Şampiyonlar Ligi'nin temel kuralı şu: Asla yenilme...
Şampiyonlar Ligi’nin temel kuralı şu: Asla yenilme...
Trabzonspor bu kuralın ihlalinin sıkıntısını çekti.
Moskova deplasmanındaki kayıp, her şeyi berbat etti. Bütün bu macera boyunca
Tolga ve merkez savunmacıların olağanüstü gayretleri dün son beş dakikaya kadar Bordo-Mavililer’i Şampiyonlar Ligi’nde tuttu. Şampiyonlar Ligi’nin en az kaleyi bulan şutla oynayan takımı
Trabzonspor, en çok ofsayta kalan takımı da Trabzonspor... Bu hücum fakirliğine rağmen Trabzonspor’un defansif olağanüstü başarısı onları bir yukarıya çıkaracaktı. Dün de hemen hemen 90 dakika
Lille’in baskısı altında kaldılar. Neredeyse pozisyon bulamadılar ama yine de yenilmemeyi başardılar. Bir bakış açısıyla bu bir fakirlik olarak görülebilir, ancak defansif zenginlik olarak da bakmak mümkün. Eğer Moskova’da da bunu başarabilselerdi sorun olmayacaktı. Dün diğer maçların aksine, görülmeyen tek şey Colman’dı. Lille orta sahasının sürekli baskısı altında kalan Arjantin’li Şampiyonlar Ligi standartının çok uzağındaydı, bu da pozisyonsuzluğumuzu daha çok artırdı. Hücumda daha fakir kaldık, ama dedim ya defansif performansla, özellikle
Glowacki, Giray ve Tolga’yla Trabzonspor dünkü skoru hak etti. Lille’i dışarıda bırakmak,
Avrupa Ligi’ne
katılım, toplanan 7 puan... Buna tabii ki seviniyoruz ama Şampiyonlar Ligi devamı da olabilirdi. Bunun acısını da yaşıyoruz. Şenol
Güneş, Şampiyonlar Ligi’nde gruptan çıkan ilk Türk
teknik direktör olma şansını dün kaybetti. Belki de UEFA’yı kazanan ikinci Türk
teknik direktör olabilir. Trabzon
sürpriz bir şekilde kendisini Şampiyonlar Ligi’nde bulmuştu, ama burayı hak ettiğini topladığı puanlarla gösterdi.