Fenerbahçe maça
akıl almaz bir oyun anlayışıyla çıktı.
Alexten santrfor yaratmak; Aykut
Kocamanın en büyük yanlışıydı.
Maçın hemen başlarında
Colin Kazımın kafa şutunu
kaleci Volkan köşeden çıkartırken; Ujfalushinin kafa şutunda yine kaleci Volkan;
Galatasaraylı Emrenin gollük şutunda bir kez daha kaleci Volkan gollere izin vermezken; maçın daha ilk 15 dakikasında Galatasarayın bir elin parmakları kadar kaçan golleri vardı.
Bu kadar gol kaçırdıktan sonra
Eboue ile ilk golü buldular.
Elmanderin de ikinci golüyle ilk yarıyı tamamlayan oldular. Fenerbahçe
takım olarak
savunma hataları, orta saha organizasyonlarındaki yanlışları ve de hücum organizasyonlarındaki yetersizliği ile ezeli rakibi Galatasarayın farklı galibiyetini kabullenmek zorunda kaldı.
Galatasaray takım adına bu maçı kazanmak için iyi hazırlanmış. Hem fiziksel, hem de ruhsal olarak maça çıkmadan maçı kazanmış gibi geldi bana...
Fenerbahçe ise henüz kafalarındaki
psikolojik baskı sendromundan kurtulamamış; ezik ve silik bir
futbol sergileyerek Galatasaray takımının ekmeğine yağ sürmüştür. Eğer kaleci Volkan çok önemli kurtarışlara
imza atmasaydı; Galatasaray tarihi farklı bir galibiyet alan olurdu. Tarihi diyorum; 7-0, 8-0 falan kaybederdi Fenerbahçe...
Bu futbolla Fenerbahçe bu skora şük-retsin!
Fenerbahçede bu mağlubiyetin en büyük mimarı ilk önce
Aykut Kocaman; sonra da Volkanın dışındaki tüm Fenerbahçeli futbolculardır.
Son maçlarda kötü oynayarak kazandığı zaman uyarmıştık... Fenerbahçe böylesi futbolu tekrarlarsa bir maçta çok kötü bir skorla karşılaşabilir demiştik. Galatasaraya karşı yenilgi alması;
Perşembenin gelişi çarşambadan belli oluru
yerli yerine cuk oturttu! Fenerbahçe bundan sonra oynayacağı maçlarda baskı altında kalırsa; bir kez daha uyarıyorum; bu tarz skorlarla karşı karşıya kalacaktır!