Ayhan Bermek Bey,
Serdar Ilıcak ile Bodrum'da tanışıyorlar. Komşular. Demiş ki:
"Bir gün uçakta geliyorum.
Hürriyet gazetesi okuyordum. Bitirdim ve önüme koydum. Yanımda bir Afrikalı
genç oturuyordu. Bana dönerek güzel bir
Türkçe ile 'Müsaade eder misiniz? Gazetenizi ben de okuyabilir miyim?' dedi. Şaşırıp kaldım. 'Sen bu Türkçeyi nerede öğrendin?' diye sordum. Meğer Afrika'da açılan Türk kolejlerinde okurken öğrenmiş... Çok hoşuma gitti."
Ayhan Bey diyor ki: "Şimdi yazları hep beraberiz. Eğitim işlerinde el eleyiz."
Türkçe Olimpiyatları ve eğitim hizmetleri inşallah
Türkiye'de yaşayan her anlayışta insanı birbirine kenetleyecek... Önümüzdeki sene Türkçe Olimpiyatları'nın Bodrum'da olmasını arzuluyorlar.
Kendisini soldan bir yazar olarak tanımlayan Meltem Gürsoy Hanımefendi'nin "Yerel Gündem" internet haber sitesinde, 2011 Haziran'da yayınlanan yazısı bana çok tesir etti. Bazı bölümlerini aktarıyorum:
Fethullah Gülen'in çalışmalarını uzun zamandır izliyorum. Türkiye sevdası'nın bu kadar büyük olduğunu tahmin etmiyordum. Hele insan sevgisinin tüm insanlığı kuşatacak kadar büyük olduğunu hiç düşünmemiştim. İzmir'deki Türkçe Olimpiyatları törenine gidene kadar da farklı düşünüyordum. Genel yayın yönetmenimizin gönderdiği davetiyeyle gittim.
Atatürk Stadı'na yıllar önce bir kez gelmiştim. Bir daha geleceğimi hiç sanmıyordum ama Türkçe aşkım nedeniyle biraz da meraktan geldim.
Çok şaşırdığımı söylemek istiyorum. Gerçekten çok şaşırdım. Atatürk Stadı'nın doldurulacağına inanmamıştım, tıka basa dolu görünce inanamadım. Genç bir kadın kucağındaki bebeğiyle saatlerce önümde ayakta izledi. Ben de
protokol davetiyesi ile ayakta kaldığım için yerimi veremedim! Zaten kimsenin kimseyi gördüğü de yoktu.
Hani kıyamet diyorlar ya işte öyle bir şey...
İnsanlar aileleriyle birlikte gelmişler. Evin
dedesi var, ninesi var, babası annesi var, kardeşler komşular akrabalar var. Yetmişlik dede töreni ayakta izledi. Yanımdan bir kalkışı var ki, 18'lik delikanlı sanırsınız.
Bu kadar
vefa çok değil mi Sayın Gülen?
Beni kendine hayran bıraktın...
Bir insanın sinesi bu kadar mı büyük olur?
Hiç mi kırgınlık olmaz?
Hiç mi kimseyi dışlamaz?
Bu nasıl bir akımdır ki, kimse dışarıda kalmıyor?
Sinan Çetin'e kendisini içeride hissettiren tılsım nedir?
Bir rakı tüccarı nasıl olur da seninle aynı dili konuşur? Bu nasıl bir dildir ki, herkese tesir ediyor?
Bu nasıl ilaçtır ki her bünye kabul ediyor?
Bu nasıl bir düşünce ki tüm dünya halkları anlıyor?"
Meltem Hanımefendi'nin bu tesbitlerinden anlıyoruz ki, anlayışı ne olursa olsun, bu toprakların insanlarını; binlerce senedir gelişen, güzelleşen ve mücellâ bir estetiğe sahip olan dilimizin "dünya çapında ortak bir değere" ulaşması çok heyecanlandırıyor. Ümit ediyorum ki Türkçe Olimpiyatları bizleri birbirimize daha da çok kenetleyecek...
Eğitim gönüllüsü adanmış ruhlara çok büyük işlerin düştüğünü bu münasebetle hatırlatmış olalım.