CHP için adeta "sıcak patates" anlamına gelen birisinin neden CHP Genel Başkanlığı'na getirildiğini anlamak gerekiyor. Sıcak patates, hem onu tutan eli yakıyor hem de fırlatılıp atılamıyor! Fakat Kemal Kılıçdaroğlu'nun niçin CHP'nin başına getirildiğine dair bir analiz yapabilmek için maalesef yeterli veriye sahip değiliz. Bildiğimiz tek şey, Kılıçdaroğlu'nun kim ya da kimler tarafından icra edildiği bilinmeyen bir komplo ile CHP'nin başına geçirildiğidir! Deniz Baykal istifa ettirilmiş, Kemal Kılıçdaroğlu onun yerine getirilmiştir. Deniz Baykal bu komplo hakkında konuşmadı. Bu komplonun kaynağı ve amacı konusunda bilgi sahibi olduğundan eminim. Baykal biliyor ama bu konuda kamuoyunun bildiği tek şey Baykal'ın istifa ederken yaptığı konuşmada söylediği, "Bu komplonun hedefi sadece ben değilim, aynı zamanda CHP'dir. İstifa kararım, Türkiye siyasetini ve CHP'yi yeniden tanzim etmek isteyenlere imkân tanıyacaktır" cümleleridir. Anahtar cümle "CHP'yi yeniden tanzim etmek isteyenler" cümlesidir. O halde geliş-getiriliş şekline bakarak "Dersimli Kemal Bey CHP'yi yeniden tanzim etmek isteyenlerin adamıdır" öngörüsünde bulunabiliriz! "Yeni CHP"yi anlayabilmek için diğer anahtar kelimemiz "Dersim" ve "Dersim katliamı"dır. Yakın tarih, yakın tarihte işlenen cinayetlerle yüzleşme ve sonunda hesaplaşma tabii ki bu olumlu bir süreci işaret ediyor bana göre. Kemal Bey CHP'nin başına geçtiğinden bu yana CHP'nin ülke gündemine soktuğu tek kayda değer konu "Dersim katliamı"dır. Bir ana muhalefet partisi olarak ülkede muhalefet edilecek onca sorun varken CHP bu konuya bilinçli ya da bilinçsiz bir biçimde kilitlenip kaldı! Önce Onur Öymen konuyu ters tarafından gösterdi. Kürt sorunu ile ilgili açılım çalışmalarından söz ederken "Dersim gibi olmalı" dedi. Yani "Dersim sorunu nasıl çözüldüyse Kürt sorunu da öyle çözülür" anlamında... Kemal Bey, Kemal Bey'in eşi Sevim Hanım gazetelere verdikleri röportajlarda Dersim konusunda resmi tarih tezlerine yüzde yüz zıt beyanlarda bulundular. Kamuoyu Kılıçdaroğlu'nun yakınlarının Dersim katliamında öldürüldüğünü öğrendi. Hem Kemal Bey hem Sevim Hanım "Kemalizm'in Dersim mağdurları" arasındaydılar. Buyurun bakalım cenaze namazına? Ne olacaktı şimdi? CHP'nin Dersim Milletvekili Hüseyin Aygün tartışmaya Atatürk'ü de kattı. "Haberi vardı katliamdan" dedi. Türkiye haftalardır bu konuyu konuşuyor! Kemal Bey renk vermemeye çalışıyor ama ben onun bu tartışmalardan memnun olduğu düşüncesindeyim. Her ne kadar CHP'nin kurucusu Atatürk'e toz kondurmamaya çalışsa da artık herkes her şeyi söylüyor. Artık, Dersim bir katliamdır, yapan da bellidir. Başbakan'a da devlet adına özür diletmişlerdir. Bir Dersimli için bundan daha büyük kazanım olabilir mi? Tabii ki Kemal Bey'in bu anlamda işi zor. CHP'yi değiştirme misyonunu kabul etmiş bir genel başkan olarak Kemal Bey "Acıyı bal eylemek" ile "Stockholm sendromu" arasında kalıyor. Son tahlilde gerçeklerden yana olacağı konusunda ise hiç endişem yok. Düşünün, akrabaları eşkıya olduğu gerekçesiyle mağaralardan içeriye atılan gaz bombaları ile katledilmiş bir sülalenin ağıtlarla uyutulmuş ve büyütülmüş bir ferdi olarak kimse ondan geldiği yeri, coğrafyayı unutmasını beklemiyor. Bence Kemal Kılıçdaroğlu bir muhalefet partisi lideri olarak hükümete bir gol atamadı ama düzene, sisteme, resmi tarihe, resmi ideolojiye, yalana, yalancılara ciddi bir gol attı. Kemal Bey'in 'Celladına aşık birisi' olduğunu düşünmüyorum. Ama partisinde ve partisine oy veren seçmenler arasında öyle kişiler var tabii ki! Son tahlilde kimse kendi celladını sevmez, celladı ile beraber fotoğraf çektirmek istemez. Çektirdiyse de o fotoğrafın arkasına "celladıma gülümserken" diye yazdırmaz. Ama insanlar etkiye, yönlendirmeye, doğru olmayanı kabule açıktır. Korku da insanın kabulleri de önemli yer tutar. Dolayısıyla... Kemal Bey'in kendisine biçilen misyonu yerine getirme konusunda çok başarılı olduğunu düşünüyor, kendisini tebrik ediyorum.