Herşeyin en büyüğü olduğuna göre "en büyük
bankacı" sayanlar da vardır belki... Bendeniz en çok, niçin bankacılıkla ilgili özlü bir söz söylememiş olduğuna şaşarım.
Atatürk,
İş Bankası'nın kurucu üyesi ve ortağıydı.
"Koskoca öndere yakışır mı?" diyeceksiniz belki ama ben demiyorum, derseniz siz diyeceksiniz. (Bir ara tarıma da heves etmiş, Atatürk
Orman Çiftliği zarar edip batma noktasına gelince kendi kendine "ne girersin böyle işlere
Mustafa Kemal, senin baban da mı çiftçiydi" diyebilmişti.)
Yani çıkıp da "ey Türk gençliği, tasarruflarını İş Bankası'nda değerlendir" diyecek değildi herhalde, ama niçin "istikbal banka sektörünün güçlenmesindedir" gibi bir laf da etmemiştir?
İsmet Paşa ekonomiden anlamazdı, yüce önder anlarmış ki bankada "kurucu hisse" sahibiymiş...
İlkokul öğrencilerinin bile bildikleri üzere, Atatürk, sahip olduğu İş Bankası hisselerinin genel başkanlığını yaptığı
Cumhuriyet Halk Partisi'ne devredilmesini vasiyet etmiştir.
Böylece
CHP, gerek ülkemizde gerek dünyada "banka ortağı olan tek parti" mertebesine yükselmiştir. Elbette
yönetim kurulunda da söz sahibidir, yani fiilen hem politikayla hem bankacılıkla iştigal etmektedir.
"Sosyaldemokrat" olduğunu iddia eden parti,
finans-kapitalin bir üyesi!
Başka hiçbir partinin böyle bir "variyeti", böyle hazırlop bir gelir kaynağı yoktur. Olması da yakışıksızdır.
Elbette o dönemde devletle parti içiçe geçmişti ve Atatürk aslında mirasını "devlete de" bırakmış oluyordu... Atatürk bu mirası bırakırken, yakın bir gelecekte (yedi yıl sonra) çok partili
sisteme dönüleceğini (geçileceğini değil, dönüleceğini) düşünmüyordu... Aklında ve gönlünde çok partili sistem olsaydı, belki vasiyeti "mirasım bütün partiler arasında eşit olarak paylaştırılsın" şeklinde tecelli ederdi... Ya da, ne bileyim işte, seçimde toplayacakları oy oranına göre falan, hazine yardımı gibi...
Böyle olmadı.
Demokrat Parti iktidara gelip CHP'nin banka hisselerini
tartışma konusu yapınca da
kıyamet koptu.
İnönü'nün ellili yılların sonlarında açık seçik
darbe kışkırtıcılığı yapmasında, bu meselenin de büyük payı vardır!
CHP, arpayı elinden kaçırmak istemiyordu.
Şimdi de istemez.
Dört buçuk milyar lira, CHP'nin İş Bankası'ndaki payı... Şaka değil. İki milyar avroya, iki buçuk milyar dolara yakın!
Şimdi AKP de bir bankaya ortak olmak istesin, ya da BDP genel başkanı bir banka kurmaya kalksın, CHP'nin basın amigoları kıyameti koparırlar. Öyle mi, değil mi?
Şimdilerde CHP'nin bu hisseleri devretmesi, solcu geçinen siyasi hokkabazların finans-kapitalden çekilmeleri gerektiği samimi olarak dile getiriliyor...
Elbette bırakmayacaktır, asla vazgeçmeyecektir.
Ve de gözümüzün içine baka baka, utanmadan solculuk taslayacaktır. Amigolar da devekuşu gibi kafalarını kuma gömeceklerdir.
Ben asıl, Ümit Hanım partinin başına getirildiği zaman ne gibi şenlikler yaşanacaktır, onu merak ederim. Acaba
Boyner Holding, kredilerini İş Bankası'ndan mı kullanacaktır? "Aynı
holdingin kardeş şirketi" gibi bir durum ortaya çıkar da, o bakımdan sordum.
"Gerçeklerle yüzleşmek" deyip duruyorsunuz, alın size gerçekler.
Siz şimdilik bu gerçeklerle yüzleşin, sonra sıra daha başka gerçeklere, "bir ordu ticaretle uğraşır mı,
apartman yapımı, otomobil üretimi gibi işlere girer mi" sorusuna da gelir.