Bazıları
Türkiye ekonomisinin
büyümesini tuhaf bir endişeyle karşılıyor. Türkiye ekonomisinin küçülmesini istiyorlar adeta.
Ekonominin büyümesi karşısında takınılan bu olumsuz tutumu anlamak mümkün değil. Oysa büyüme demek, bu
ülkede yaşayan insanların refahının artması demek.
Türkiye hızlı büyüyerek bir yılda yüzde 6 istihdam artışı yarattı. Toplam 1 milyon 600 bin kişi yeni iş buldu. Bu insanlar ailelerine para götürdü, çocuklarına
oyuncak alabildiler. Öyle ki, Türkiye G-20 ülkeleri arasında en hızlı istihdam yaratan ülke oldu. Ama nedense bu gelişmeden hoşnut olmayanlar, bunu küçümseyenler var.
Mesela Financial
Times gazetesi Türkiye için üzgün mü üzgün. Büyüme rakamı piyasa beklentilerinin üzerinde çıktı ya, çok endişeleniyor
Financial Times. Bu yüksek büyüme rakamının gelecek yıl sert bir iniş yaşanabileceği kaygılarını artırdığını öne sürüyor. Peki sormak gerekiyor. Türkiye son dokuz ayda yüzde 9.6 büyüyeceğine
Yunanistan,
İtalya,
Portekiz,
İspanya,
İrlanda gibi küçülseydi daha mı iyi olacaktı?
Sahi o zaman Türkiye ekonomisinin ve toplumunun hali ne olacaktı? Bu defa da Türkiye'nin iyi yönetilemediğini, fakirleştiğini, Avrupa'nın
hasta adamı olduğunu yazacaklardı.
Gelelim Türkiye'nin yüksek oranlı büyümesinin sert iniş kaygısı yaratmasına...
Merkez Bankası son bir yılda Türk parasının üzerindeki aşırı değeri aldı. Türk
ihraç mallarına
rekabet gücü sağladı. Böylece hem
döviz kuru ani şoklara karşı sağlamlaştı hem de ihracat arttı.
Neden bunu söylüyoruz? Çünkü temmuzağustos- eylül büyümesinde uzun bir aradan sonra ilk defa dış talep milli gelire katkı yaptı. Anlayacağınız Merkez'in "yüksek
faiz -düşük kur" politikasını terk etmesi, dış ticareti olumlu etkiledi. Bundan sonra da bu etki sürecek.
Dolayısıyla sert iniş kaygısı yersiz bir kaygı! Bu kaygıyı giderecek bir diğer veri de şu. 13 Aralık'ta
TÜİK'in yayınladığı imalat sanayi siparişleri ekimde bir önceki aya göre yüzde 33.8 arttı. Peki siparişlerin çoğalması ne anlama geliyor? Büyümenin devam edeceğini bize gösteriyor. Tuhaf... Bazıları tarafından niye bu veri hiç dikkate alınmıyor?
Gelelim 2012 beklentilerini olumsuza çevirmeye çalışanlara... 2012'de dünya ekonomisinin ortalama yüzde 4 büyümesi bekleniyor. Türkiye'nin de içinde bulunduğu
gelişmekte olan ülkeler tabii bu ortalamanın üzerinde yüzde 6 seviyesinde büyüyecek. O halde Türkiye, Avrupa'dan gelebilecek risklere rağmen Orta Vadeli Program'da beklendiği gibi yüzde 4 büyüyebilir.
Ama özellikle bazı işadamları 2012 için kötümser bir tablo çizip sanki bir taşla iki kuş vurmak istiyorlar. Hem her zaman yaptıkları gibi Ankara'ya ağlıyorlar hem de yıl sonu işçiye zam dönemi olduğu için, çalışanlara karşı sahte bir
gözyaşı döküyorlar. Ekonomiyle ilgili kötümser yorumlar yaparak, "bizden
ücret artışı istemeyin, işinize sahip çıkın" mesajı veriyorlar. Oysa yine TÜİK verilerine göre, 2011 yılı sanayi ciro endeksi geçen yıla göre yüzde 34.8 yükseldi. Demek ki ciro artışına paralel olarak kazançları da çoğalmış bu işadamlarımıza ait şirketlerin.
Bu kazançları işçilerle paylaşmaları aslında akıllıca olmaz mı? Çünkü akıllı
işadamı, verimli çalışan işçinin ücretini artırır. Çünkü ürettiği buzdolabını, televizyonu, gömleği, ayakkabıyı yine o işçilerin satın alacağını bilir. Böylece talep yetersizliği olmayacağını
hesap eder.
Hal böyleyken bazıları karanlık tablo çizerek, ücret artırmaktan kaçınan statükocu işadamlarına bilerek ya da bilmeyerek
destek vermiş oluyorlar. Hiçbir geçerli veriye dayanmadan, "2012'de ekonomi kötü olacak" demelerini başka türlü yorumlamak gerçekten güç.
Yakın dönemde askeri vesayeti azaltan, demokrasiyi güçlendiren anayasa değişikliklerine gene onlar, statükocu işadamlarının derneği TÜSİAD'la birlikte karşı çıkmışlardı. Herhalde iş birlikleri hâlâ sürüyor ve hep birlikte
ekonomik büyümeyi küçümsüyorlar. "Sert iniş" olur diyorlar.
Tekrar edelim, veriler, sert inişin artık olamayacağını bize gösteriyor. Ücret artışından kaçmak için hüzünlü tablolar çizenlere inanmayın. Endişelenmeye gerek yok Türkiye ekonomisi,
Başbakan Erdoğan'ın, disiplinli
bütçe yönetimini elden bırakmaması halinde büyümeye devam edecek.