Meltem Gürsoy Hanımefendi, "Yerel Gündem" internet haber sitesinde "
Allah'ın Sadık
Kulu Bediüzzaman Said
Nursi" başlıklı bir
makale yazdı. Güzel tesbitleri var. Yazısının bazı bölümlerini aktarmak istiyorum:
Uzun zamandır Allah'ın bir sadık kulunu görmemiştim. Çok yakından olmasa da sinema perdesinden görmek iyi geldi. Her şeyin madde ile tartıldığı, karşılıksız hiçbir şeyin yapılmadığı günümüzde "Allah'ın Sadık Kulu: Barla"
animasyon filmini izledikten sonra düşüncelerim değişti.
Geçtiğimiz yıllarda aynı teknikle çekilmiş "Buz Devri-Ice Age" tüm dünyada gişe rekorları kırmıştı. Çoluk çocuk, büyük
küçük her yaştan, her kültürden insan izlemişti. Bediüzzaman
Said Nursi'nin Barla hayatının anlatıldığı "Allah'ın Sadık Kulu: Barla" adlı animasyon filmi de en az "Buz Devri-Ice Age" kadar ilgi görmeli.
Benim ilgimi çeken; çoğumuzun
köylü, cahil diyebileceği insanlarla kurduğu sağlam
iletişim, insanlardan karşılıksız bir şey almaması, az yemesi, az uyuması ve güçlü imana, inanca sahip olması.
Filmin içinde Said Nursi'nin sözleri canlı olarak veriliyor. Sözleri hem ikna edici hem de yol gösterici.
Bu filmi tüm
hayvan hakları savunucularının izlemesi gerekir. Bir din adamı düşünün ki karınca yuvasının üzerine çadır kurmuyor... "Bir yuva yıkılarak başka bir yuva yapılmaz." diyor.
Kaplumbağa ile oynarken, çubukla kafasına vuran çocuklara söylediği sözler ve bakış açısı çok önemli.
Günümüzün hayvansever mantığı Said Nursi ile aynı çizgide değil.
Said Nursi'nin dikkatimi çeken bir diğer yönü de
Kürt kimliği... Said Nursi Kürt kimliği olmasına rağmen en büyük Türk hayranı. Türklere özel, sıcak mesajlar veriyor. Said Nursi'nin kitapları ve felsefesi
Güneydoğu Anadolu'da
gündeme getirilse
teröre bulaşmış birçok insan tövbe eder...!
Bir
bardak çayı bile idareli içme mantığı iktisatçılar tarafından mutlaka incelenmeli. Said Nursi'yi ve kitaplarını tüm dünyanın daha yakından tanıması insanlığın geleceği açısından önemli.
"Pirenin midesini tanzim eden, Manzume-i
Şemsiyeyi de O tanzim etmiştir. "Ben bu cümleye âşık oldum. Manzume-i Şemsiye
güneş sistemi demek. Yani pireyi yaratan Allah, güneş sistemini de O yaratmıştır.
Animasyon filminde dikkatimi çeken diğer bir konu da kadınlara ve kız çocuklarına verdiği önem. Onların çalışmalarını takdir etmesi, kız çocuklarını Allah'ın bir hediyesi olarak anlatması çok etkileyici.
Barla'dan
sürgün edilirken kayıkçının parasını kendisinin ödemesi de günümüzdeki sosyal yaraların en büyüklerinden birine, 'Bal tutan parmağını yalar' hurafesinin yanlışlığına işaret ediyor.
Allah'ın Sadık Kulu'ndan aldığım ilham...
İnanç eksikliği,
psikolojik depresyonları tetikliyor.
Fakirlik, israftan kaynaklanıyor.
Terör,
inanç eksikliğinden kaynaklanıyor.
Kadın cinayetleri, boşanmalar inanç eksikliğinden kaynaklanıyor.
Toplumdaki huzursuzluğu ötekileştirme tetikliyor.
Said Nursi ve Risale-i Nur'larla solcular kısa sürede tanışırsa insanlığın geleceğine yön verirler. Said Nursi tam da solcuların idealindeki bir fikir adamı...
Sol kesim, yani ben, biz, biraz kitabı severiz. Edebiyatını da iyi yaparız. Biraz da günümüz Türkçesine yaklaşılabilirse; solcular tarafından sular seller gibi okunacağını düşünüyorum. Bu ülkede ülkesini seven çok solcu var. İnsanlara âşık, gerçekten hümanist insanlar var. Bu insanlar aradıklarını maalesef hiçbir yerde bulamıyor. Said Nursi ve kitapları sol kesimde büyük bir boşluğu doldurabilir!
Bir Che Guevara resmine inanan solcular, Said Nursi'nin silahsız
beyin devrimi yaptığını bilseler, Nazım Usta'nın Davet Şiiri'nde neye davet ettiğini daha doğru anlarlar...
Meltem Hanımefendi'nin bu isabetli tesbitlerini şöyle bitirmek istiyorum:
Brüksel'de arkadaşlarımızın kurmuş olduğu UNİTEE isminde "
Avrupa İşadamları Dernekleri Federasyonu" var. Başında da Adem Kumcu Bey bulunuyor. Bir gün ziyaretine gelen
Hollanda Hıristiyan Demokratlar'ın ileri gelenlerinden Herman Weyfils diyor ki: "Adem Bey, Avrupa'nın problemi
ekonomik değil;
ekolojik de değil. Asıl problem egolojik."
Doğru. Aslında bütün insanlığın problemleri bunların hepsi. "Ego" probleminin hallini de Bediüzzaman
Said Nursi Hazretleri, Otuzuncu Söz'de "Ene" yani (ego) bahsinde ele almış...