Yine konuşmayı beceremedik. Yine bir konuyu masaya yatırıp eğrisi ve doğrusu ile meseleyi irdeleyemedik.
CHP'nin, '
AK Parti bu işten oy devşirecek' telaşına düşmesinden midir, yoksa '
Dersim meselesinin açılması partinin derin güçlerini rahatsız edecek' endişesinden midir bilinmez ama konuyu sağlıklı bir zemine çekmek mümkün olmuyor.
Bu
ülkede bazı insanlar da var ki, hayatlarının merkezinde sadece 'nefret' bulunuyor. Nefretini elinden aldığında sudan çıkmış balığa dönüyor. Nefreti yoksa yaşamasının bir anlamı kalmıyor. Ezberini bozmayı da, nefretini elinden almak kadar kötü bir şey olarak algılıyor. Bildik sözleri bildik cümleler haline getirip, bildik cümlelerden bildik konuşmalar çıkarmayı bekliyor. Biz Dersim'i niye konuşuyoruz? Bu ayıpla yüzleşip yeni bir ülke kurgularken
nefret söylemi üzerinden, iç düşman söylemi üzerinden konuşmayalım diye. Yeni bir ülkeyi kan ve şiddet değil, konuşma ve uzlaşma kültürü üzerine kuralım diye tartışıyoruz.
CHP ve Kılıçdaroğlu maalesef 'kim koydu kucağımıza bu problemi?' telaşıyla hareket ediyor. 'Bunların derdi bizi zor durumda bırakmak' diye düşünüyorlar. Ya da 'bizim ezberimiz belli, düşmanımız belli, şimdi bunu niye değiştirelim?' düşüncesiyle hareket ediyorlar.
Tunceli Milletvekili Hüseyin
Aygün bile tam 19 gün sonra gözlerimizin içine baka baka 'Zaman, sözlerimi çarpıtmış' yalanını söylüyor. 19 gün Zaman'a söylediklerinin arkasında duran, hatta
Taraf Gazetesi yazarına, daha söyleyecekleri olduğunu dillendiren Aygün, ezber korumacıların baskısına dayanamıyor. Zaman'ı
suçlama yoluna gitmesi de bu düşünceyi haklı çıkarıyor.
Aygün, bir televizyonda yaptığı konuşmada Dersim'i CHP'ye mal etmenin yanlış olduğunu, o dönem tek parti modelinin yaşandığını, CHP'nin olaylarda bir rolü olsa da bunun partiyi aşan 500 yıllık bir boyutu bulunduğunu söylüyordu. Dersim
tartışmasını Yavuz'a getirip suçu onun üzerine atmayı ben, "Üzerine hayat bina ettiğim nefretime dokunma" mesajı olarak anlıyorum; "Nefretime dokunma, ezberimi bozma, katilimi tartışma velhasıl bunları konuşup da kafamı bulandırma!"
Tunceli Milletvekili, maalesef nefret statükocularının baskısına dayanma cesareti gösteremedi.
Hüseyin Aygün'ün 19 gün sonra nasıl rota değiştirdiğini, röportajda gerçekte neler söylediğini bugünkü Zaman'da okuyabilirsiniz. Hatta yazıdan ikna olmayanlar zaman.com.tr adresinden Aygün'ün ses kaydını da dinleyebilir.
Türkiye Dersim'i 'CHP zorda kalsın' diye tartışmaya başlamadı. Birincisi, bu ülke bu gerçekle eninde sonunda yüzleşecekti. İkincisi de düşman konseptiyle oluşturulmuş bir ülke, vatandaşına kan ve acıdan başka bir şey
vaat etmiyordu ve bunun görülmesi gerekiyordu.
Biz yeni bir anayasa yapma arifesinde bir ülkeyiz. İç düşman konseptiyle yapılandırılmış bir ülke olmaktan kurtulmak istiyoruz. Bu ülkenin yüzde 90'ının iç düşman olduğu bir ülkenin değişmesini ve eline
silah almayan hiç kimsenin düşman olarak görülmediği bir ülke haline gelmesini hayal ediyoruz.
Bunun için yıllarca fiilen devletin iç düşmanı olarak algılanmış Alevilerin, Kürtlerin, dindarların ve bu ülkenin büyük çoğunluğunun, geçmişin acılarından
ders alıp yeni bir ülkenin var olması için çaba göstermelerini
ümit ediyoruz. Dedelerimiz, babalarımız ve biz, yıllarca devlet dayağıyla yaşadık. Bari çocuklarımız dayak yemedikleri bir ülkede yaşasınlar. Bunu hak etmiyorlar mı?