Yok efendim, Almanya'dan yurda kesin dönüş yapmış falan değiliz, ben size "Zeitung" okuyun demedim, "zaytung" okuyun dedim.
Zaytung, bir kâğıtsız
gazete. Sanal. Yani bir Internet sitesi. Adresi çok basit: www. zaytung.com. Ayrıca Facebook'tan da ulaşabilirsiniz, Twitter'den de.
(Ecevit gibi "benim emekçi halkımın bilgisayarı mı var" diyecekler yalnız bunu değil beni de okumasınlar.)
Zaytung, bir mizah gazetesi. Kim çıkarıyor bilmiyorum, bilmeme de gerek yok.
Mizah gazetesi, yani dergisi değil. Yani
karikatür yok burada. Karikatür yazıyla çiziliyor.
Zaytung'a şöyle bir göz atınca da, çıkaranların "kendine solcu havaları vermeye çalışan lumpen varoş çocukları" olmadıkları hemen anlaşılıyor. Bu gazetede dışkı resmi yok, cinsel
organ resmi yok, okuldan kaçıp geneleve gitmiş sivilceli lise öğrencisi düzeyinde cinsellik yok, bazı mizah dergilerimizde bol bol bulunduğu üzere...
Zaytung'u çıkaranlar zeki çocuklar,
akıllı çocuklar, "şehirli" çocuklar. Kenarın dilberleri değiller. "Sitemizdeki haberler tamamen yalandır,
kemik yaşı on sekizden
küçük olanlar sitemize bir arkadaşa bakıp çıkmak için dahi giremezler" diyorlar.
Bu çocuklar "
muhalif"... Ama yalnızca siyasi iktidara değil, toplumdaki aksaklıklara, ahmaklıklara, hırtlıklara muhalif.
Övünmek gibi olmasın, bendeniz gibi az biraz. Azıcık da sarkastik...
Zaytung, haber veriyor. Bunlar uyduruk haberler.
Ama gerçek haberi uyduruk makaraya sararak, gerçeğin altında yatan görünür ya da görünmez sakilliği gülmece
şekerine bulayarak veriyor.
İşte bir örnek: "Dizilerdeki 'akıl hocası
Balıkçı' tipini gerçek sanan
genç, öğüt almak için gittiği
balıkçılardan dayak yedi... Balıkçılar, 'her gün böyle lavuklarla uğraşıyoruz, dizileri seyredip seyredip bize geliyorlar, yeter artık' dediler..."
Bir başka örnek:
"Dedesinin anılarından yola çıkarak
senaryo yazmaya kalkan genç, üç yüz sayfa boyunca hemoroid anlattı. Genç yazar, 'umudumu dedemin anılarına bağlamıştım ama baktım ki ne bir göç anısı, ne buruk bir aşk öyküsü, varsa yoksa
tansiyon, şeker,
prostat, hemoroid' dedi..."
Hem güncel, hem gırgır. Zaman zaman acımasız da olabiliyor:
"
Boğaziçi Üniversitesi'ndeki
Starbucks'ı işgal eden grup, eylemin
telif hakkını alarak diğer Starbucks şubelerini işgal etmek isteyeceklere 'franchising' vermeye hazırlanıyor!"
(Karikatürcü gecekondu çocukları böyle bir espri yapamazlar, çapları yetmez.)
Uluslararası makaralar da var tabii bu mizah gazetesinde...
Japonya'daki büyük deprem üzerine, "
Türkiye Japonya'ya çeşitli televizyon kanallarında deprem tartışan otuz kadar deprem uzmanı göndererek
yardım elini uzatacak" yazmışlardı.
İkinci Dünya Savaşı hazırlıklarını tamamlayan
Nijer, savaşın 1945 yılında bittiğinin öğrenilmesi üzerine Enformasyon Bakanı'nı görevden almış. Nijer başbakanı müttefikleri
tebrik ederek "en azından bize de bir haber verebilirlerdi" şeklinde sitemli konuşmuş.
Son zamanlarda da en çok şu gırgırlarını sevdim:
"
Suriye'ye
yaptırım uygulama kararı alan hükümet, Suriye seyircisini Türk televizyon dizilerinden mahrum ederek cezalandıracak."
Bir
bomba daha: "İsrail'le ilişkiler
Nihat Doğan seviyesine indirildi!"
Evet efendim, bir düşmanımızın deyimiyle bugün de yazımızı bedavaya getirdik, bol bol alıntı yaptık.
Zevkle ve şerefle.