduğunu birkaç gün bu köşeyi okumaya devam ederseniz anlayacaksınız. Bu arada "reyting yazılarımı" bugün okumaya başlamışsanız size önerim geçtiğimiz cumartesi ve
pazar günü yazdığım yazıları da okumanız.
Anımsarsanız dün "TİAK nedir? Nasıl Kurulmuştur?" diye sormuş ve açıklamaya başlamıştım. Sistemi gerçekten anlamak için ölçümlerin başladığı 1989 yılına ve Show TV'nin kurulduğu 1992 yılına gitmek lazım. Çünkü kavgalar daha o dönemde ölçümlere
itiraz eden Uzanlar ve sektör arasında başlamıştı. Yarın: İlk reyting kavgaları niye çıktı, Uzanlar kafaları nasıl karıştırdı?
Çekirgelik
"Gerçekleri yaşatmaya bir kişi bile yeter." (E.Goncourt)