Terörle mücadelede operasyonel ve hukuki kararlılık sürerse
PKK'nın müzakere için yalvaracağından kuşkunuz olmasın.
Olması gereken de budur.
Kalıcı barış ve huzurun yolu bu istikamettedir.
Egemen ve meşru bir hukuk devleti olarak
teröre karşı durmanız gereken çizgiyi şaşırırsanız, devlet olma ciddiyetinizi kaybeder, alelade bir
örgüt mesabesine düşer, millete karşı da mahcup olursunuz.
Bunları söyleyince bizi kan ve çatışma taraftarı zannediyorlar ve öyle takdim ediyorlar.
Ben de KCKperestler kadar huzur ve sükûn istiyorum.
Ama huzur ve barış isteyen ben, bu milletin ve bu devletin PKK'ya eşdeğer bir yapı olmadığını düşünüyorum.
Yüzyıllar boyu kader birliği yapmış bu milletin, eli kanlı
katil sürüsü karşısında yeni bir Mondros psikolojisi içinde çözüm aramasını istemiyorum.
Hükümran bir devlet olarak uygulayacak hukukunuz, asayişi sağlayacak güvenlik birimleriniz, masum kanına girenlerin ellerini kıracak gücünüz var.
Eline
silah alıp bu yorgun milletin karşısına dikilen her karaltının, her kalabalığın şeytani şehvetlerine ram olmamak gerektiğini düşünüyorum.
KCK aklıyla amel edenlerin ve
kalem tutanların, dağdaki çakal sürüsüyle asırların ördüğü bir devleti aynı kaba koymasıyla, barış hamuru karılamaz.
Onların istediği demokratik modelin sonu, keskin bir anarşidir.
Demokrasi diye koştukları sokakların sonu faşist dikta iklimlerine çıkar.
Kendilerinin ve bu milletin sonunu hazırlarlar bilerek veya bilmeyerek.
Örgüt aklıyla düşünmekten utanmayanlar, devlet ve millet aklıyla düşünenleri
kınama lüksüne sahip değildir.
Bu bekleme iyiye alamet değil
Suriye'nin muzdarip Suriye halkının ellerine teslim edilmesi ne kadar haksa,
Kürt vatandaşlarımızı da PKK diktasından kurtarıp özgür vicdanlarına bırakmak o kadar haktır, o kadar zaruridir.
Devlet
terör örgütüyle müzakere yolu arayacağına, terör örgütü bu yolları binbir kandille aydınlatma derdine düşmeli.
Ama ne oluyorsa işte tam terör örgütünün diz çökeceği zamanlarda oluyor.
Karanlık ve derin misyon sahipleri devreye giriyor.
KCK operasyonları devam etse de nokta vuruşlu saha operasyonları devam ediyor mu?
Kavaklı ve
Kazan operasyonlarından sonra adeta yeni bir PKK saldırısı beklemeye başladık.
Hâlbuki yediği
darbeyle sistematik bir kış üslenmesine bile geçemeyen terör örgütüne, iklim şartları elverdiği ölçüde nokta vuruşlu operasyonlar yapılmaya devam edilmeliydi.
Kuzey Irak'ın cepheleştirilmesi gerekiyordu.
Hava operasyonlarının biri biterken diğerinin başlaması gerekiyordu.
Örgüt yediği her bir darbeden sonra, bu defa hangi noktadan darbe alacağı komasından çıkamamalıydı.
Ama yine beklemeye başladık.
Böyle bir ahvalde gerçekleşebilecek ciddi bir PKK saldırısının açıklamasını yapabilmek mümkün olmaz.
Bu ülkede
AK Parti için etkili ve gerçek tek muhalefet,
CHP veya MHP değil
Ergenekon-PKK koalisyonudur.
1000
terörist kaybetseler bu kadar canları yanmaz
Terör örgütü için Kavaklı ve Kazan'dan bile can acıtıcı operasyonlar, KCK operasyonlarıdır.
İnanın 1000 teröristin öldürülmesinden daha etkili, daha çözücü ve daha yakıcı.
Zira terör örgütünün 30 yıllık birikimi ve dağda filizlenip şehirlerde boy veren sistemi heba olmaktadır.
Bunun yanında KCK operasyonları 30 yıllık süreç içerisinde en rasyonel hukuk uygulamalarıdır, zira hukuk ilk kez terörü tüm hatlarıyla görmeye başlamıştır.
KCK operasyonlarıyla terör ve şiddet
kent merkezlerinden tekrar dağa doğru sıkıştırılıyor.
Bu da PKK'nın başladığı noktaya geri dönmesi demek.
Yapılacak en vahim hata;
"PKK ve KCK kâfi derecede tarumar oldu, müzakere masasına oturalım" düşünceleriyle saha operasyonlarını ve KCK operasyonlarını durdurmaktır.
Bu durumda size saldıran ejderhanın akıllıca sakatladığınız kollarını
tedavi edip daha güçlü bir şekilde size saldırması için fırsat vermiş olursunuz.
Saha operasyonları iklimin elverdiği ölçüde devam ettirilip, KCK operasyonları da kesintisiz bir şekilde sürdürülürse yılların ördüğü bu terör ağını çözersiniz.
Terör örgütü müzakere için yalvarır hale gelir.
Dizlerinize kapanır.