İktidarda her iki seçmenden birinin oyunu almış bir parti var. Yürütme ve yasama organlarında ağırlığını hissetmemek mümkün değil.
Siyaset biliminin en vurucu bulgularından biri "gücün yozlaşması"dır. (Keyfileşmesi ve duyarsılaşması.) Muhalefet bunun için gereklidir. Halkın ve rejimin
emniyet supabı işlevini görür. Bizim muhalefet partilerimiz bu işlevi layıkıyla görüyorlar mı? Bu soruya
yanıt ararken
iktidarın otoriterliğe yöneldiği iddiasının bir ölçüde muhalefetin yetersizliğinden de kaynaklandığını görmek durumundayız.
Metropoll, kasım ayı içinde bir kamuoyu araştırması gerçekleştirdi. Sonuçları yukarıdaki konulara ışık tutuyor:
CHP tabanında Türkiye'nin 'iyiye gittiğini' düşünenlerin oranı yalnızca %22,6. Ülkenin 'kötüye gittiğini' düşünenler oranı %74,3. Düşük eğitimli gruplarda memnuniyetsizlik oranı %88-90'a çıkıyor. Bu durumun, geçim ve toplumsal konumlarını devletle ilintili görenlerin, devletin
siyasetle, CHP'nin de devletle arasına mesafe girdikçe kendilerini "kaybeden taraf" gibi algılamalarından kaynaklanabilir.
Başarı algısı
Katılımcıların %45,8'i CHP'nin
12 Haziran seçimlerinde başarılı veya kısmen başarılı olduğunu düşünürken, yarıdan fazlası (%53) başarısız olduğu kanısındadır.
Genç ve orta yaş grubu seçmenler, CHP'yi son seçimlerde daha yüksek oranlarda başarısız bulmaktadır. Başarısızlığı örgüte yükleyenlerin oranı %54'tür. Buna karşılık Kılıçdaroğlu liderliğindeki merkez yönetimin başarısız olduğunu düşünenlerin oranı %46'dır.
Muhalefetteyken "başarısızlık" algısı pek alışık olunan bir durum değildir. 2002'den beri ana muhalefet partisi olan CHP'nin, kendi tabanında %53 oranında başarılı, %44 oranında başarısız muhalefet yaptığı algısı mevcuttur. Bu yüksek bir orandır. 'Neden' sorusuna verilen yanıtlar önem sırasına göre, Kılıçdaroğlu'nun yetersizliği, partinin halktan kopuk olması ve parti içi çekişmelerdir.
CHP'nin solu ve sosyal demokratları yeterince temsil etmediğini düşünenler %56,4 gibi yüksek bir orandır. Bu değerlendirme, partinin sol veya sosyal-demokrat kimliğiyle çelişmektedir. Belirtilen başarısızlık nedenlerinden biri de partinin merkez organları ile teşkilatları arasında fikir birliği ve uyum olmamasıdır. (%53,4) Bu veriye ulaşıldığında daha
Dersim krizi patlamamıştı.
Bu durum, CHP'nin yakın gelecekte veya ciddi bir dönüşüm geçirmeden iktidar olma şansı olmadığı düşüncesine yol açmaktadır. Yakın gelecekte CHP'nin tek başına iktidar olabileceğine inananların oranı %39,5 iken buna inanmayanların oranı %58,4 gibi yüksek bir düzeydedir.
Tartışılan liderlik
CHP'liler arasında olası bir lider değişikliğinin iktidarın kapılarını aralayacağına inananların oranı %54,6'dır. Şimdiki haliyle de partinin başarılı olacağını ileri süren %39,5 oranındaki partili, olası lider değişikliğinde CHP'nin iktidar şansının %55'lere çıkacağına inanmaktadır. Ancak hâlâ %40 civarında bir kesim, lider değişikliği gerçekleşse de CHP'nin iktidar olamayacağını düşünmektedir. Bu özgüven eksikliğinin birinci derecede partinin başarılı siyaset, ikinci derecede etkili muhalefet şansını azalttığı ileri sürülebilir.
Lider değişikliğinin iktidar kapısını aralayacağına inanan %55 oranındaki partiliye kimi lider olarak görmek istedikleri sorulduğunda %55,6 gibi yüksek bir oran net bir kararlılık göstermemiştir. Bu bulgu, CHP'de liderlik yarışının daha kızışmamış olduğunu sergilemektedir. Ama kararlı olanların büyük bir bölümü %18,2 ile Mustafa Sarıgül'ü
tercih etmektedir. Ondan sonra gelenler oldukça geridedir:
Muharrem İnce (%5,3) ve Deniz
Baykal (%3,7) Bu veriler de CHP'lilerin yüzünü düne değil geleceğe çevirdiklerini göstermektedir.
Anlaşılan CHP'de sular uzun süre durulmayacaktır.